1969 Texas doğumlu Matthew McConaughey, bulunduğu her ortamda en yakışıklı, en başarılı ilan edilen havalı bir tipken, aile işi petrol istasyonuyla ilgilenmeyip avukat olmayı düşünüyormuş. Okuduğu bir kitaptan etkilenip 21 yaşında aktör olmaya karar vermiş ve hukuktan filme geçiş yapmış. 1993’te ilk önemli filmi Dazed and Confused’da Milla Jovovich ile rol almış. 1996’daki A Time to Kill’e kadar da vasatın altında filmlerde oynamış hep. Başlangıçta O’na Hollywood kapılarını açan yakışıklılığının 40 yaşına gelene kadar başına bela olduğunu düşünmüşümdür hep. Aynı şeyi, yani yakışıklıklarının yeteneklerini gölgelediğini düşündüğüm Brad Pitt ve Lenardo di Caprio vardır bir de. Ama onlar pek ödüllendirilmeseler bile hep harika filmler seçip, harika oyunculuklar sergilerken, bence Matthew inadına berbat seçimler yapıp, kendini baltalayıp durmuş.
96’da John Grisham romanından uyarlama olan A Time to Kill’de Sandra Bullock, Samuel L. Jackson ve Kevin Spacey karşısında züppe avukatı oynayarak büyükler ligine girmiş oldu. 1997’de önce Judie Foster ile Contact’da, sonra da Morgan Freeman ve Anthony Hopkins ile Amistad’da oynayarak yerini pekiştirmek üzereydi ki, kendi skandalında başrolde buldu kendini. Texas’da komşuların yüksek ses şikâyeti üzerine evini basan polis, Matthew’u çıplak halde bongo çalarken buldu, bir de üstüne evde marijuana çıkmıştı. Küçük bir para cezası ödeyerek paçayı sıyırdı ama sonraki 15 sene, bana göre berbat film seçimleri yapıp kariyerini ertelemeye devam etti.
2000’li yıllar boyunca hoş ve fazlasıyla boş filmlerde oynadı. Bu filmler arasında “How to Lose a Guy in 10 Days (2003) filmini dışarıda tutuyorum, kendisi hoş ve boş filmlerin kralıdır bana göre. Komedi – Romantik Komedi arasında gidip gelen film seçimleri, Matthew McConaughey’i yapımcılar için Pamela Anderson’ın erkek versiyonu haline getirdi. Bir taraftan kendisi de pek şikâyetçi değildi diye düşünüyorum. Sonuçta 2006’da Miami Beach’de üstsüz jogging yaparken bilerek ve isteyerek tüm dünya magazinine malzeme olmuştu.
Unutmayalım ki McConaughey’in O’nu bu yıl Oscar adayı yapan Dallas Buyers Club filminden sadece 1 yıl önce Magic Mike filminde striptiz yapıp, kaslarına yağ sürüyordu. En fenası da 2008 yapımı Surfer, Dude filmiydi herhalde, filmin tamamında konuşan kas yığını gibiydi. Woody Harrelson’ın da Matthew McConaughey’in de böyle filmlerde hangi akla hizmet oynadığını anlamak imkânsız.
Tüm bu kötü film seçileri devam ederken, 2008’de Brezilyalı kız arkadaşı Camila Alves’den bir oğlu oldu, 2012’de evlendiler, şu an 3 çocukları var.
Matthew McConaughey’in başına gelen en iyi şey Camila Alves ile bir aile kurmak olabilir, artık film seçimlerinde Camila mı yardımcı oldu yoksa artık yaşı 40’ı geçtiği için aklı başına mı geldi bilmiyorum ama 2011’den beri ,“Magic Mike” hariç, harika filmlerde, harika rollerde oynuyor. Bu yükselişin zirvesi olan Dallas Buyers Club’da oynamasaydı da, ağır Texas aksanlı bu yakışıklı adam bizim ilgimizi ve saygımızı şimdi sıralayacağım bu filmlerle çoktan kazanmıştı.
Filmleri sıralamaya başlamadan önce, sizden sesli olarak “Matthew McConaughey” ismini telaffuz etmenizi isteyebilir miyim? Bir Matthew McConaughey, bir de Jake Gyllenhaal Amerika’daki spikerlerin bile kabusu, kimse düzgün söyleyemiyor, o yüzden olmadıysa dert etmeyin lütfen. Telafuzu ile ilgili komik videolar var, izlemenizi tavsiye ederim. Bu gerçek telafuz videosu ve bu da gerçeküstü videosu
Gelelim çok sevdiğimiz Matthew McConaughey filmlerine;
The Lincoln Lawyer (2011)
Matthew McConaughey hayal ettiği gibi avukat olsaydı, herhalde bu filmdeki gibi sağlam bir avukat olurdu. Filmde, savunma avukatı olan Mick, kazanmak uğruna şeytanın avukatlığını yapmayınca işler karışıyor. Film genel olarak harika bir film değil ama oyunculuklar çok iyi, izlemesi de bir o kadar eğlenceli. Filmde Matthew’a Marisa Tomei, Ryan Phillippe, William H. Macy ve Breking Bad ile ortalığı sallayan Bryan Cranston var.
Killer Joe (2011)
İşte bu filmden sonra Matthew McConaughey benim için romantik komedi yıldızı olmaktan çıktı. 6,7 IMDB puanı sizi yanıltmasın, bu öyle ortama IMDB izleyicinin takdir edeceği filmlerden değil, baya sağlam film. Her şeyden önce filmin yönetmeni aynı zamanda Exorcist’i de yöneten Oscarlı gerilim ve korku ustası William Friedkin. Filmin senaryosu ise tiyatro yazarı ve aynı zamanda aktör olan Tracy Letts’den. Killer Joe 1998’de 9 ay kadar Broadway’de sahnelenmiş. Bu yıl Meryl Streep ve Julia Roberts’a Oscar adaylığı getiren August: Osage County filmi de Tracy Letts’in senaryosu. Homeland’i seyrediyorsanız, Tracy Letts’i hemen hatırlatayım, Saul’un tepesine getirilen uyuz Andrew Lockhart rolünde. Hem iyi aktör hem de yazar. Killer Joe filminin konusu, bir çocuğun hayat sigortasından para alabilmek için annesini öldürtme planı ile başlıyor. Matthew para karşılığı cinayeti işleyecek kirli dedektif rolünde, biraz yumuşak kalpli çıkınca işler fena karışıyor. Filmde Matthew’a Emile Hirsch, Juno Temple, Thomas Haden Church ve Gina Gershon eşlik ediyor.
Mud (2012)
Bu filmi sadece yönetmen Jeff Nichols ve çok sevdiğimiz aktör Michael Shannon’ın 3. projesi olduğu için izlemiştik, Matthew McConaughey’in harikalar yaratacağından haberdar değildik. Kanun kaçağı Mud, çaresiz durumdayken ona yardım eli uzatanlar kasabadaki 2 bacaksız oluyor. Çocuklar Mud’ı n durumunu ciddiye alıp, yardım ediyorlar. Hem suç, hem de dostluk hikayesi, üstelik küçük bir çocuğun br yetişkinle arkadaş labileceğini gösteren harika bir hikaye. Matthew’e Michael Shannon ile birlikte Reese Witherspoon eşlik ediyor.
Dallas Buyers Club (2013)
Bu filmdeki oyunculuğunun muhteşemliğini izleyip görmeniz lazım. Daha doğrusu filmi sadece Matthew’un oyunculuğu için değil, Matthew’un canlandırdığı Ron Woodroof karakterinin verdiği ilham için izlemek lazım. 1985’te Dallas’ta AIDS teşhisi konan ve o yıllarda Amerika’da tedavi olanağı neredeyse olmadığında, çok az ömür biçilen Ron, pes etmiyor. Sağlık ve ilaç sistemine karşı gelip hem kendi hayatını hem de diğer hastaların iyileştirmeye kendini adıyor. Bunun için zekâsını kullanıp sistemi atlatıyor, biraz da kaçakçılık yapıyor. Filmde Ron’un kader ortağı Rayon rolünde Jared Leto var, zaten her iksini de Golden Globe’dan boş dönmedi. Matthew Drama dalında en iyi erkek oyuncu Altın Küre kazanırken, Jared Leto da en iyi yardımcı erkek oyuncu Altın Küresini kazandı. Aynı ikili ayı ödülleri Screen Actors Guild Awards’da da kazandı. İlginç şekilde filmi BAFTA görmezden geldi ama Academy sadece “en iyi erkek” ve “yardımcı erkek” kategorilerinde değil, ek olarak “en iyi film”, “en iyi kurgu”, “en iyi makyaj ve saç” ve “en iyi özgün senaryo” olmak üzere toplam 6 alda Oscar adayı. Matthew’un Oscar kazanma ihtimali çok yüksek. Matthew ya da Leonardo, ikisinden biri kazansın bana yeter. (güncelleme; kendisi hakkettiği Oscar’ı kazandı)
The Wolf of Wall Street (2013)
Bu filmle ilgili adamintown’da uzun uzun yazmıştım, koca bir paragraf da Matthew McConaughey’e ayırmıştım. Film’de Matthew Jordan Belfort’a (Leonardo) akıl veren, işin içine çeken ilk Wallstreet patronu Mark Hanna rolünde. Fragmanda da göreceğiniz gibi Mark Hanna zaten ilginç bir rol, bir de üstüne Matthew oynayınca leziz bir karakter olmuş. Tekrar edeyim, bu filmdeki rolüyle “en iyi yardımcı erkek oyuncu” adayı olsa olurdu, o kadar iyi.
True Detective (2014)
Matthew McConaughey 2011’en beri radarımda ama Woody Harrelson Natural Born Killers’dan beri yani 20 yıldır kalbimdedir. Bu ikili birlikte normalde hiç yapmadıkları kadar cıvık iki filmi çevirdikten sonra ( ve ) sonunda harika bir projeyle karşımıza çıktı. Dizilerin en iyi tarafı sanırım hikâyede beğendiğiniz karakteri 2 saatte tüketmek yerine, en azından bir 10 bölüm doya doya izlemek oluyor. True Detective, Sherlock, Hannibal, Homeland ve House of Cards’la birlikte en sevdiğimiz 5 dizi arasına girdi bile. Karakterler müthiş, kurgu ve hikayaler arasındaki geçiş çok sürükleyici. Matthew McConaughey ‘in oynadığı Rust Cohle karakteri tüm zamanlar en cool dedektif olabilir.
Sonuç olarak artık romatik komedilerin yıldızı Matthew McConaughey, nefis bir karakter oyuncusu olarak hayatımızda. Artık hangii filmde oynarsa, tereddüt etmeden izlemedin vakti gelmiştir.
2 comments
McConaughey’i ciddiye almakta hala sorun yaşasam da bundan sonraki projelerine kulak kabartacağım kesinlikle. Bu yazı Matthew ile ilgili önyargılarımı kırma sürecime güzel bir başlangıç oldu. Şu anki dizi yükümü hafifletir hafifletmez True Detective’e başlayacağım! Sabırsızlanıyorum.
Sevgiler dostlar.
müthiş, ön yargıları kırabildiysek ne mutlu bize :)) true detective’den sonra matthew hangi filmde oynasa izleriz, sizde de aynı etkiyi yapar umarım :) sevgiler :)