Akım : Neo-Empresyonizm – Doğum : Paris, 2 Aralık 1859 – Ölüm : Paris, 29 Mart 1891
Tam ismiyle Georges-Pierre Seurat, keşke daha uzun yaşasaydı dediğim ressamlardan biri. Onun kadar disiplinli, yenilikçi ve çalışkan bir ressamın henüz 31 yaşındayken vefat etmesi çok üzücü. Georges Seurat, 1859’da Paris’te doğdu. Teyzesinin eşi Paul Haumonte sanat tüccarı ve ressamdı, onun yönlendirmesiyle 7 yaşındayken çizim yapmaya başladı. Ailesinin hali vakti yerindeydi, ressam olması için maddi manevi desteklediler. 17 yaşındayken Paris’teki Güzel Sanatlar Okulu’na (Ecole Nationale des Beaux-Arts) misafir öğrenci olarak kaydoldu, 19 yaşındayken (1878) de resim bölümüne kesin kaydını yaptırdı. O yıllarda okul, yükselen empresyonizme karşı daha da sert bir klasik resim eğitimi ile cevap veriyordu. Seurat, Louvra’daki eserlerin eskizlerini yaparak kendini geliştirdi.
Siyah-Beyaz çalışmaları
Seurat’nın çizim tekniği çok güçlüydü, hiç renk kullanmadığı dönemde bile anlatım gücü çok yüksek eserler üretti. 1882’de yaptığı, 1883’te Salon’da sergilenen Ressam Edmond François Aman-Jean’ın Portresi siyah-beyaz bir başyapıt niteliğindedir. Conte kalemi ile 62,2 x 47,5 cm’lik Michallet kağıdı üzerinde yaptığı çizim, Metropolitan Müzesi koleksiyonunda ama malesef daimi olarak gösterimde değil. Birkaç süreli sergi kapsamında sergilendi ama ben hiçbirine denk gelemedim. (Müzelerin böyle şaheser niteliğindeki eserlere sahip olup, sergilememeleri beni çıldırtıyor.) Ressam Aman-Jean bir dönem stüdyosunu da paylaştığı, okuldan arkadaşıydı. Paul Signac, Seurat’nın bu yıllarda Conte kalemi kullanarak yaptığı 400 kadar eseri, “yaşayan bir ressamın en güzel çizimleri” övgüsüyle ifade etmiş. Seurat, 1890’da arkadaşı Paul Signac’a onun bir portresini yaparak teşekkür edecekti.
Empresyonizm, sadece kullanılan canlı renk paletleri sebebiyle Seurat’nın ilgisini çekiyordu. İzlenimcilerin asıl kuralı olan, sahnenin anlık bir izlenimini hızlıca resmetmek ona göre olmadı hiç. Seurat’ya göre resim, kompozisyonuyla, renkleriyle kusursuz şekilde önceden planlanmalıydı, bilimsel bir tekniği olmalıydı. Bu tutkusu ilerleyen yıllarda, izlenimcilerin bir iki günde bitirebileceği bir sahne için, iki yıl gece gündüz uğraşmasına kadar varacaktı.
Renk Kuramları ve Divizyonizm
Seurat, kimyacı Michel Eugène Chevreul, fizikçi Ogden Rood ve sanat eleştirmeni Charles Blanc’ın renk teorilerini araştırdı. Eugène Delacroix’nin resimlerinde kullandığı saf renkleri, Charles Henry’nin çizgi ve renklerin psikolojik etkileri konusundaki teorilerini ve Charles Baudelaire’in sanat eleştirilerini inceledi. Renklerin eşzamanlı karşıtlık kanunu (Michel Eugène Chevreul’un 1839’da yayınladığı On the Law of the Simultaneous Contrast of Colours kitabı) ilgisini çekiyordu, yani renk tayfında karşıt duran renklerin (sarı – mor gibi) tamamlayıcı renkler olması ve yan yana durduğunda birbirini daha parlak göstermesi. Ve böylece Seurat, sanatı uyum ve denge kurallarına bağlı olacak, renkleri ayrıştırma tekniğine dayalı yeni bir yöntem ortaya çıkardı. Amaç ana renkleri palette veya tuvalde karıştırmadan, bağımsız olarak resme yerleştirmekti; böylece izleyici optik yollarla renkleri birleştirecek, daha yoğun, daha parlak algılayacaktı. Bu yeni tekniğin ismine Seurat “divizyonizm” (divisionism / chromoluminarism) ismin verdi. Günümüzde daha çok ismi geçen Noktacılık (pointilism) Seurat’nın reddettiği bir terimdi. Çünkü Seurat’nın yaptığı noktalamadan çok daha fazlasıydı.
Seurat, 28 Ağustos 1890’da Maurice Beaubourg’a yazdığı mektupta divizyonizm kuramının tam bir açıklamasını yapmış. Benim kaynak olarak kullandığım kitaplardan biri olan Maurice Serullaz’ın Empresyonizm Sanat Ansiklopedisi’nde (Remzi Kitabevi, Devrim Erbil çevirisi, 1998 basımı) mektuba yer verilmiş. Seurat’yı ve divizyonizm tekniğinde yaptığı resimlerini anlamak açısından önemli olduğunu düşündüğümden, mektubu burada, resimlerinden önce aktarıyorum.
“Sanat Uyum”dur. Resimde ışık, neşeli, sükunet verici, hüzünlü her türlü kompozisyonları verebilmek için kullanılır. Işığın böylesine, çeşitli şekillerde kullanılışına göre bazı renkler, tonlar ve çizgiler ötekilere göre daha ağır basacaktır. Bu açıdan bakıldığında resimlerde uyum, birbirine zıt ya da birbirine benzeyen renklerin, tonların ve çizgilerin anolojisidir.
Resimde zıtlık oluşturan unsurlar şöyle düzenlenir.
- Tonlarda : Parlak ışığın zıddı daha koyu ışıktır.
- Renklerde : Tamamlayıcı renkler birbiriyle zıtlık oluştururlar. (Kırmızı-Yeşil, Turuncu-Mavi, Sarı-Mor tamamlayıcı renkleri gibi.)
- Çizgilerde : Birbiriyle dik açı oluşturan çizgiler, aynı zamanda birbirinin zıddı olurlar.
- Neşeli bir kompozisyon, parlak tonlarla, ılık renklerle, ufuktan yükselen çizgilerle sağlanır.
- Sükunet verici kompozisyon, koyu ve açık tonların eşit ölçüde kullanılması, sıcak ve soğuk renklerin dengelenmesi ve yatay çizgilerle sağlanır.
- Hüzün verici bir kompozisyon, koyu tonların soğuk renklerin ağır basmasıyla ve aşağı doğru eğim gösteren çizgilerin kullanılmasıyla elde edilir.
Işığın yarattığı bir izlenimin, gözün retina tabakasına bir an yansımasıyla sentez olayı meydana gelir. Bunu resimde ifade etmek ise (güneş ışığı olsun, lamba olsun, herhangi bir ışık kaynağının kullanıldığı bir yerde), renk tonlarının optik olarak, gözde birbirine karışımını sağlamakla mümkündür. Başka bir deyişle ışığın ve onun karşılığı gölgenin, optik olarak gözde birbirine karışmasını resim aracılığıyla gerçekleştirmek gerekir. Bu karışım olayı, ışığın yayılma derecelenmelerine ait kontrast kurallarına göre oluşmalıdır.
Seurat’nın ömrü o kadar kısa oldu ki, 1884’ten itibaren gece gündüz çalıştığı her bir yılının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple bazı çok bilinmeyen resimlerini de atlamamak adına, kalan yıllarını tek tek özetlemek istedim.
1884 – Asnières’de Yıkananlar ve Bağımsız Sanatçılar Topluluğu
Seurat ilk büyük kompozisyonu olan Asnières’de Yıkananlar’ı 25 yaşındayken tamamladı. Resmin 1884’teki Salon’da sergilenmesini ve resimde uyguladığı renk kuramlarının ses getirmesini hayal etmişti ama olmadı. Salon, o yıl gönderdiği tüm resimleri reddetti. Yeni fikirlerini daha geniş kitlelerle özgürce paylaşmak isteyen ressamların artık yeni bir ortama ihtiyaçları vardı. Seurat, Signac, Dubois-Pillet ve Redon, Bağımsız Sanatçılar Topluluğu’nu (Société des Artistes Indépendants) kurdular. Bu resmi aynı yıl topluluğun Bağımsızlar Salonu’nda (Salon des Indepentants) sergiledi.
1885 – Grandcamp’a seyahat
Low Tide at Grandcamp, 1885, Özel Koleksiyon Le Bec du Hoc – Grandcamp, 1885, TATE, Londra
Seurat Fransa’nın kuzeyine Grandcamp’a resim yapmaya gitti. Burada harika manzara resimleri yaptı. Paris’e yeni desenler ve fikirlerle döndü. Grande Jetta Adası’nda bir Pazar Günü Öğleden Sonra resmi üzerinde çalışmaya başladı.
1886 – Grande Jetta Adası’nda bir Pazar Günü Öğleden Sonra ve Honfleur’a seyahat
Seurat 2 yıl boyunca üzerinde çalıştığı ikinci büyük komposizyonu Grande Jetta Adası’nda bir Pazar Günü Öğleden Sonra resmini 1886’da tamamlandı. Resim 8. ve son Empresyonist sergide ve ikinci Bağımsızlar Salonu’nda sergilendi. Seurat, divizyonizm tekniğini bir şaheser niteliğinde olan bu resminde kusursuz şekilde kullandı. Empresyonistler’in çoğu resmi fazlasıyla mekanik buldu, yerdiler. Neyse ki Seurat’nın sanatını anlayabilecek kişiler de vardı. Sanat eleştirmeni Felix Feneon, bu olağanüstü resmi gördüğünde Seurat’nın yeni bir akımın öncüsü olduğunu anlamıştı, Neo-Empresyonizm (yeni-izlenimcilik) terimini ilk kez kullanarak Empresyonizm ve Post-Empresyonizm arasında bir geçiş olan akıma ismini vermiş oldu.
The Maria at Honfleur, 1886, National Gallery, Prag Entrance of the Port of Honfleur, 1886, Barnes Foundation, Philadelphia Harbour entrance at Honfleur, 1886, Kröller Möller Müzesi, Otterlo A corner of the Harbour of Honfleur, 1886, Kröller Möller Müzesi, Otterlo The Lighthouse at Honfleur, 1886, National Gallery of Art, Washington Bridge of Courbevoie, 1887, Courtauld Institute Galleries, Londra
Seurat 1886 yazında yine Fransa’nın kuzeyine, bu defa Honfleur’e gitti. Bence Grandcamp’takilerden çok daha ilginç olan manzara resimlerini burada yaptı.
1887 – Paris manzaraları ve Nü çalışmaları
Poseuse – Arkadan Görünüm, 1887, Orsay Müzesi, Paris Poseuse – Önden Görünüm, 1887, Orsay Müzesi, Paris Poseuse – Profil, 1887, Orsay Müzesi, Paris
Paris’te bulunduğu sırada hem yeni şehir manzaraları yaptı, hem de canlı model ile nü resimleri yaparak, kendini yapacağı “Modeller” resmine hazırladı. Belki de empresyonistlerin resimlerini mekanik bulmasına gocunmuştu, hayalinde tasarladığı bir sahne yerine, kanlı canlı bir modeli de kendi tekniğinde resmederek hünerlerini gösterdi.
1888 – Modeller, Sirk Geçidi ve Port-en Bessin seyahati
“Modeller” resminde, arka fonda Grande Jetta Adası’nda bir Pazar Günü Öğleden Sonra resminin durmasını ve resimde kullanılan aralarında şapkaların ve şemsiyelerin de bulunduğu aksesuarların etrafa yayılması beni hep gülümsetmiştir. 200cm x 249,9 cm ölçüsündeki Modeller resmi, Seurat’nın 3. büyük kompozisyonuydu. Tamamen divizyonist teknikle yaptığı bu muhteşem resimde, bir önceki sene yaptığı resimlerindeki gibi model soyunurken arkadan, poz verirken önden, ve giyinirken yandan resmedilmiş.
Sirk Geçiti (Circus Sideshow / Parade de Cirque), aynı yıl yaptığı Modeller resmi ile birlikte 1888 Bağımsızlar Salonu’nda sergilendiğinde, Modeller’e nazaran gölgede kaldı. Ama Metropolitan Müzesi’nde bu resim ile karşı karşıya kalma şansını yakalamış bir insansanız, hipnotize edici etkisini bizzat yaşamışsınızdır.
Port-en-Bessin: The Outer Harbor (Low Tide), 1888, Saint Louis Art Museum, Missouri Port-en-Bessin, avant-port, marée haute, 1888, Orsay Müzesi, Paris Port-en-Bessin, Entrance to the Harbor, 1888, MOMA, New York Sunday at Port-en-Bessin, 1888, Kröller Möller Müzesi, Otterlo Port-en-Bessin, 1888, Minneapolis Institute of Art, Minneapolis
Seurat, 1888 yazını bu defa kuzey Fransa’daki Port-en Bessin’de geçirdi. Manzara resimleri yapmak için gittiği Normandiya kıyıları ona iyi geliyordu.
1889 – La Crotoy seyahati ve Le Chahut
Fransa’nın kuzeydoğusundaki La Crotoy’da yaptığı manzaraları 1889 Bağımsızlar Salonu’nda sergiledi. Sonrasında resmine dinamizm etkisini uygulayacağı Le Chahut (Can-Can) resmini yapmaya başladı. Kankan yapan dansçı kızların yukarıya doğru uzanan bacakları ve renklerle, Seurat bahsettiği (Neşeli bir kompozisyon, parlak tonlarla, ılık renklerle, ufuktan yükselen çizgilerle sağlanır.) tekniği ile resmine neşeyi aktarmayı başarmıştı.
Le Crotoy, Downstream (Akıntı), 1889, Özel Koleksiyon The Eiffel Tower, 1889, The Fine Art Museum of San Francisco, San Francisco
Aynı yıl yaptığı The Eiffel Tower ve Young Woman Powdering Herself benim favorilerim arasında. Resimde kendisini pudralayan kadın, Seurat’nın model olan sevgilisi Madeleine Knoblock. Seurat, tüm vaktini resim yapmak için harcayan, ressam arkadaşlarının Paris gecelerindeki sohbet ortamlarına pek katılmayan ketum bir insanmış. Stüdyosunda birlikte yaşamaya başladığı Madeleine ile ilişkisini kimse bilmiyormuş.
1890 – Gravelines seyahati
16 February 1890’da Madeleine ve Seurat’nın ilk çocukları doğdu. Seurat oğluna kendi ismini yer değiştirerek verdi; Georges-Pierre Seurat’nın oğlu Pierre-Georges Seurat.
Gravelines Channel, 1890, Musee de l’Annonciade, Saint-Tropez The Channel of Gravelines, Grand Fort-Philippe, 1890, National Gallery, Londra The Channel at Gravelines, Evening, 1890, MOMA, New York The Channel of Gravelines, Petit Fort Philippe, 1890, Indianapolis Museum of Art, Indianapolis The Channel at Gravelines, Petit-Fort-Philippe, 1890, Nelson-Atkins Museum of Art, Kansas City
1890 yazında manzara resimleri yapmak için Dunkerque yakınlarındaki Gravelines’e gitti. Bunun son yaz seyahati olduğu bilse yine Gravelines’e mi giderdi acaba, düşünmeden edemiyorum. Manş Denizi kıyısında başka gitmeyi planladığı hangi kasabalar vardı? Gravelines’de yaptığı manzara resimleri arasında bu beşini ayrı bir seviyorum. Seurat 1890’da yazdığı mektupta divizyonizm tekniğini açıklamıştı, Gravelines’de yaptığı bu resimlerde bahsettiği sükunet formülünü (Sükunet verici kompozisyon, koyu ve açık tonların eşit ölçüde kullanılması, sıcak ve soğuk renklerin dengelenmesi ve yatay çizgilerle sağlanır.) gözle görebiliyoruz.
Aynı yıl Seurat, hayatına mal olacak Sirk ( The Circus / Le Cirque) resmini yapmaya başladı. Sirk, Sirk Geçiti ve Le Chahut resimlerinden sonra Paris eğlence hayatını konu edindiği üçüncü resmiydi.
1891 – Sirk ve Ölüm
Seurat, bu hareketli sirk sahnesinde divizyonizmin tüm marifetlerini kullanarak aktarmaya çalıştı. Kompozisyondaki yatay, dikey ve eğri çizgilerin yerleşimi, 3 ana rengin birbirini parlatacak şekilde noktalar halinde kullanımı kusursuzdu. Seurat, 186cm x 152cm büyüklüğündeki bu resmi çerçevesine kadar boyadı ancak bazı yerlerde beyaz zemin göründüğünden ve bazı yerlerde de mavi kalem ile taslak çizimi göründüğünden tamamlanmamış olduğu düşünülüyor. Orsay Müzesi’ne gittiğinizde resme dikkatlice bakıp kendi kararınızı verebilirsiniz. Seurat gecesini gündüzüne katıp, 20 Mart–27 Nisan 1891 tarihleri arasında gerçekleşecek Bağımsızlar Salonu sergisine Sirk resmini yetiştirdi.
Sergi açıldıktan 9 gün sonra, 29 Mart 1891’de vefat etti. Güvenliğim bazı kaynaklarda difteriden, bazılarında menenjitten ya da zatürreden vefat etmiş olabileceği söyleniyor. Ortak olan kanı ise, Seurat’nın aşırı çalışmaktan dolayı yorgun düşen bünyesinin iflas ettiği. Acı olan Seurat’nın henüz bir yaşındaki oğlu Pierre-Georges’un da babasından 2 hafta sonra, muhtemelen aynı hastalık sebebiyle vefat etmesi. Seurat ve oğlunu üst üste kaybeden bahsız Madeleine’in o sırada ikinci çocuğuna hamile olduğu ama onu da kaybettiği söyleniyor. (Hayır ağlamıyorum, gözüme bir şey kaçtı.)
Okumanızı tavsiye edeceğimiz diğer Georges Seurat yazılarımız ;
Neo-Empresyonizm
Empresyonizm ve Post-Empresyonizm arasında bir geçiş niteliğinde olan akımdır. Seurat, geliştirdiği divizyonizm tekniği ile Grande Jetta Adası’nda bir Pazar Günü Öğleden Sonra resmini 1886’da tamamlamıştı. Resim, Empresyonist sergide sergilendiğinde, izlenimcilerin çoğu resmi fazlasıyla mekanik buldular, beğenmediler. Neyse ki Seurat’nın sanatını anlayabilecek kişiler de vardı. Sanat eleştirmeni Felix Feneon, bu olağanüstü resmi gördüğünde Seurat’nın yeni bir akımın öncüsü olduğunu anlamıştı, Neo-Empresyonizm (yeni-izlenimcilik) terimini ilk kez kullanarak Empresyonizm ve Post-Empresyonizm arasında bir geçiş olan akıma ismini vermiş oldu. Neo-Empresyonizm akımını başlatan Seurat, empresyonistlerin sahnenin anlık bir izlenimini hızlıca resmetmek kuralıyla ilgilenmedi, ona göre resim, kompozisyonuyla, renkleriyle kusursuz şekilde önceden planlanmalıydı, bilimsel bir tekniği olmalıydı. George Seurat, yaşadığı dönemde arkadaşı ve takipçisi Paul Signac’ı, Camille Pissarro ve oğlu Lucien Pissarro’yu etkiledi. Seurat’nın 1891’deki erken ölümüyle, Paul Signac neo-empresyonizm akımının lideri oldu. Neo-empresyonizmi deneyen diğer ressamlar sonradan farklı tarzlara yöneldiler, sadece Signac 1935’teki vefatına kadar sadece neo-empresyonist eserler üretti. Neo-empresyonizm kısa bir geçiş dönemi gibi görünse de sanat tarihini değiştiren, post-empresyonizm, kübizm, fovizm akımlarını yönlendiren bir akımdı. İngilizcesi Neo-Impressionism, Türkçesi Neo-Empresyonizm olan akımından yeni-izlenimcilik olarak da bahsedilir.
Sevgiler, Oylum Yüksel