Temmuz 2019’da Halkidiki’de harika 3 gün geçirdik. İstanbul’dan Selanik uçuşu 1 saat 20 dakika, Selanik’ten Halkidiki kıyılarına ulaşmak ise 1 saat sürdü.
2 sene önce Yunanistan’da 3000 km yol yapmıştık, antik kentleri, İyonya adalarını gezmiştik. Yunanistan’a arabayla gitmek, hem yollar çok düzgün olduğundan, hem de çevreyi özgürce gezebildiğimizden bize daha konforlu geliyor. Bir sonraki Halkidiki seyahatimize arabayla gideceğiz. Size de imkanınız varsa arabayla gitmenizi öneririz.
Halkidiki Ege Denizi’ne güneybatıdan kuzeydoğuya uzanan sıralı 3 yarımadadan oluşuyor. 550 km sahil hattı ve 71 mavi bayraklı plajı var. Halkidiki’de turistlerin en çok tercih ettiği, tesislerin ve plajların en fazla olduğu yarımada güneydeki Kassandra. Ortadaki yarımada bakir koyları ile üzerine yeşil bir örtü serilmiş gibi duran Sithonia. Üçüncüsü, kuzeydeki, neredeyse ziyarete kapalı olan Aynoroz (Başkenti Karyes). Athos Dağı’nın (2033m) da yer aldığı bölge özerk statüsünde. Din adamları dışında izinsiz kimse alınmıyor. Kadınların yarımadaya girişi için ise izin almak bile mümkün değil. Yarımadada dişi sineğin bile uçuşuna izin verilmeyecek neredeyse. Denizden görebileceğiniz Aynoroz’da, sadece manastırlar ve kiliseler var.
Halkidiki MÖ 6.yy’da Halkidalılar tarafından sömürgeleştirilmiş. O zamanlar yüksek bakır rezervleri dolayısıyla bölgeye Yunanca bakır anlamına gelen Halkos denildiği biliniyor. Halkos ve Halkida kelimeleri zamanla bütünleşip Halkidiki ismine evrilmiş olabileceği düşünülüyor. Bölgeye ilk yerleşenler ise MÖ 4000 yıllarında Traklar ve Pelasgianlar.
Biz ilk Halkidiki seyahatimizde çıtayı baya yüksekten başlattık. Despina Portokali’nin bu yıl açtığı Fourka Plajı manzaralı Soleados Villas’da kaldık. Her biri özel havuzlu olan villalarda, 2-3 odalı, 6 kişi konaklanabilir seçenekler bulunuyor. Soleado, İspanyolca güneşli anlamına geliyor.
Normalde farklı bütçelere uygun alternatifler de araştırır, önerirdik ama bu seyahatin her anında kendimizi Halkidiki’yi en iyi bilen kişinin tavsiyelerine bıraktık ve kısa sürede Kassandra’nın en iyilerini deneyimleme şansı bulduk. Despina Hanım Gökçeada doğumlu, liseyi çok sevdiğimiz Fener Rum Lisesi’nde okumuş. Sonrasında üniversite için geldiği Selanik’e yerleşmiş. Türkçesi harika, Türkiye’ye aşık ve sık sık geliyor. Uzun yıllardır Fourka’da bir evi var, bu sebeple yarımadayı çok iyi tanıyor, mekanların en iyilerini biliyor. Hal böyle olunca sıradan hiçbir mekanla yolumuz kesişmedi. Kassandra’nın en iyilerini nokta atışı keşfetmiş olduk.
Kassandra’da deneyip çok beğendiğimiz bu mekanlar :
En iyi taverna (geleneksel Yunan mutfağı) Fish Tavern Takis (Fourka) ve Diamantes (Siviri)
En iyi modern Yunan mutfağı Mple Seaside Gastrobar (Fourka) ve Umbrellas Beach Bar (Pefkochori). 3 günlük Halkidiki seyahatimizde gittiğimiz plajları ve denediğimiz mekanları ayrı ayrı anlatacağız.
Fourka
Halkidiki’nin en haraketli yarımadası güneydeki Kassandra. Kassandra’nın en güzel plajları, restoranları ve manzaraları ise Fourka köyünde. Fourka’nın en büyük avantajı batıya bakması ve her akşam efsane gün batımlarına sahne olması.
Fourka Plajı’ndan Olympos Dağı manzarası. 2971 metre yüksekliğindeki Olympos Dağı, Yunanistan’ın zirvesi ve mitolojide Yunan Tanrıları’nın evi.
Zattero Seaside Bar
Gündüzleri Fourka Plajı’ndaki en popüler mekan Zattero Seaside Bar. Fourka Plajı’nın bu bölümünde deniz o kadar mükemmel ki, gürültücü gençlerin arasına karışmaya değer. Öğle yemeğinde uzakdoğu lezzetleri denemek isterseniz tavsiye ederiz.
Takis
Fourka’da ilk akşam yemeğini geleneksel Yunan Tavernası Takis’de yedik. Gün batımından yarım saat önce gelip, Takis’in bu masalarında oturmalı. Gün batımı saatinde denize girmek isteyenler Takis’in yan tarafındaki halka açık plajda toplanıyor. Fourka’da bir akşam yemeğini boş geçip, gün batımında Fourka Plajı’nda denize girmenizi tavsiye ederiz.
Mple Seaside Gastrobar
Hep geleneksel yemeyelim, biraz da yenilikçi mutfak deneyelim derseniz Mple doğru yer.
Fourka’daki ikinci akşam yemeğimizi Mple’da yedik. Şansımıza az ileride görünen Zattero Seaside Bar’da düğün vardı, havai fişek gösterisine denk geldik.
Fourka’da yaşayanların kahvaltıda buluşma yeri Tony’s. Peynirli ve kıymalı börek nefisti. Muhallebili tatlı börekle de kapanış yaptık. Despina Hanım söylemese bu mekanları bulmamız imkansız olurdu.
Possidi Burnu (Miti Plajı)
Doğal bir kum burundan oluşan plaj tamamen bakir. Kum plajda istediğiniz yere havlu atıp, denize girebiliyorsunuz. Bizim gittiğimiz gün doğu tarafı rüzgarlı, batı tarafı sakindi. Possidi Burnu’nda deniz çok berrak. Possidi, kalabalık ve dağınık olmasını beklediğimiz bir halk plajıydı ama kuş bakışı bakınca kendi içinde bir ahengi oluğu görünüyor.
Possidi Feneri
14,5 metre yüksekliğindeki fener, yapıldığı 1864 yılında denizin tam kenarındaymış. Yıllar içinde sığ kıyılara dolan kum doğal bir burun oluşturmuş ve fener denizden uzaklaşmış.
Pefkochori ve Faros Plajı
Pefkochori bölgesi, Kassandra yarımadasının kuzeye bakan kıyılarında. Burada deniz yine çok berrak ama taşlık olduğu için Fourka Plajı kadar rahat değil. Tuzlu suyu Ege Denizi ile buluşan Glarokavos Lagünü ve çam ağaçlarıyla kaplı Faros Plajı Halkidiki’de görülmesi gereken yerlerden biri. Sahil boyunca özel plajlar ve halk plajları yan yana sıralanmış. Biz Türkiye’den arabayla gelmiş olsaydık, bagajda şemsiyemiz, sandalyelerimiz olurdu, kendimizi Faros halk plajındaki sessiz köşelerden birinde çam ağacı gölgesinde dinlenirken bulurduk. Despina Hanım ile birlikte gezdiğimiz için kendimizi Halkidiki’nin en popüler plajlarından biri olan Umbrellas Beach Bar’da bulduk.
Umbrellas Beach Bar
Giriş ücretli değil ama kişi başı minimum 12 Euro harcama zorunluluğu var. Zaten 2-3 içecek ısmarlasanız ya da öğle yemeği yeseniz bu tutarı geçiyorsunuz. Bölgede bu tip uygulamalar çok eleştiri alsa da mutfağı çok güçlü, ortamı da çok konforlu olduğu için tercih ediliyor. Biz öğle yemeği için gittik ve harika lezzetler tattık. 5-17 Euro arası menüde nefis seçenekler var. Giderseniz öğle yemeğine denk getirmenizi, böylelikle plajı ücretsiz kullanmanızı tavsiye ederiz.
Siviri Köyü
Geleneksel Yunan mutfağının en iyilerinden biri olan Diamentes’te öğle yemeği için Siviri Köyü’ne gittik. Diamentes’te denediğimiz her şey mükemmeldi. Siviri Plajı’ndaki deniz, Fourka’dan sonra bizi cezbetmedi.
Frama yakınlarındaki Panagia Faneromeni Kilisesi‘nde bir düğüne denk gelmemiz büyük bir şanstı.
3 günlük Halkidiki seyahatinin tadı damağımızda kalmadı. 3 gün yetmedi, en az 5 gün ayırmamız gerekirdi. Umuyoruz bir gün yine gideceğiz.
Daha fazla fotoğraf Instagram‘daki “Halkidiki” hikaye albümünde sizi bekliyor.