Günde 1 Resim’i düzenli takip edenler hatırlar, her ay dönümünde, yani ayın 25’inde dönüşümlü olarak Michelangelo ve Leonardo’ya yer verirdim. Önünde saatlerce dikilip kaldığım, burnum değecek kadar yaklaşıp şaşı olduğum 30’a yakın resim var ama eğer resim benim için bir aşksa, en imkansızı, en kara sevdası Michelangelo’nun 20,7 metre yüksekliğindeki Sistina Şapeli tavanına boyadığı resimleri. Vatikan Müzesi’ne girip, koşar adım yürüsen bile o hengamede dön dolaş Sistina Şapeli’ne ulaşmak en az 1 saat, içeri girdiğinde daima her yer dolu, kafan ensene yapışmış, tam da Creation of Adam altını ortalayıp doğru yönde bakmaya çalışıyorsun, başın dönüyor, sendeliyorsun, hiç bir zaman istediğin kadar uzun, rahat bakamıyorsun, tam göremiyorsun. İmkansız aşk demiştim :) İlk kez Creation of Adam resmi eşliğinde 25 Mart 2011’de Gunde1resim.com ‘da yer vermişim Michelangelo’nun hayatına. Noktasına dokunmadan yayınlıyorum, umarım sizin için de akılda kalıcı bir Michelangelo özeti olur.
Ressam : Michelangelo (1475-1564)
Resmin Adi : Creation of Adam (1511)
Nerede : Sistina Şapeli, Vatikan
Boyutu : 4,8 m x 2,3 m

Kahramanım Michelangelo’dan dünyanın gelmiş geçmiş en iyi heykeltraşı olarak bahsetmeliyim, kemiklerini sızlatmak istemem. İtalyan Rönesans sanatının bu dahisi, kendisinden hep heykeltraş olarak bahsedilmesini istedi, imzalarını da hep heykeltraş olarak attı, resim sanatını heykelin yayında küçümsedi. Belki de haklıydı; tonlarca ağırlıktaki mermerlere, geri dönüşü olmayan çekiçler vurarak, onu eksilterek biçim vermenin yanında, boş tuvale boya eklemek, beğenmeyince silmek neydi ki!
Floransalı Michelangelo heykeltraştılığı Medici ailesinin desteği ile geliştirdi. Roma’da ünlü Pieta’yı yaptığında sadece 24 yaşındaydı. Kendi şehri Floransa’da rüştünü ispatlamak için 29 yaşında David’i yapması gerekti, hem de başka sanatçıların çekiçleyip yontamadığı, hataya izin vermeyecek kadar dar olan bir mermerden. Michelangelo’nun ünü yayılınca, doğal olarak Papa Julius II. onu Roma’ya buyurdu, ona kendisi için mezar yapma görevi verdi, nitekim Papa’nın ilgisi St. Pietro Bazilika’nın yenilenmesi işine kaydı ve Michelangelo’nun çok titiz hazırlandığı bu görev iptal edildi.
Michelangelo’ya duyduğu kıskançlıkla tanınan, Bazilika’nın baş mimarı Bramante, hem tehdit olarak gördüğünden bu usta heykeltraşçıyı ayak altında görmek istemiyor, hem de Da Vinci ve Raffaello’nun en iyi ressamlar olduklarının ispatlanmasını istiyordu. Plan yaptılar, Papa’ya yakın olan Bramante olduğundan, o konuştu, Sistina Şapeli’nin tavan projesine ressam olarak Michelangelo’yu önerdi, bir güzel de övdü ressamlığını (ressam mı, bizimki duymasın), ya gelip beceremeyecek, ya da reddedecekti, her iki şekilde de gözden düşecekti. Gel gör ki, Michelangelo tavan boyama işini kabul edip, 4 yılda harikalar yarattı, bedenleri 3 boyutlu yontarak yapan için, resim oyuncak oldu. 1512’de tavanın tamamlanmasıyla hain plan suya düştü, Michelangelo sonraki seneler boyunca Sistina Şapeli’ne eklemeler yapması ve Papa’lara hizmet vermesinin yanı sıra, Sistina Şapeli’ne 1534’te The Last Judgment’i boyamak için, 1546’da ise St.Petro’nun baş mimarı olarak Vatikan’a yeniden gelecekti. Nitekim bugün St.Pietro Bazilika’sının ünlü kubbesi Bramante’nin tasarımı değil, Michelangelo’nun tasarımı oldu.
Michelangelo ünlü tavanı söylendiği gibi sırt üstü yatarak yapmadı, en zor şekilde ayakta, kolları omuzları üzerinde boyadı. Michelangelo’nun yıkanmak zararlıdır gibi tuhaf bir inancı vardı, bu sebeple çok kötü koktuğu ve yanına asistan dayanmadığı da dilden dile dolaşan bir dedikodu oldu. Her ne şartlarda yapmış olursa olsun, bugün Michelangelo’nun Sistina Şapeli’nde yaptığı iş tüm insanlığa bıraktığı pahabiçilmez bir miras oldu. Michelangelo’dan önce hiç kimse tanrıyı bu kadar güçlü, uçan, yakıp yıkan, hayat veren yani aksiyon halinde resmetmemişti. Adem’in Yaradılışı resminde de, Adem’in tanrıya uzattığı el, muhtaç bakışı ve Tanrı’nın güç fışkıran ama sevgi dolu dokunmaya uzanışı olağanüstüdür.
Bu resimde Tanrı’nın yüzünü Michelangelo’nun otoportresi olduğu söyleniyor, benziyor da. Michelangelo sadece yıkanmayı değil, cinsel ilişkiyi de ömrü kısaltan ve zararlı bir şey olarak gördü, belki de haklıydı, çünkü 89’a kadar yaşadı. Kadın bedenini hiç çıplak görmediği söylenir, kimbilir belki kadın tavsirlerindeki fazla kaslı bedenler bunun ispatıdır. Hiç evlenmedi, bir kadın ile birlikteliğinden çok erkekler ile ilişkisi bilindi, artık o kokuya kim yaklaşabildiyse. Vefat ettiğinde naaşı, onu daha çok teşekkür etmek isteyen Roma’lılar ve Floransalı’lar arasında kapışıldı, Roma’da tören yapıldı ama yeğeni naaşını Floransa’ya kaçırmayı başardı, onuruna oldukça süslü bir mezar yapıldı.
2 comments
Güzel bi anlatım olmuş teşekkürler.. Sanat tarihi okulda ders olarak anlatılmadıgında çok ilgi çekici gerçekten de…
çok teşekkürler :) kitap dilinde olmayınca benim de her şeyi okuyasım, öğrenesim geliyor :)) ders gibi olanlar çok sıkıcı gerçekten..