Pencereden baktığında ne görüyorsun? Yüksek binalar? Karşıdaki pencere? Yoldan geçen insanlar? Dar bir sokak? Ya da, her ne ise. Gördüğümüz her ne ise sadece baktığımızda orada olduğu için görüyoruz. Peki ya orada olmayanlar. Zihnimizin bir yerinde durup orada olmayı bekleyen görüntüler. Böyle söyleyince deli saçması gibi duruyor olabilir. Hatta duruyor da. Durmadığı zaman ise, işte o zaman işler biraz değişiyor. Sıradanlığa biraz deli -gibi görünen- düşünceler katınca ortaya çıkan şeye sanat diyebiliyorum. Benim bu düşüncem de pek sağlıklı olmayabilir ama tanımlama açısından gayet ayakları yere basan bir cümle.
İspanyol sokak sanatçısı Pejac ilk baktığınızda sizi gerçek dünyadan koparmadan kendi dünyasına çeken fotoğraflar çekiyor. Ortada garip bir durum olduğu aşikar. Beyniniz bu garip duruma direnip mantıklı bir açıklama bulmak için hız arttırıyor. Silüetler orada da olabilir, yoksa olmaya da…
Pejac, fotoğrafı çekmeden önce kullanacağı silüetleri hazırlıyor. Sonra doğru açı için apartman dairesinin penceresinin önüne geçiyor ve diyafram sesi. Son çalışmasının baş rolünde ünlü Fransız ip cambazı Philippe Petit var. Pejac’ın dünyasında Petit’in çelik ipe de ihtiyacı yok. Az önce geçen uçağın motorlarının havada bıraktığı iz yeterli. Pejac’ın diğer işlerini buradan, instagram hesabını da şuradan takip edebilirsiniz.