Sakıp Sabancı Müzesi’nin Picasso (2005), Rodin (2006), Abidin Dino (2007), Salvador Dali (2008) sergileriyle başlayan ses getiren ev sahipliği benim için bir süre duraklamaya geçmiş, 2012’deki “Rembrandt ve Çağdaşları” ve “Monet” sergileriyle fazlasıyla hayal kırıklığı olmuştu. Belki özel olarak Rembrandt’a ve Monet’ye duyduğum hayranlıktan ya da Sakıp Sabancı Müzesi’nden olan beklentimin artmasından… Malum biz Onur’la sanat ve tarih konusunda sergi ayırt etmeyiz. Yelpaze sergisi için bile Sakıp Sabancı Müzesi’ne gideriz, severek de gezeriz. Müzeyle ilişkimiz tam bir rölantiye alınmıştı ki 2013’deki Anish Kapoor sergisiyle gözümüzden kalpler fışkırdı. Bugüne kadar İstanbul’a gelmiş en zorlu koleksiyondu belki de. O devasa heykeller için duvarlarını bile yıkmış, müzeyi darma duman etmişti Sakıp Sabancı Müzesi. Özlediğimiz Sakıp Sabancı Müzesi beklentimizden de fazlasıyla geri dönmüştü. Ve şimdi Miro sergisiyle bizi bir kez daha kendisine hayran bıraktı.
Sakıp Sabancı Müzesi’nin Müdürü Dr. Nazan Ölçer sıradan bir müzeci değil. Zerafeti ve bilgeliği aynı anda konuşturan Nazan Ölçer’e hayır demek gerçekten zor olmalı. Keşke mümkün olsa, yakınlarda kendisiyle bir röportaj yapsak, çok etkileyici bir kişilik gerçekten. Picasso ve Dali sergilerinden sonra Joan Miro ile “Katalan üçlemesi”ni tamamlama hayali olan Nazan Ölçer, 3 yıldır Barcelona’daki Joan Miro Vakfı ile görüşmelerini sürdürüyormuş. Miro’nun olgunluk dönemi temalarından kadınlar, kuşlar ve yıldızlar konularına odaklanmayı seçmişler. Normalde 2013’te yapılması planlanan sergi, seçilen eserlerin bir çoğunun Tayvan’daki Miro sergisiyle çakışması sebebiyle 1 yıl ertelenmiş. Bu 1 yıllık ertelemeye karşılık müthiş bir telafi düşünen Nazan Ölçer, Miro’nun son yıllarını geçirdiği Mallorca’daki aile koleksiyonuna göz dikmiş. Büyük bir müzecilik başarısı olarak bugün gördüğümüz sergi, hem Miro Vakfı’nın hem de Miro’nun torunu Joan Punyet Miro’nun onayından geçen benzersiz bir melez sergi. Bu sayede bir çok eser dünyada ilk kez Türkiye’de sergilendiği gibi, sergi içeriği de eşsiz olmuş. Geçen seneki sahte Miro skandalı İstanbul’u sanat dünyasında biraz gülünç bir duruma düşürmüştü, neyse ki Sakıp Sabancı Müzesi Miro’nun hakkını benzersiz şekilde verdi, durumu fazlasıyla toparladık. Miro gibi taşbaskı tekniği kullanan ve çok fazla eser üreten sanatçıların eserlerinin elbette taklidi yapılır, bizim onu ayırt etmemiz mümkün olmayabilir de ama İstanbul’un göbeğinde Miro Vakfı ile iletişime geçmeden, Belediye & Kültür Bakanlığı gibi kurumların onayını alıp sahte resimlerle sergi yapılabiliyor olması, bu koca şehre biraz hakaret oldu. Bugün Joan Miro Vakfı Müdürü Rosa Maria Malet’ya bu konuda soru geldiğinde haklı olarak o talihsiz olayla, SSM sergisini aynı cümle içinde geçirmek bile istemiyordu.
“Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisi 23 Eylül 2014 – 1 Şubat 2015 tarihleri arasında Emirgan’daki Sakıp Sabancı Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz. Bu sergide Miro’nun heykelleri ile yağlı boya, guaş, akrilik resimleri, taşbaskı ve aside yedirme baskılarından oluşan 125 eser var. Ek olarak kitaplar, kişisel eşyaları, dokuma ve seramikler de var. Sergiye en azından 2 saat ayırmanızı, hatta filmleri de izlemek istiyorsanız yarım gün ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim. Biraz resim, biraz heykel, kısa bir film sonra Müzedechanga’da Boğaz’a karşı bir kahve molası, sonra yine biraz resim, biraz heykel ve bir kısa film daha. Miro ile dolu şahane bir İstanbul günü. Bu sergi Miro’nun resimleri göreceğiniz değil, Miro’yu tanıyıp anlayabileceğiniz çok kapsamlı bir sergi. Sakıp Sabancı Müzesi Pazartesi hariç her gün 10:00 – 18:00 arası açık. Çarşamba günleri müze 20:00’ye kadar açık ve ücretsiz. Diğer günler giriş ücreti tam 20 TL, öğrenci 10 TL. “Joan Miró Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisinde Sabancı Üniversitesi öğrencileri ücretsiz rehberlik yapacaklar. 27 Eylül’den 1 Şubat’a kadar her cumartesi ve pazar günü, 11.00 ve 14.00’de ücretsiz turlara katılabilirsiniz.
Eğer bayramda İstanbul’daysanız Sakıp Sabancı Müzesi sadece bayramların 1. günü kapalı, 2.3.ve 4. günü müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Miro’yu 2011’de Gunde1Resim.com ‘da anlatmıştım. Takip edenler favorilerimin bu olgunluk dönemi resimleri değil de ilk dönem resimleri olduğunu bilirler. Evet bu sergide hayranı olduğum Portrait of a Young Girl (1919) ve Glove and Newspaper (1921) resimleri yoktu ama sürrealizm akımını sallayıp ötesine giden dev sanatçıyı daha çok sevmeme sebep olan bir sürü özelliği göz önündeydi.
Heykele ilgisi olmayanı dahi etkileyeceğine emin olduğum Kişi heykel serisine herkesin yakından bakmasını tavsiye ederim. Miro’nun bir bademden gövde ve çakıl taşından bir çift göz hayal ederek başladığı bu Kişi heykelinin serüveni aradaki 3 alçı modelinden sonra bronz bir heykele dönüşüyor. 5 cm boyundaki gözü çakıltaşı, gövdesi badem olan bu Kişi, 2 metrelik dev bir bronz heykel oluyor. Hayattaki en ufak şeylerden ilham alabilmek adına harika bir motivasyon.
Joan Miro’nun Hayatı (1893-1983)
İspanyol Sürrealist ressam Miro, Barselona’da doğdu. Sanatını sadece resimlere sığdırmakla yetinemedi ve heykeller, seramikler de üretti. İlk resimlerini 7 yaşında yapmaya başladı, 13 yaşına geldiğinde güzel sanatlarda eğitim alıyordu. Eğitimin bitmesiyle birlikte memur olarak bir işe girdi. Bu yaratıcılıkta bir insan için memuriyet hayatı doğal olarak bir sinir kirizi ile sonlandı. Güzel sanatlar eğitimine doymamıştı, 3 yıl daha okudu. 24 yaşında resimleri, sergilerde yer buldu. 26 yaşında Paris’e gitti ve sürrealizmden etkilendi. Sürrealizm akımının kurucusu Andre Breton’a göre, Miro’nun resimleri, onlarınkinden bile daha sürrealistti. Resimlerinde kendi stili oturuyordu, gittikçe çizgileri daha çocuksu, renkleri daha parlak oldu. Resimlerindeki renkleri, bir şairin şiir yazarken kullandığı kelimelere benzetiyordu. Onun resimleri fırça darbeleriyle doğuyordu, tıpkı şiirlerin kelimelerle doğması gibi, anlamı sonradan ortaya çıkıyordu. 36 yaşına geldiğinde tanınan bir ressamdı, heykeller de yapmaya başladı. Evlendi ve bir kızı oldu. 1936’da yaklaşan savaş sinyalleri ile birlikte İspanya’da yaşayamayacağını anladı. Ailesini Paris’e taşıdı. 1944’te seramik ile de ilgilenmeye başladı. Artık Miro, dünyaca ünlü bir sanatçıydı. 1951 ve 1959’da Miro için Moma New York’da “one man show”lar düzenlendi. 1958’de Unesco için iki duvar resmi yaptı. Sağlığında değeri bilindi, ödüller aldı, onurlandırıldı. 1956’dan sonra Mallorca’daki evinde yaşadı, aynı zamanda stüdyosu olan bu evde üretmeye devam etti. 90 yaşındayken, solunum ve kalp rahatsızlığı sebebiyle vefat etti.Miro’nun “Eldiven ve Gazete” resmi, alışık olduğumuz Miro resimlerinden farklı. Bu resim Miro için ayağı yere fazla basan, soyuttan ziyade somut bir resim olabilir; ancak bir natürmort için fazlasıyla soyut ve eğlenceli bir resim. (28 Nisan 2011’de Günde 1 Resim’de anlattığım haliyle alıntılıyorum.)
Sergi hakkında daha faza bilgi isteyenler Sakıp Sabancı Müzesi web sitesine bakabilir.