Myros Vadisi’nden Demre Ovasına, oradan Akdeniz’in sularına uzanan antik bir metropol Myra.
1803 yılında Mayer ile başlayan araştırmalar, bir çok maceraperest araştırmacıyı ve seyyahı buraya çekmiş. İlk Arkeolojik çalışmalar 1965-1968 yıllarında başlamış. 2009 yılından beri ise Prof. Nevzat Çevik kazı başkanı olarak çalışmalara devam ediyor.
İlk fotoğrafta arkada görünen M.Ö. 5.yy’dan kaldığı düşünülen Likya Dönemi kaya mezarları. Bu kaya mezarları inanılmaz bir masalın kayaya oyulmuş kapıları gibi duruyor. Öndeki maske kabartmalar ise Roma Dönemi’nde tiyatroyu süslüyordu. 11.000 kişi kapasiteli tiyatro, Likya’nın en büyük tiyatrosu.
Myra Antik Kenti’ne 3 km uzaklıktaki liman Andriake’de 2016 yılında açılan Likya Uygarlıkları Müzesi’ni ziyaret etmeden buradan ayrılmayın. Agoranın altındaki eski bir sarnıcın içine merdivenlerle inmek, sıcak bir günde kendinizi nem havuzuna bırakmak gibi.
Likya Medeniyeti’ni daha iyi tanımak, anlamak ve tarihe ışık ülkesi olarak geçen bu topraklardan ders çıkarmak için müze bize kalan bir kitaplık gibi. Likya Uygarlıkları Müzesi çok fazla bilgi içeriyor ama Myra ve Andriake’den çıkan heykelleri ve eserleri görmek için hala Antalya Müzesi’ni ziyaret etmek gerekiyor. Umarız bir gün eserler evine, Myra’ya geri dönerler.
Antik çağda Myra ve Andriake’ye hayat veren Demre Çayı da yemyeşil rengi ile insanı içine çekiyor. (Myra giriş 30 TL, Andriake Antik Kenti ve Müze giriş 6 TL, Müzekart ile her ikisi de ücretsiz.)
Likya bölgesini ziyaret etmeden önce Likya Medeniyeti ve bölge hakkında yazılmış, bizimde her fırsatta açıp açıp tekrar okuduğumuz, Nevzat Çevik’in Likya Kitabı’nı okumanızı öneririz.
2019 Kaş Rehberimiz yayında, okumak için tıklayabilirsiniz. Instagram’daki “Kaş Rehberi” hikaye albümünde Kaş ve çevresinde çektiğimiz daha fazla fotoğrafı görebilirsiniz.