Marakeş rehberi, Marakeş’te görülmesi gereken saraylar, bahçeler ve müzeler, Medina ve Gueliz’de gitmenizi tavsiye ettiğimiz cafe, restoran, mağaza ve galeriler, Marakeş çarşılarında bulabileceğiniz el yapımı ürünler, Kazablanka’dan Marakeş’e ulaşım, internet kullanımı, otel önerilerimiz ve Marakeş çıkışlı çöl ve Atlas Dağları turları hakkında bilgi bulabilirsiniz. (Gitmenizi tavsiye ettiğimiz yerlerin tamamı en alttaki haritada işaretlidir.)
Güneş, Atlas dağlarına veda edip önünde usulca süzülürken Jemaa el Fnaa Meydanı’ndan yayılan ışığın ve sesin şiddeti de yükseliyor. Nane çayının çok alışık olmadığımız tadı her yudumda nerede olduğumuzu hatırlatması için masada duruyor. Manzaramızın tam karşında şehrin ortasına yerleştirilmiş bir masal kulesi, Kutubiye Cami. Dağlardan gelen serinliğin şehrin ara sokaklarını yavaş yavaş yayıldığı, içinize çektiğiniz her nefeste ya çölü ya da baharat kokusunu duyduğunuz ama hiç aromasız, öylesine nefes almadığınız bir yer Marakeş.
Kazablanka Muhammed V Havalimanı’ndan çıktığımızda, elinde ismimiz yazılı kağıtla bizi bekleyen Omar ile tanışıyoruz. Otoban manzaralı 2 saat 20 dakikalık yolculuk sonrasında ulaşıyoruz Marakeş’e. Dağların eteklerine yaslanmış saklı güzellik. “Bu şehrin diğer ismi de Kırmızı Şehir” diyor Omar. Omar, Berberi. Bizim Fas, İngilizler’in Morocco, Fransızlar’ın Maroc, Araplar’ın El-Mağrib dediği bu ülkenin neredeyse %40’ı Berberiler’den oluşuyor. %55 ‘lik bir kısım ise Arap-Berberi olarak geçiyor. Kendi aralarında Berberice konuşan, gayet iyi Arapça ve Fransızca bilen Kuzey Afrika’nın bilinen en eski halkı Berberiler. Kültürleri, müzikleri, hayata bakışları oldukça farklı. Ve bu farkı anlamak bizim için inanılmaz bir deneyim. Marakeş’te turistseniz “hello” yok, “es salaam alayküm” yok, sadece “bonjour” var. Şehirde herkes Fransızca “bonjour” kelimesi ile selamlaşıyor, günaydın diyor. Cevaplarken biraz aksanlı bonjour derseniz, Fransızca bildiğiniz düşünüp tüm konuşmaya Fransızca devam ediyorlar.
Berberilerin asıl isimleri Amazigh, Berberi ismi ise Roma İmparatorluğu’nun Kuzey Afrika’da yaşayan halkları barbarlar olarak adlandırmasıyla anılmaya başlanmış. Zamanla Barbar, Berberi olarak değişiyor. Tıpkı Marakeş isminin de aslında Berberi bir isim olup zamanla değişmesi gibi. Berberi lisanında Murr a kush, Tanrının Toprakları anlamına geliyor.
Medina’daki otele doğru yol alırken cadde boyunca sırayla bizi takip eden bayraklar dikkatimi çekiyor. İlk gördüğümde Vietnam bayrağına benzettiğim Fas bayrağını gösteriyorum Omar’a. Kırmızı zeminin ortasına yerleştirilmiş yeşil beş köşeli yıldızı göstererek, “anlamı nedir?”. Müziğin sesini biraz kısıyor cevap vermeden önce. Geriye doğru yatırdığı saçları o kadar dalgalı ki, ensesinde üzerinde fırtına kopmuş bir okyanus duruyor. Gülerken gözlerini kısıp tane tane İngilizcesi ile o yıldız mı? diyor “İslam’ın 5 şartını simgeliyor. Yeşil olmasının sebebi de İslam’ın rengi olması”. “Vietnam bayrağı nasıl ki”? diye ekliyor. “Çok benziyor” diyorum, “onların yıldızı sarı”.
“Bazı yerlerde Fas bayrağının yanında bir bayrak daha var, peki o ne?”, “O Berberilerin bayrağı” diyor. Sarı, mavi, yeşil renkteki bayraklarının tam ortasında yer alan sembol de Amazigh (özgür insan) anlamına gelen sembolmüş. Marakeş’te hemen hemen tüm riadlarda, hediyelik eşyaların üzerlerinde da ya da bir havuzun mozaik tabanında bu sembolü görüyorsunuz. Bayraklarındaki sarı renk Sahra Çölü’nü, mavi renk Atlas Okyanusu’nu, yeşil renk de Atlas Dağlarını simgeliyormuş. Şiir gibi anlatıyor Omar, cevapları verip müziğin sesini eski kıvamına getiriyor sonrasında.
Oldukça tanıdık ama bir o kadar yabancı bir şarkı çalıyor. Yandan insanlar geçiyor, trafik ışıkları cadde boyunca yanıp sönüyor. Medina’ya yaklaştıkça yol daralıp kalabalık artıyor. Şarkı hala çalıyor ve bu şarkını ne olduğunu Omar hariç kimse bilmiyor. Omar “ne çalıyor” diyorum, çok tanıdık. Gülümsemeden önce gamzeleri ile gelen gülmenin şiddetini belli eden, 30’larındaki bu adamın cevabı beni çok şaşırtıyor. Najat Atabou – Kedba Bayna diyor. Bildiğimiz Chemical Brothers – Galvanize’in orjinal müziği. Otele gelene kadar Marakeş’i mi izlesem, Omar’ın çaldığı şarkıları mı not alsam bilemiyorum. Bu kadar leziz bir müzik zevki olan şöförle ilk defa karşılaşıyorum ve haliyle keyfini çıkarıyorum. Dinlediğimiz şarkılardan bazıları Berberi yerel gruplara ait, bazı şarkılar Sahra, Çöl şarkıları olarak geçiyormuş. Oldukça ritmik, bazen de çok dingin. Birkaç tanesini not alıyorum. Hatta gittiğinizde Omar ile karşılaşamazsanız diye kısa bir listede bu yazının sonunda sizi bekliyor olacak. Umarım bizim kadar keyif alırsınız.
Marakeş’e Omar sayesinde Berberi müzikleri eşliğinde etkileyici bir giriş yaptık. Marakeş’te geçireceğimiz toplam 4 gece 5 gün’de bu ilk intibanın etkisi yüksek oldu. İkinci gün yine Omar ve Berberi rehberimiz Abdul ile buluşup, şehri gezdik. Yeni bir şehri, sadece sizinle ilgilenen yerel bir rehberle keşfetmenin, tüm sorularınıza cevap bulmanın etkisi çok olumlu oluyor. Bu sayede diğer günler hangi mahallede ne kadar vakit geçireceğimize, ne zaman kalabalığa karışıp, ne zaman sakin gözden uzak bir ortamda dinleneceğimize karar verdik. Tadı damağımızda kalan bir Marakeş seyahati oldu. Hazırsanız, eski şehir Medina’da ve yeni şehir Gueliz’de görmenizi tavsiye ettiğimiz yerleri alt başlıklar halinde anlatmaya başlıyoruz.
Eski Şehir : Medina
Djemaa el-Fna (Jemaa el-Fnaa)
Marakeş şehri kurulduğundan beri her şeye şahit olan tek bir meydan var, Djemaa el-Fna. Marakeş’in kalbindeki bu meydanı uyurken görmek mümkün değil. Gözlerimi kapatıp bu meydanı düşündüğümde ilk aklıma gelen yılan oynatıcılarının çaldığı o tiz melodi oluyor. Bir süre sonra fondaki bu sese o kadar alışıyorsunuz ki, ses dursa, dünya durdu zannedebilirsiniz. Dumanlar, kokular, renkler ve konuşma sesleri sonradan beliriyor zihnimde.
Gündüzleri yan yana sıralanmış, taze meyve suyu satan rengarenk standlar meydanda ilk göze çarpanlar. Bu standları ilk gördüğümüzde, buz gibi nefis meyve sularından içmek için, yolumuzu günde birkaç defa bu meydandan geçireceğimizden habersizdik. Gündüz vakti at arabaları eski şehir Medina’yı keşfe çıkanları gezdiriyor. Meydanı saran dükkanlarda ise günün her saati sıkı pazarlık sesleri yükseliyor. Saat ilerledikçe, akrobatlar, komedyenler, hikaye anlatıcıları şovlarını yapmak için yavaş yavaş meydana toplanıyor. Falcılar, kına ile seçeceğiniz desende geçici dövme yapan kadınlar. Akşamüstü yemek standları bir bir açılıyor, meydana sofralar kuruluyor. Günbatımında kırmızı olan gökyüzüne Djemaa el-Fna’dan yükselen yemek kokuları ve beyaz duman karışıyor. Fas’ın en iyi akrobatları ise hafta sonları akşamüstü meydanda yerlerini kapıyorlar. Bu meydanı görüp etkilenmemek mümkün değil. Djemaa el-Fna Marakeş’teki çok renkliliğin özeti gibi. Ne Afrika, ne de Arap kültürü baskın burada, tam bir sentez, Djemaa el-Fna tüm otantikliği ile benzersiz bir meydan.
Jemaa “cemaat” anlamına geliyor. Bir Berberi hanedanı olan Murâbıtlar, 1040-1147 yılları arasında Fas ve bugünkü İspanya’nın büyük kısmında hüküm sürmüş. Marakeş şehrini kurup, başkent yapmışlar (1062-1147). Bugün Djemaa el-Fna’nın bulunduğu yerde ise büyük bir camileri varmış. Cemaat anlamına gelen Jemaa kelimesinin bu yıkılan cami sebebiyle kullanıldığı düşünülüyor. Fnaa kelimesin ise fnaa ya da fina’dan geldiği, caminin önündeki avlu anlamına geldiği söyleniyor. Yani cemaatin avlusu, toplanma, buluşma yeri gibi bir anlamı var Djemaa el-Fna’nın, tam da böyle bir yer zaten. Tüm şehrin, alıcıların ve satıcıların, gösteri yapanların ve izleyenlerin, yerli halkın ve turistlerin buluşma yeri. Djemaa el-Fna için bir diğer öne sürülen anlam ise Fnaa kelimesinin ölü anlamında da kullanılmasından ve 1050’lerde bu meydanda yapılan infazlardan kaynaklı “Ölüler Meclisi”. Marakeş’teyken Djemaa el-Fna fotoğrafını Instagram’da paylaştığımızda, bir okuyucumuz “Fenalıklar Meydanı” yazmıştı. Bu da hem Fnaa – Fena arasındaki ses benzerliği yakalayan, hem de meydanda olan bitene muzip yaklaşan güzel bir benzetme.
Djemaa el-Fna’dan ne zaman geçsek, yılan oynatıcılarını ve omzunda Berberi şebeği ya da şahin ile dolaşanları görmezden gelmeye çalışıyoruz. Hayvanların bu şekilde para için kullanılmasına karşıyız, her zaman karşı olacağız. Ne para vermek, ne fotoğrafını çekmek istemiyor insan. Kobraların dişleri sökülmüş, şebeklerin ise boynunda tasma var. Bizim için üzücü bir görüntü ama onlar için bu meydan varolduğundan beri devam eden bir gelenek.
Djemaa el-Fna’da ilk ve son yemeğimizi Marakeş’teki ilk günümüzde yedik. Yemek standlarının olduğu kısımda insanlar o kadar güler yüzlü ve aynı zamanda o kadar ısrarcılar ki, o gece yemeği sokakta yiyeceğimizi anlayıp, akışına bıraktık. Bizim midemiz sağlamdır, endişe etmeden oturduk kolumuzdan tutup bırakmayan ilk garsonun gösterdiği masaya. Marakeş böyle bir yer. Herkes herkese dokunuyor. Kolundan tutup çekiyor. “Tokum, şimdi yedim” diyorsun, göbeğinizi eliyle sallayıp, evet göbeğinize dokunup, “Nasıl yedin, çok zayıfsın” diyor. Adapte olmak çok kolay değil açıkçası. Zaten engel olamayacağınızı anlayıp, bir süre sonra yakınlarından geçmemeyi tercih ediyorsunuz. Yaklaşırsan dokunmasına izin vermiş sayılıyorsun.
Tajin & Kuskus. Bu ikiliden Marakeş’te her fırsatta tatmak lazım elbette. Ama bu yemekler hani uzaktan kokusunu duyarsın, iştahın kabarır ya öyle değil. Meydandaki yemek kokusu nedense iştah açıcı değil, ama yanlış anlaşılmasın, kötü de değil. Bu duruma yemeklerde alışık olmadığımız bir sürü baharat kullanmaları sebep oluyor. Tabi bir de tüm kokuları bastıran nane çayı kokusu var. O yüzden duyduğun yemek kokusunu pek anlamlandıramıyorsun. Karidesli tajin, etli kuskus, patlıcan kızartma, iki meşrubat, 2 de nane çayı ikramıyla birlikte 125 Dirhem. Marakeş’te yediğimiz en ucuz yemekti. Kötü değildi ama hijyen koşulları içimize sinmedi, Djemaa el-Fna’daki sokak yemeklerinden bir daha hiç yemedik.
Meydandaki Cafe de France’a sırtınızı döndüğünüzde göreceğiniz Rue de Banques yazan sokakta “Chez Lamine Hadj Mustapha” et yemekleri yapan ünlü salaş restoranı göreceksiniz. Berberi rehberimiz bu mekanı özellikle tavsiye etmiş, Kral’ın eski aşçısının dükkanı olduğunu söylemişti. Kuyu kebabı, tajin, kelle. Kuzu etinin her çeşidi var.
Djemaa el-Fna’yı yüksekten izlemek, tüm meydanın manzarasını görmek için meydana bakan hemen hemen tüm teraslı mekanlara çıktık. En iyi ikisi günbatımında Aqua ve gündüz saatlerinde Cafe Glacier. Aqua’nın terasından önünüzde hiçbir engel olmadan meydanı ve arkasında Kutubiye Cami manzarasını izleyebiliyorsunuz. Tajin, kuskus yemekten sıkıldığınız noktada Aqua’nın pizzasını deneyebilirsiniz. Burası aynı zamanda Marakeş’te alkollü içecek satışı olan nadir işletmelerden biri. Cafe Glacier’de ise büyük köşe teras var. Sol tarafta Kutubiye Cami’ni, sağda ise meydanı çok rahat izleyebiliyorsunuz.
Medina’da Önerdiğimiz Cafeler ve Mağazalar
Rahba Kedima, Marakeş’in en renkli meydanı. Baharatçılar, kelimenin tam anlamıyla Müslüman Mahallesi’nde salyangoz pişirip satanlar, ev eşyası ve aksesuar tezgahları, kilimler… Çok renkli ve günün her saati hareketli olan bu meydana sık sık yolunuzu düşürmenizi tavsiye ederiz.
Cafe des Epices Marakeş’teki en çok gittiğimiz, müdavimi gibi her gün başka bir masasına kurulduğumuz bu çok katlı cafe’de yemekler de kahveler de çok güzeldi. Gün batımında teras katında tajin, kuskus gibi geleneksel yemeklerin modern sunumlarını ya da salata ve hamburger gibi yemeklerin geleneksel tariflerini tadabilirsiniz. Sabah ya da akşam saatlerinde ise Rahba Kedima Meydanı’ndaki masalarında kahve molası verebilirsiniz.
Nomad Bu teras katındaki restoran da Rahba Kedima Meydanı’nda. Gün batımını izlerken bir şeyler içmek ya da yemek yemek için güzel bir mekan.
Le Souq Principal de Tapis Rahba Kedima Meydanı’nda giriş kapısını göreceğiniz bu pasajda, Fransız ressam Jean-Leon Gerome’un 1887’de yaptığı Halı Taciri resmindekiyle çok benzer sahneleri canlı canlı izleyebilirsiniz. Bu çarşıdaki rengarenk halılar, kilimler ve bitmeyen pazarlıklar tarihte yolculuk gibiydi.
Mouassine Caddesi’ndeki sağlı sollu sokaklarda yürürken, bir sürü restoran tabelasına, küçük pasajlara, iç avlulara rastlayacaksınız. Souq Cherifa genç nesil sanatçıların tasarımlarını görebileceğiniz, yeşil cam bardakların her çeşidini bulabileceğiniz çok katlı bir pasaj gibi, göz atmanızı tavsiye ederiz. Eğer Suoq Cherifa’ya giderseniz terastaki Terrasse des Epices mola verebileceğiniz güzel bir cafe. Max & Jan ise Marakeş sokak modası ve ev dekorasyonunda en ilginç tasarımları ve lüks ürünleri görebileceğiniz harika bir butik.
[envira-gallery id=”3787″]Le Jardin 17.yy’dan kalma riadı restore edip, iç bahçesini harika bir restoran haline getirmişler. Bahçeye girdiğiniz anda Marakeş çarşılarından yükselen gürültüden uzaklaşıveriyorsunuz. Bu mekanın işletmecisi aynı zamanda, Rahba Kedima’daki Cafe des Epices ve Nomad’ın da yaratıcısı. Yemekler ve sunum lezizdi. Riad’ın odalarına bir butik ve sanat galerisi alanı da var.
Souk Cafe Dekorasyonunu çok beğendiğimiz bu geleneksel cafede, tatlı & kahve molası verdik. Farklı tatlı çeşitlerinden denemek için karışık petifür tabağı söyledik. İçinde badem ezmesi olan Kaab Mftouh adı verilen kurabiyeleri enfesti. Bu leziz Kaab Mftouh kurabiyelerini her fırsat bulduğunuzda tadmanızı tavsiye ederiz. Kuru, şerbetsiz bir kurabiye olduğundan Marakeş’ten İstanbul’a da getirebileceğiniz bir lezzet.
Cafe Arabe Akşam saat 21:00’den sonra pek çok dükkan ve cafe kapanıyor. Sizin için gün henüz bitmediyse ve otele dönmeden birer kokteyl içmek, Fas biralarından Casablanca ve Spéciale Flag ya da Fas şaraplarından denemek isterseniz burası doğru adres.
Riads Zitoun Lakdim Caddesi Djemaa el-Fna’dan Mellah’a yürürken geçeceğiniz hareketli bir cadde. Henna Art Cafe‘nin ilk katındaki odalarının dekorasyona bayıldık. Öğle yemeğini hafif geçirmek istediğiniz bir gün uğramanızı özellikle tavsiye ederiz. Küçük terasında, özellikle couscous ve mercimek salatasını tatmanızı tavsiye ederiz.
Djemaa el-Fna manzarası için meydandaki Aqua ve Cafe Glacier‘i önermiştik. Gün içinde nane çayı yerine iyi bir kahve içmek ve meydanı seyretmek istediğinizde Cafe de France‘ı tercih edebilirsiniz. Kahvesi Marakeş standartlarının üstünde. Cafe de France’ın köşesinde sağa dönüp 150 metre kadar yürürseniz de Bakchich Cafe‘yi göreceksiniz. Bakchich Cafe’nin önündeki masalarda oturup sokağı seyretmek de oldukça keyifli.
Kasbah Mahallesi’ne El Badi Sarayı’nı ziyaret ettikten sonra Kasbah Cafe‘de ya da Cafe Clock‘da mola verebilirsiniz. Özellikle Pazar gününe denk geldiyseniz şanslısınız, Cafe Clock’da gün batımında canlı müzik var. Eğer leziz bir dondurma yemek isterseniz Panna Gelato doğru adres.
Koutoubia Mosque (Kutubiye Cami)
Kutubiye Cami, Marakeş’in en büyük camisi. 77 metrelik ikonik minaresi şehrin hemen her yerinden görünüyor. Marakeş sokaklarında kayboldukça, yön bulmak için gözlerimizle hep Kutubiye Cami minaresini aradık, hemen bulduk. Caminin inşasına 1184’de başlanmış, 1199’da tamamlanmış. Arapça “koutoubiyyin” kelimesi kitapçı anlamına geliyor. Cami yapılmadan önce bu alanda 100 kadar kitapçı bulunduğundan ve halk tarafından bu isimle anıldığından ismi camiye de verilmiş.
Kutubiye Cami’nin minare tasarımı pek çok camiye ilham olmuş. Sevilla’daki Giralda, Rabat’daki tamamlanmamış cami Hasan Tower ya da 1993’te Kazablanka’ya tamamlanan ve 210 metrelik minaresi ile “dünyanın en yüksek minaresi” ünvanını alan II. Hasan Cami gibi. Berberi rehberimizden öğrendiğimiz ilginç bir bilgi, Kutubiye Cami’nin minaresinde rampa bulunurmuş, imam ezan okumak için rampayı eşek üstünde çıkarmış. Cami Müslümanlar’ın ibadetine açık. Cami ibadet dışında ziyarete kapalı. Bahçesi ise her gün sabah 08:00, akşam 20:00 arası açık.
Ali ben Youssef Medersa (Ali bin Yusuf Medresesi)
Bu medresenin mozaikleri, Marakeş saraylarındakinden bile daha büyüleyiciydi. Ali bin Yusuf Medresesi, Fas’ta 13. ve 15.yy’lar arasında hüküm süren Berberi hanedanı Meriniler tarafından 14.yy’da, aynı isimdeki caminin hemen yanına kurulmuş. İslam sanatının en önemli eserlerinden biri olan medrese, geometrik desenli mozaikleri ve ahşap oymalarıyla benzersiz bir güzelliğe sahip.
Aynı anda 900 öğrencinin eğitim aldığı medresede, 130 öğrenci yurt odalarında yatılı kalıyormuş. Zamanında Kuzey Afrika’nın en büyük medresesiymiş. Medrese 1960’a kadar açık kalmış, 1982’de müze haline getirilerek ziyarete açılmış. Medresenin üst katındaki küçük öğrenci odalarından, avluyu izlemek zamanda yolculuk gibiydi.
Giriş Ücreti : 50 Dirhem. Marakech Müzesi ile ortak bilet alırsanız 60 Dirhem’e her ikisini de gezebiliyorsunuz.
Ziyaret Saatleri : Yaz saatinde 08:00-19:00, Kış saatinde 08:0-18:00
Bahia Palace (Bahia Sarayı)
Sadrazam Si Moussa 1860’da bu sarayın inşasını başlatmış. Ancak bu sarayın benzersiz güzellikle olmasının sebebi, sarayın sonradan sahibi olan Sadrazamı Bou Ahmed. Siyahi bir köle olan Bou Ahmed’in sadrazamlığa kadar yükselişi ise başka bir hikaye. Saray ince işçiliği ile hem İslam Sanatı’nın hem de Fas stilinin en iyi örneklerinden. Sadrazamın serveti ve gücü, Fas Kralı Abdul Aziz’i bile kıskandıracak boyuttaymış. Bahia kelimesi mükemmel, harikulade gibi anlamlara geliyor. Sadrazam Bou Ahmed, 4 eşi ve 24 kişiden oluşan haremi ile ölene kadar bu sarayda yaşamış.
Sarayın rengarenk mozaikleri büyüleyici, tavan süslemeleri, ahşap oymaları birbiriyle yarışıyor. Bu sarayı içindeki mobilyaları ve yaşam şeklini görmek için neler vermezdik. Bou Ahmed 1900’de vefat edince, Kral Abdül Aziz hemen Bahia Sarayı’na adamları gönderip değerli tüm obje ve mobilyaları toplatmış. Sarayın bazı odalarında dönemin mobilyaları korunuyormuş ama o odalar ziyarete açık değildi. Şu an sarayın bir bölümü de Fas Kültür Bakanlığı tarafından kullanılıyor.
Giriş Ücreti : 10 Dirhem, 1 Euro.
Ziyaret Saatleri : 08:00-17:00
Dar Si Said (Museum of Moroccan Arts)
Bou Ahmed’in kardeşi Si Said’in bir zamanlar evi olan bu küçük saray, mimari açıdan Bahia Sarayı’na oldukça benziyor. Kral Abdül Aziz Fes’te ikamet ederken, Sadrazam Bou Ahmed, eşleri, cariyeleri ve ailesi Marakeş’te görkemli bir hayat yaşıyorlarmış. 19.yy’da yapılan Dar Si Said’in en güzel tarafı aynı zamanda Fas Sanatı Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor olması. Koleksiyonda, Fas’ın güneyinde, Atlas Dağları’nda ve çöllerde yaşayan halklara ait harika kilimler, silahlar, mücevherler, giysiler ve ahşap oymalar bulunuyor.
Giriş Ücreti : 10 Dirhem.
Ziyaret Saatleri : 09:00 – 16:45 (Salı günleri kapalı)
Bab Agnaou
Marakeş’i çevreleyen surlarda, eski şehir merkezi Medina’ya girebilmek için 19 kapı bulunuyor. Bab Agnaou bu 19 kapıdan biri. 12. yy’da yapılan kapı, kraliyet mensuplarına özel hazırlandığı için işlemeleri en göz alıcı olan. Kapıdan geçince sol tarafa devam edip El Badi Sarayı ve Saadian Mezarlarına ulaşıyorsunuz.
Hemen sağda ise bir sokak tatlıcısı var. “Chabakiya” isimli geleneksel bir tatlı kalbimizi fethetti. Tulumba gibi gevrek ama kurabiye gibi örgü, şerbeti, kıtırlığı, karameli tam tadında. Fransızların etkisiyle, Fas’lılar hem tatlıya çok düşkün, hem de kurabiye, petifür gibi küçük tatlılarda oldukça yetenekliler. Ama bu Chabakiya sokakta bulabileceğiniz en iyi lezzetlerden biri. Chabakiya’nın iyisi ise Bab Agnaou’dan girince hemen sağda. Eğer kurabiye seviyorsanız ghriba isimli geleneksel kurabiyelerini de tadabilirsiniz.
El Badi Palace (Badi Sarayı)
O kadar benzersiz ki, El Badi Sarayı içinde gezerken aklımızda hep aynı soru vardı. Bu masalsı saray nasıl bir düşünce sonucu yapıldı? Ortasındaki 90 metre’ye 20 metre büyüklüğündeki devasa havuzun etrafına yerleştirilmiş çukur bahçeler, havuzun altından bahçelere çıkan tüneller ve üzerinde yürürken sanki başka bir gezegenin yerçekimine kapılmış hissi veren boşluk. Bahçeler çukurda kaldığı için, palmiyelerin yapraklı üst kısımları göz hizasına denk deliyormuş, daha yeşil bir görüntü ortaya çıkıyormuş.
Üç Kral Savaşı olarak da bilinen Vadisseyl Muharebesi’nde Saadi Sultanı Abdülmelik, Portekiz Kralı Sebastião ve Portekiz müttefiki olan III. Ebu Abdullah Muhammed el-Mütevekkil (Sultan Abdülmelik tahtı onun elinden Osmanlı desteği ile almıştı) karşı savaşmış. Osmanlı’nın Sultan Abdülmelik’e destek olmak için ordu göndermesi ile savaş kazanılmış. Savaşta 3 kral da vefat etmiş. Bu savaştan kazanılan hazine ile El Badi Sarayı inşa edilmiş. Saray 25 yılda tamamlanmış, 1593’te kullanılmaya başlanmış. Yazlık olarak yapıldığı düşünülen sarayın 360 odası ve 50 tane avlusu varmış. El Badi Sarayı bu zamana kadar gördüğümüz en benzersiz mimarilerden biri. Büyük bir kısmı günümüze kadar ulaşmamış olsa da, büyüsü hiç bozulmamış. Sarayın eski günlerini hayal edebilmek için, havuz kenarındaki odaların birinde yayınlanan, yapının 3D canlandırması kesinlikle izlenmeli. Video, hayal gücünü zorlayan eksikleri tamamlıyor. Altın, oniks gibi değerli madenlerle dekore edilen sarayın mimarisi, tam aksine minimal ve huzur odaklı. Fas’ta Saadi Hanedanı devri bitince, Alevi Hanedanı’ndan İsmail Ibn Şerif Sultan’ın (Molla İsmail) hükümdarlığı başlamış. Yeni Sultan başkent yaptığı Meknes şehrine inşa ettireceği saray için, malesef El Badi Sarayını yağmalatmış. El Badi Sarayı’ndan kalanlar oldukça az ama kalanlar bu sarayın sessiz ihtişamını anlamaya yetiyor. Teras kısmına çıkıp Mellah’a bir de bu açıdan bakmayı unutmayın. Kutubiye Cami’nin 12.yy’dan kalan orjinal minberi El Badi Sarayı içinde bir bölümde sergileniyor.
Giriş Ücreti : 20 Dirhem. Kutubiye Minberini görmek isterseniz ek 10 Dirhem ücret ödemeniz gerekiyor.
Ziyaret Saatleri : 09:0-16:45
Saadian Tombs (Saadi Mezarları)
Marakeş’i 1524 -1659 yılları arasında yöneten Saadi Hanedanı’nın önde gelen mensuplarına ait mezarlarının bulunduğu Saadi Mezarları, mozaikleri, sütunları ve işçiliği ile sarayları aratmayacak güzellikte bir anıt. Saadi Hanedanı’nın düşüşünden sonra gelen İsmail Ibn Şerif Sultan, Saadiler’in varlığı silinip gitsin diye, onlardan kalan her şeyi yağmalatmış, yıktırmış. Elbette mezarlıkları yıktırmak dinen saygısızlık olacağından, Saadi Mezarları’nı yıktırmaya cürret etmekten korkmuş. Bunun yerine mezarlığın girişini yüksek bir duvar ile kapattırmış, saklı kalmasını, unutulmasını ummuş. Amacına da ulaşmış. Mezarlıklar 1917’de Fransızların keşfi sayesinde ortaya çıkmış.
Saadi Mezarlarına daracık yüksek duvarlı, koridor benzeri bir girişi yürüyerek giriyorsunuz. Normalde, bu kadar muhteşem bir yapının girişi de buna uygun ve görkemli olmalıydı elbette. Onur, Berberi rehberimize bunun sebebini sorunca, kitaplarda da yazmayan bir bilgiyi duyma şansımız oldu. İsmail Ibn Şerif Sultan’ın mezarlığı gizlemek için yaptırdığı duvar yıllar içinde kumlarla kaplanmış ve höyük benzeri bir görüntü oluşmuş. Mezarların birkaç yüzyıl boyunca saklı kalmasının en büyük sebebi bu. Fransız araştırmacılar, şehrin ortasında bir höyük olmasını coğrafi açıdan mantıklı bulmamışlar. Kazmaya başlayınca, önce duvarı ve arkasında gizli yolu, sonra da mezarları bulmuşlar.
İçeride 3 ayrı mezar odası bulunuyor. 12 sütunlu odanın İtalya’dan getirilen Carrera mermerleri, diğer iki odada ise mozaikler büyüleyici. Mozaiklerle süslü yatay mezar taşları benzersiz görünüyor.
Giriş Ücreti : 10 Dirhem, 1 Euro.
Ziyaret Saatleri : 09:00-16:45
Musee de Marrakech (Marakeş Müzesi)
Müzeye ev sahipliği yapan 19. yy’dan kalma Dar Menebhi Sarayı, klasik Endülüs mimarisi örneği. Sadece sarayın eşsiz mimari bile Marakeş Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmek için yeterli bir sebep. Saray 1997’de müzeye dönüştürülmüş. Avlular, iç bahçeleri, mozaik ve oymalarla süslü duvarlar, tavanlar göz alıcıydı. Sergi alanlarında hem modern ve geleneksel Berberi, Fas ve İslam Sanatı örnekleri görebilirsiniz.
Biz ziyaretimiz sırasında şans eseri Faslı sanatçı Hayat Saidi’nin resim sergisine denk geldik. Müzede sık sık yeni sergiler düzenleniyor. Sarayın iç kısmındaki labirenti andıran odalarda ise Fas ve Marakeş kültürüne ait bir çok yeni resim vardı. Bu bölümdeki resimlerin en güzel tarafı, aynı zamanda tüm resimlerin satılık olması.
Giriş Ücreti : 50 Dirhem. Ali bin Yusuf Medresesi ile ortak bilet alırsanız 60 Dirhem’e her ikisini de gezebiliyorsunuz.
Ziyaret Saatleri : Yaz saatinde 08:00-19:00, Kış saatinde 08:0-18:00
Maison de la Photograhie (Fotoğraf Evi)
Marakeş’in eski günlerine, bu müzedeki fotoğraflar sayesinde çok daha yakından şahit olduk. Kocaman bir avlu etrafında yükselmiş 4 kattan oluşan binada, perdeyi aralayarak girdiğiniz dar, uzun sergi alanlarında geziyorsunuz. Fransız Patrick Menac’h ve Faslı Hamid Mergani yıllardır birbirinden habersiz eski Fas fotoğrafları toplayan iki koleksiyoner. Bir gün yolları kesişmiş ve 2009’da bu fotoğraf müzesini kurmuşlar. Ortam da fotoğraflar da çok ilham verici.
Biz ziyaretimiz sırasında, 1870-1960 yıları arasında çekilen fotoğraflardan oluşan “Morocco, Land of Light” sergisine denk geldik. Işık oyunları eşliğinde Marakeş büyüleyici görünüyordu. Müze 10 bin’den fazla orjinal baskıya sahip. Bu fotoğrafların en iyileri aynı zamanda satışta. Müzede beğendiğiniz fotoğrafı dilediğiniz boyutta satın alabiliyorsunuz. Müzeyi gezdikten sonra teras katındaki minik cafesinde bir mola verebilirsiniz. Çıkışta fotoğrafların iyi kalitede baskılarını ya da kartpostallarını satın almak isterseniz müze dükkanına uğramayı unutmayın.
Giriş Ücreti : 40 Dirhem.
Ziyaret Saatleri : 09:30 – 19:00
The Musée de l’Art de Vivre
Vivre Sanat Müzesi’ne klasik bir riad ev sahipliği yapıyor. Kaftan ve babuş koleksiyonu oldukça zengin. Avlu kısımdaki ya da terastaki cafesinde bir mola verebilirsiniz. Marakeş’te zaten bir riad’da kalıyorsanız, Marakeş Müzesini ve Dar Si Said’i ziyaret edecekseniz, bu müzeyi es geçebilirsiniz.
Giriş Ücreti : 40 Dirhem.
Ziyaret Saatleri : 09:00 – 18:00
Le Jardin Secret
Marakeş’teki çarşıların tam ortasındaki bu gizi bahçenin sık sık önünden geçeceksiniz, bizce içeri girmeye değer. Bahçe içindeki yapının tarihi 1570’e Saadi Hanedanı Dönemi’ne dayanıyor. Yapı zaman içinde yıkılmış, yeniden yapılmış, sahipleri değişmiş, bahçesi harap olmuş. 2008’de Marakeş’in ortasındaki bu harika bahçeyi ve tarihi yapıları yenilemeye karar vermişler. Daha çok yeni, 2016’da açılmış. Le Jardin Secret’ın en albenili tarafı 17 metre yüksekliğindeki kulesi. Bu kule Marakeş’te çıkabileceğiniz en yüksek yapılardan biri. Bu kadarcık yükseklik bile Marakeş şehri üzerinden Atlas Dağları’nı görmenize yetiyor.
Giriş Ücreti : 50 Dirhem, kuleye çıkmak için ek 30 Dirhem ödemek gerekiyor.
Ziyaret Saatleri : Şubat – Mart 10:30 – 18:30, Nisan-Ağustos 10:30 – 20:00, Eylül – Ekim 10:00 – 19:30, Kasım – Ocak 09:30 – 17:30
Yeni Şehir : Gueliz (Ville Nouvelle)
Bizler gibi büyük şehirlerden kaçıp, özgün ve benzersiz şehirler keşfetmek isteyenler için Marakeş’in yeni şehri Gueliz pek de ilgi çekici sayılmayabilir. Marakeş’in sur içinde yüzyıllardır değişmeyen eski şehri Medina dururken elbette önceliğimiz Gueliz değildi. Ama son günümüzde 4-5 saatimizi Gueliz’e ayırmayı, Marakeş usulü yeni şehir nasıl kurulmuş, nelerden ilham almış keşfetmeyi ihmal etmedik.
Gueliz yeni ve birbirine çok benzeyen binalarla dolu. Binalarını kiremit rengine boyuyorlar, bu renk zaman içinde güneşten solduğu için tüm binaların pembe-kahve-kiremit arası pastel tonlarda bir ahenk içinde görünüyor. Marakeş yıl boyu güneşli olduğundan, yansımayı azaltması amacıyla bu rengi tercih ediyorlar.
Gueliz’deki kocaman caddeler, sağlı sollu turunç ağaçlarıyla dolu. Portakala benzeyen ama tadı acı olduğu için toplanmayan bu meyveler, yapraklarını kışın dökmeyen turunç ağaçlarının yemyeşil dalları üzerinde dolup taşıyor. Tüm şehre masalsı bir görünüm katıyor. Gueliz’deki turunç ağaçları size her an Marakeş’te olduğunuzu hatırlatıyor.
Marakeş’e geldiyseniz Gueliz’deki Jardin Majorelle’i (aşağıda detaylı anlattık) mutlaka görmelisiniz. Gueliz’e gelmişken yemek molası vermek, alışveriş yapmak ya da birkaç galeri gezmek isterseniz tavsiyelerimizi sıralıyoruz.
Gueliz’de Önerdiğimiz Galeriler, Cafeler ve Mağazalar
Caffe du Livre Kütüphane konseptli küçük, güzel bir cafe. Cafeye apartmanların ortasında yer alan, güzel bir iç avludan giriş yapıyorsunuz.
Kechmara Bar & Restaurant Marakeş’te yerel yemeklere ızgaralar, salatalar ya da burgerler ile bir mola vermek isterseniz, dekorasyonuna da bayıldığımız Kechmara doğru adres. Pazar günleri kapalı.
Horizon Lifestyle Boutique Fas ve yakın coğrafyalardan etnik ürünler, farklı dekorasyon eşyaları, aydınlatmalar, mobilyalar görebileceğiniz çok zevkli bir dükkan.
David Bloch Gallery Çağdaş sanat sergilerine ev sahipliği yapan, ücretsiz gezebileceğiniz bir galeri. Biz gittiğimizde REMED’in geometrik resimleriyle tanıştık. Belki siz de etnik, yeni ressam ile tanışırsınız bu galeri sayesinde. Pazar hariç her gün 09:30 – 13:00 / 15:00 – 19:00 arası açık. Pazartesi günleri sadece 15:00 – 19:00 arası açık.
Gallery 127 İlham verici fotoğraflar görebileceğiniz bu galerinin bulunduğu eski apartmanın içi de oldukça ilginç ve görülmeye değer. Pazar ve Pazartesi hariç her gün 15:00 – 19:00 arası açık.
Galerie Re Galerinin temsil ettiği Faslı sanatçılara ait çağdaş sanat eserlerini görmenizi tavsiye ederiz. Pazar hariç her gün 10:00 – 13:00 / 15:00 – 20:00 arası açık.
MACMA : The Museum of Art and Culture of Marrakech 2016’da açılan yeni bir müze ama resim koleksiyonu çok zengin. Giriş ücreti 40 Dirhem. Pazar hariç her gün 10:00-19:00 arası açık.
Matisse Art Gallery Girişi MACMA ile aynı pasajda bulunan galeri, 1999’dan beri Faslı sanatçılara ait çağdaş sanat eserlerini sergiliyor. Galeriyi ücretsiz gezebiliyorsunuz. Galerinin ismi sanatçı Henri Matisse’e duyulan hayranlıktan geliyor. Henri Matisse 1912’de Fas’a gelmiş ve 20’ye yakın resim yapmış.
Pazar hariç her gün 09:30 – 13:00 / 15:00 – 19:00 arası açık. Pazartesi günleri sadece 15:00 – 19:00 arası açık.
Jardin Majorelle
Geçtiğimiz yüzyıl içinde, Marakeş’e aşık Fransız sanatçılar Jacques Majorelle ve Yves Saint Laurent, Marakeş’ten ilham alıp Marakeş’e müthiş bir hediye sunmuşlar. Tamamen bireysel çabalarla oluşturulmuş bu olağanüstü bahçenin hikayesini öğrenince daha çok etkilendiğimizi, daha çok ilham aldığımızı söylemeliyim.
Fransız ressam Jacques Majorelle ilk kez 1917’de gördüğü Marakeş’in renklerine ve havasına aşık olmuş. Aradığı ilhamı Marakeş’te bulan ressam, evlenip Marakeş’e yerleşmiş. 1923’de bugünkü Jardin Majorelle arazisini satın almış ve 1924’de bahçesine 5 kıtadan bitki ekmeye başlamış. Jacques Majorelle, 1931’de mimar Paul Sinoir’den kübik stilde bir villa inşa etmesini istemiş. 1947’de bahçe o kadar güzel bir hal almış ki, Majorelle Bahçesi merak edenlerin bilet alıp gezebildiği, Marakeş’te görülmesi gereken bir yer olmuş. Jacques Majorelle’in Fas’ta gördüğü mozaik renklerinden etkilenerek, villayı ve bahçe duvarlarını boyadığı mavi ton, “Majorelle Blue” ismi ile tescilli, tanınan bir renk haline gelmiş. 1955’te geçirdiği trafik kazasında bir bacağını kaybetmiş. İşleri kötüleşmiş, maddi sıkıntı yaşayınca villayı ve bahçesi satmak zorunda kalmış. 1961’de yeniden evlenmiş ancak geçirdiği ikinci bir kaza sonrası tedavi için Paris’e gitmesi gerekmiş. 1962’de Paris’te vefat etmiş. Jardin Majorelle, ressam Jacques Majorelle’in en ünlü eseri olarak biliniyor.
Yves Saint Laurent ve Pierre Bergé, bu bahçeyi ilk kez 1966 yılında görmüş. O kadar çok sevmişler ki sürekli ziyaret etmeye başlamışlar. 1980’de Jardin Majorelle’in otel projesi için yıkılması gündeme geldiğinde Yves Saint Laurent ve Pierre Bergé, bahçeyi ve villayı yıkılmaktan kurtarmak için satın almaya karar vermişler. Yves Saint Laurent ve Pierre Bergé bahçivan tutup bahçenin daha da gelişmesini, güzelleşmesini sağlamışlar. Bugün bahçede 300’den fazla bitki türü var. Yves Saint Laurent’nin vasiyeti üzerine, 2008’de vefat edince külleri bu bahçeye savrulmuş. Bahçede küçük bir de YSL anıtı var. Bahçenin bulunduğu caddeye de Yves Saint Laurent ismi verilmiş.
Yves Saint Laurent bu bahçede daima sonsuz ilham bulduğunu söylemiş. Aynı şeyi biz de bahçeyi gezerken hissettik. Bitkiler ve renkler terapi gibi geliyor, insan içeride yürürken kendini çok iyi hissediyor.
Jardin Majorelle içinde bulunan Galerie Love, YSL’nin illüstrasyonlarının bulunduğu küçük, ilham verici bir oda. Jardin Majorelle’ye ve YSL’ye ait kitap, katalogları görebileceğiniz, kartpostal alışverişi yapabileceğiniz müze kitapçısına uğramanızı tavsiye ederiz. Boutique Majorelle’de Jardin Majorelle’den ilham alınarak yapılan desenlerde şallar, çantalar, kıyafetler görebilirsiniz. Buradaki ürünler oldukça kaliteli, fiyatları da aynı oranda yüksek.
Ek 30 Dirhem ücret ödeyerek ziyaret edebileceğiniz Berber Müzesi, ünlü villanın giriş katında. Müzede Beberi kültürüne ait orjinal 600’den fazla halı, mücevher, tekstil ve deri ürünler bulunuyor.
Café Majorelle’e ziyaretinizin sonunda mutlaka uğramanızı ve nane çayı sipariş etmenizi tavsiye ederiz. Marakeş’te “mint tea” için sık sık mola vereceksiniz, Café Majorelle’deki bu mola bize göre en leziz, sunumu en şık olanıydı. İki kişilik nane çayı, yanında leziz badem ezmeli ikramları da dahil 60 Dirhem.
Giriş Ücreti : Jardin Majorelle giriş ücreti 70 Dirhem. Berber Müzesi için 30 Dirhem ek ücret gerekiyor.
Ziyaret Saatleri : 1 Mayıs – 30 Eylül dönemi 08:00-18:00, 1 Ekim – 30 Nisan dönemi 08:00-17:30, Ramazan ayında 09:00-17:00
Marakeş’e Ulaşım
İstanbul – Kazablanka
Türkiye – Fas arasındaki uçuşlar İstanbul (Atatürk Havalimanı) – Kazablanka (Mohammed V Havalimanı) şehirleri arasında yapılıyor. Türk Hava Yolları ve Fas Hava Yolu olan Royal Air Maroc ortak uçuş düzenliyorlar, her ikisinden de bilet alabilirsiniz. İstanbul’dan Kazablanka’ya gidişte her gün Türk Hava Yolları’nın 10:55’te, Royal Air Maroc’un ise 16:50 ya da 19:40’ta uçağı var. Uçuş 5 saat 5 dakika sürüyor. Kazablanka’dan İstanbul’a gelişte ise her gün Royal Air Maroc’un 09:25’te ya da 12:15’te, Türk Hava Yolları’nın ise 15:30’da uçağı var. Uçuş 4 saat 35 dakika sürüyor. THY uçağı erken gidip, geç döndüğü için saat olarak daha avantajlı, gün kaybetmiyorsunuz. THY ile İstanbul – Kazablanka arası gidiş dönüş 1 kişi 20.000 mil. Biz bu seyahatte milimizi kullandık, 2 kişi için yaklaşık 1.000TL vergi ödedik. Biz giderken yoktu, THY sonradan Kazablanka – Marakeş bağlantı uçuşunu da satmaya başladı. Yani istanbul – Marakeş uçuşu asında Kazablanka aktarmalı bir uçuş. Ancak hem transferde kaybedilen vakit, hem de yüksek ücreti sebebiyle hala pek tercih edilmiyor. Gitmeden önce THY İstanbul – Marakeş uçuş süresi ve fiyatını, THY İstanbul – Kazablanka uçuşu, üzerine Kazablanka – Marakeş araç ile transfer süresini ve toplam ücretini ekleyerek karşılaştırmanızı tavsiye ederiz.
Kazablanka – Marakeş
Kazablanka Mohammed V Havalimanı’ndan Marakeş Menara Havalimanı’na Royal Air Maroc ile günde 5-6 uçuş seçebiliyorsunuz. 50 dakikalık uçuş süresi, 1 kişi gidiş dönüş 235 USD civarı bir ücreti var. Marakeş Menara Havalimanı’ndan şehre taksi ile ulaşım da yaklaşık 15-20 USD. Makul gibi görünse de rötar benzeri durumda uçak kaçırma riski var, garantici olayım, saati esnek alayım derseniz de havalimanında saatleriniz boşa gider. Tren (3 saat) ve otobüs (3,5 saat) gibi çok makul fiyata seçenekler de var ama havalimanından trene ve otobüse ulaşmak biraz dertli.
Biz Kazablanka Mohammed V Havalimanı ve Marakeş’te seçtiğimiz otel arası gidiş dönüş özel transfer ile gitmeyi tercih ettik. Tripadviser vb sitelerde tavsiye edilen Marakeş merkezli yerel tur şirketlerine eposta yazdık, sorularımızı düzgün cevaplayanlar arasından en iyi fiyatı vereni seçtik. Authentic Tours Marrakech isimli şirket ile gidiş dönüş 2800 Dirhem’den özel transfer için anlaştık. Kazablanka’ya indiğimizde Berberi şöförümüz Omar bizi havalimanında bekliyordu. Toyota Land Cruiser araç ile 2 saat 20 dakika gibi kısa bir sürede Marakeş’e varmıştık. Kazablanka – Marakeş arası iki yol var, biri paralı ve yüksek hız yapılan 242 km’lik bir yol. Diğeri ise 289 km’lik 4 saatten uzun süren bir yol. Berberi şöförümüz Omar son derece kültürlü, Marakeş ve Fas kültürü hakkında bilgili, kibar, İngilizce çok rahat iletişim kuran biriydi. Yol boyunca tüm sorularımızı cevapladı. Oteli kendimiz ayarladığımız halde, yani tur şirketinin otel rezervasyonumuzla ilgisi olmamasına rağmen bavulumuzu otele kadar taşıdı, check in tamamlanıp, biz tamamız diyene kadar gitmedi. Aynı şekilde dönüşte ikinci otelimizden bizi aldı, zamanında dönüş uçağına getirdi. Omar’den zaten yazının başında bol bol bahsettik. Çok memnun kaldık bu firmadan, gönül rahatlığı ile tavsiye edebiliriz.
Marakeş’teki oteller de müşterilerinin büyük çoğunluğu Kazablanka üzerinden geldiği için transfer organize etmeye alışıklar. Otelinizi seçtikten sonra mutlaka iletişime geçmenizi, transfer için fiyat sormanızı tavsiye ederiz. Daha avantajlı bir teklif otelden gelebilir.
Marakeş’te Konaklama
Marakeş’i yürüyerek özgürce dolaşmak istiyorsanız, gece geç saatlere kadar sokakta yürüyebilmek, güvende hissetmek istiyorsanız kesinlikle Medina’da, sur içinde, çarşıya yakın bir yerde kalmalısınız. Yeni şehir Gueliz, mağazalar ve büyük caddelerle dolu, bir sürü lüks ve 4-5 yıldızlı otel seçeneği bulabileceğiniz bir bölge. Ama Marakeş’e kadar gidip, Medina’da kalmamak hata olur. Medina dışında kalırsanız, hatta riad yerine otelde kalırsanız tam olarak Marakeş ruhunu hissetmeniz imkansız.
Ortasında bahçe ya da avlu bulunan, etrafı duvarla çevrili, 8-10 odalı, geleneksel Fas evlerine “riad” ismi veriliyor. Bu riadlardan bazıları konaklama tesisine çevrilmiş, daha butik, daha küçük oteller. Biz Marakeş’te büyük otelde kalmak yerine, eski şehir Medina’da 2 farklı riad seçtik. İki farklı riad görelim, tecrübe edelim istedik. Riadlar, avlularına seçtikleri bitkiler ve daha çok süs havuzu sayılabilecek küçüklükteki mozaik tabanlı havuzları ile estetik olarak birbirleriyle yarışıyorlar.
Biz rezervasyonları booking.com’dan yaptık. Size de otel rezervasyonunuzu booking, tripadvisor benzeri arada garantör olacak şekilde yapmanızı tavsiye ederiz. Riad’larda az oda olduğu için, rezervasyonda bir hata yaparlarsa telafi edemezler. Arada firma olmazsa, hata yapmaya oldukça müsaitler. Seçtiğimiz otellerin lokasyonları çok doğruydu. Djemaa el-Fna ile otellerimiz arasında Marakeş çarşıları yer alıyordu. Bu sayede günün her saati hareketli, aydınlatması olan, güvenli sokaklarda otele gidip geldik, bu gidiş gelişlerde daima ilginç şeylere rastladık.
İlk iki gece için Medina’daki Hotel & Spa Riad Dar El Aila’yı seçtik. Bu riadın en güzel özelliği tüm teras katına yayılan oturma alanlarıydı. Çok ferah, şık ve rahat bir riaddı. Bu otele 2 gece için 519 TL (132 Euro) ödedik.
Son iki gece için ise yine Medina’daki Riad Yasmine’de kaldık. Bu otele ise 2 gece için 976 TL (250 Euro) ödedik. Yeniden seçme şansımız olsa 4 gece Hotel & Spa Riad Dar El Aila’da kalırdık, diğer otele iki katı ücret ödemeye gerek yokmuş.
Riad’ların avlu kısımlarına yaptıkları havuzlar gözü yanıltıyor. Bu havuzlar derinliği 1 metreyi geçmeyen, küçük süs havuzları, kesinlikle yüzmek için değil. Eğer Riad Yasmine’de kalırsanız alt kattaki havuzun çevresindeki odalardan birini seçmenizi tavsiye ederiz. Oda kapısının önündeki koltuklar gece havuz başı sohbet yapmak, sabah ise kahvaltı yapmak için çok keyifli.
Her iki riadda kahvaltı beklediğimizden daha iyiydi. Kahvaltı için siz masaya oturunca, pişirip getirdikleri gözleme benzeri hamur işi çok lezzetliydi. Fas yoğurdu biraz şekerli ama kıvamı çok güzel ve kahvaltı için lezzetli bir seçenek. Çilek mevsimine denk gelirseniz kaçırmayın, çok lezzetliydi.
Marakeş’te Internet
Biz seyahatlerde kendi hattımızı kullanmayacaksak, yani tarifemizin geçerli olmadığı bir ülkeye gidiyorsak mutlaka 3. bir telefon götürüyoruz. Aldığımız lokal sim card’ı bu 3. telefonda kullanıp iki kişi tek hattan internete bağlanıyoruz.
Kart Kazablanka’da havalimanında alacaktık ama çok sıra vardı, beklemek istemedik. Marakeş’e gelince Gueliz’deki Inwi mağazasından Zen+ 8 gb’lık internet paketini 100 Dirhem’e aldık, kartı taktığımız dakika internet çalışıyordu. Marakeş’teki 5 gün boyunca hiç sorun yaşamadık, tavsiye ederiz. Inwi sitesi Arapça ve Fransızca, yine de internet paketi sayfasını açmak için buraya, Marakeş’teki mağaza adreslerine ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz .
Marakeş’te Berberi Rehber ile Şehir Turu
Havalimanı transfer hizmeti aldığımız Authentic Tours Marrakech firmasından, 1430 Dirhem karşılığından 1 günlük özel Marakeş turu satın aldık. Marakeş’teki 2. günümüzü Berberi bir rehber ile geçirip, kitaplarda bulamayacağımız cevapları almak, şehre hakim olmak istedik. Bu sayede sonraki günlerde daha rahat gezdik. Sabah Berberi rehberimiz Abdul bizi otelden aldı. Önce Kutubiye Cami ve çevresini gezdik. Bab Agnaou’dan giriş yapıp Kasbah’ın sokaklarında dolaştık. Sırasıyla Saadi Mezarları, Bahia Sarayı ve Mellah Mahallesi’ni, çarşılarını gezdik. Ali bin Yusuf Medresesi’ni ziyaret ettikten sonra Marakeş’in çarşılarına daldık. İlginç zanaat dükkanlarını tek tek gezdik. Saat 15:00’e doğru şöförümüz Omar bizi Djemaa el-Fna’dan aldı ve Jardin Majorelle’e götürdü. 17:30’da Djemaa el-Fna’ya geri bıraktı. Marakeş’te bizim gibi 4-5 gün geçirecekseniz, başlangıçta 1 günü yerel rehberle şehri tanımaya ayırmanızı tavsiye ederiz, sonraki günlerin kalitesini çok arttırıyor.
Marakeş Çıkışlı Çöl ve Atlas Dağları Turları
Fas’ta gerçek bir Sahra Çölü deneyimi sunan Erg Chebbi ya da Erg Chigaga’ye gitmek istiyorsanız en azından 3 gece 4 gün çöle vakit ayırmanız gerekiyor. Bunun için yaklaşık 10 günlük bir Fas seyahatı planlamak, Marakeş dışında Fez, Meknes, Rabat ve Kazablaka’yı da plana eklemek daha anlamlı olacaktır.
Bizim gibi zaten toplamda 4-5 gününüz varsa ve önceliği Marakeş keşfine ayırdıysanız, Sahra Çölü’ne malesef vakit kalmıyor. Marakeş’ten Sahra Çölü’ne çıkan yol Atlas Dağları’ndaki ünlü Tizi n’Tichka geçidi. Atlas Dağları’nın hemen ardında ise Sahra Çölü’nün başlangıç kısmı var, Zagora Çölü. Burası uçsuz bucaksız Erg Chebbi ya da Erg Chigaga gibi kum tepelerinden oluşmuyor. Ama yine de 1 gece çölde çadırda kalmak ve toplamda 2 gününüzü çöle ayırmak isterseniz Zagora turuna katılabilirsiniz. Zagora turunda Atlas Dağlarını, Tizi n’Tichka geçidini, Ait Benhaddou, Ouarzazate kasabalarını ve Draa Vadisi’ni görebilirsiniz. Zagora Çölü coğrafi olarak zayıf olsa da Atlas Dağları’nı ve kasabalarını görmek keyifli olacaktır. 1 gece çölde lüks çadırda kalacağınız, 2 günlük Marakeş çıkışlı Zagora turları kişi başı 1925 Dirhem civarında. Biz daha önce Katar’da çölde çadırda uyumayı tecrübe ettiğimiz için, bir de çölde deveye binmek istemediğimiz için, Zagora Çölü turu bize cazip gelmedi. Bir dahaki Fas seyahatinde tam bir Sahra Çölü deneyimi yaşayalım, Erg Chebbi ya da Erg Chigaga’ye gidelim diye hayal kurmakla yetinlik.
Zagora Çölü’nde kalmayıp, günübirlik Atlas Dağları’na gidip gelmek isterseniz 2 seçeneğiniz var. Imlil köylerinde gezebilir, Atlas Dağları’nda birkaç saat yürüyüş yapabilirsiniz ya da Berberi köyü Telouet’e gidebilir, Glaoui Sarayı’nı gezebilirsiniz. Her ikisinde de muhteşem Tizi n’Tichka geçidinden geçip, Atlas Dağları’nı görüyorsunuz. Bu ve benzer turlarda kişi başı fiyat 1430 Dirhem civarında. Ama Marakeş’ten gidiş – dönüş yol en az 6 saat sürüyor, yani turun yarısından fazlası yolda geçiyor. Biz bu Marakeş seyahatimizde, yeni şehir Gueliz’e de vakit ayırmak, sanat galerini gezmek, yani Marakeş’te hiç eksik bırakmamak istedik, o yüzden günübirlik Atlas Dağları turlarına katılmadık. Marakeş’teki her günümüzde tepeleri karlı Atlas Dağları’na uzun uzun baktık, iç geçirdik. Biraz pişman da olmuş olabiliriz… Siz giderseniz dileriz harika bir tecrübe yaşar, bize de anlatırsınız.
Marakeş’te Dikkat Edilmesi Gerekenler
– Marakeş’te bahar ayları sıcak, yaz ayları çok sıcak geçiyor. Aralık ayı Christmas tatili sebebiyle çok kalabalık oluyor. Ocak ayı gündüzleri 18-20 derece, geceleri 4-6 derece civarında, yani ideal bahar havası. Üstelik Ocak ayı Marakeş’te ölü sezon. Otellerde daha ucuza daha kolay yer bulabilirsiniz. Marakeş çarşılarında sık sık karşınıza çıkacak olan baharatlar, açık kasaplar, deri ürünler satan dükkanlar ve tabakhaneyi göz önünde bulundurursanız, rahatsız edici kokular duymamak için yıl boyu havanın en serin olduğu Ocak ayını tercih etmenizi öneririz.
– Marakeş sokaklarında gelen geçenin fotoğrafını çekebileceğinizi sanıyorsanız ya da her gerektiğinde yol sorabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu konuda çok agresifler ve gerçekten moralinizi bozabilirler. Buna izin vermeyin ve hazırlıklı olun. Cebinizde daima 10 – 20 Dirhem bozuk para bulundurun. Fotoğraf çekmeden önce mutlaka izin isteyin. Eğer bir sokak sanatçısıysa ya da gösteri yapıyorsa fotoğrafını çekmeden önce mutlaka para verin.
– Marakeş’in eski şehri Medina neredeyse tamamen çarşıdan oluşuyor. Talepten çok arz var denilebilir. Bu çarşılarda fiyatı yazan ürüne rastlamak çok zor. Çoğunlukla ürün fiyatını, alıcının tipine göre o an uyduruyorlar. Bazen 3 katı, bazen 8-10 katı fiyat söylüyorlar. Eğer sattığı ürünlere hiç bakmadan geçerseniz illa buyrun derler, yan gözle bakarsanız kolunuzdan tutup dükkana girmenizi isterler, eğer bir ürünü beğenip fiyat sorduysanız, o üründen 2-3 tane elinize tutuşturup dükkana zorla sokarlar, alırlar hesap makinesini elllerine. Alışveriş yapmak için harika bir şehir, nefis el işçiliği ile üretilmiş deri eşyalar, seramikler, kilimler var ama kazıklanmadan bir şey almak istiyorsanız her bir dükkana en az yarım saatinizi ayırmanız gerekiyor. Fiziksel ve ruhsal olarak tamamen çökertiyorlar sizi. Fiyatı çok yüksek söyleyip, büyük pazarlık payı bırakıp kafanızı karıştırıyorlar. Yani siz yarı fiyatına da alsanız, 4 katı bedel ödemiş olabilirsiniz. En mantıklısı, ürünün fiyatını satıcı henüz söylemeden, kafanızda o ürüne ne ödemek istediğinizi belirlemek, doğrudan aklınızdaki ilk tutarı uzatıp ürünü almaya çalışmak. Şehirde görecek bu kadar çok şey varken, haliyle her bir alışveriş için yarım saatimizi harcamak istemiyorsunuz. Kilim, babuş, aksesuar ve seramik alışverişi yapmayı planladığımız için yanımızda boş bir çanta götürmüştük. Ama malesef bu ısrarcı tutumları yüzünden hevesimiz kaçtı, istediğimiz şeyleri alamadan döndük. Size bizim gibi pes etmemenizi tavsiye ediyor ve alışverişlerinizde kolaylıklar diliyoruz :)
Eğer bu ısrarlardan çok sıkılırsanız ve oradan uzaklaşmak isterseniz denediğimiz ve sonucundan da oldukça memnun kaldığımız bir sırrı sizle paylaşmak istiyoruz. Türkçe konuşun! Size yol göstermek ya da bir şeyler satmak isteyen ısrarlı kişiler için en büyük kalkan Türkçe. Türkiye’yi çok iyi biliyorlar ama Türkçe hakkında hiçbir fikirleri yok. Size bir şey söylediklerinde “anlamıyorum, kusura bakmayın” vs. gibi cümleler ile cevap verdiğinizde önce şaşırıyorlar. Sonra Rusça mı bu? Hangi dil? gibi sorular soruyorlar. Bu sorulara da Türkçe cevap verince de ısrardan vazgeçip yanınızdan ayrılıyorlar.
– Marakeş’in dar sokakları araç trafiğine kapalı ama motorsikletler, bisikletler ve yük taşıyan eşekler bu ara sokaklardan çok hızlı geçiyorlar. Çok fazla kaza yaşanıyormuş. Köşeleri hep çok dikkatli dönmenizi, eğer çocukla seyahat ediyorsanız asla elini bırakmamanızı tavsiye ederiz.
– Marakeş’ten küçük hediyelik eşyalar almak istiyorsanız, alışverişinizi Kazablanka Havalimanı’na bırakmayın, Kazablanka’da Marakeş ile ilgili hiçbir şey yok. Almak istediklerinizi mutlaka Marakeş çarşılarından almalısınız.
Marakeş Tavsiyelerimizin Haritası
Marakeş Rehberi, gezilecek yerler.
Marakeş Playlist
Najat Atabou – Kedba Bayna (Chemical Brothers – Galvanize’in orjinal müziği)
Sevgiler,
Oylum & Onur Yüksel
16 comments
Yaklaşık 3 ay önce Marakeş’teydim. Fas’ın gezerken en çok keyif aldığım şehri diyebilirim. Yzıyı okurken tekrar oralara gittim.
Hayranlik uyandiran bir anlatim. samimiyet ve kalite çitasi yuksek.. Beklentimizin ustunde bilgiyle seyahatimizi kolaylastirdiniz. yazilanlari harfiyen yapmak yeterli. ne tura ne de rehbere ihtiyac var. diger blog ve siteler elinize su dokemezler. yabanci turistler icin de istanbul u anlatmalisiniz veya ulkemizi.. defalarca tesekkur ediyorum..
Tolga Bey bizi çok mutlu ettiniz, çok teşekkürler :) Marakeş rehberimizin seyahatinizi kolaylaştırmasına çok sevindik. Çok motive ettiniz bizi yazdıklarınızla, sağ olun :)
Mukemmelsiniz.su an casablanca dayım ve yarın marakes e geçicem araştırma yapmak için nereye gidilir vs diye 2 saatin vardı. Bunun ilk 45 dakikasında klasik yerleri ve aynı şeyleri söyleyen bloggerlri okuduğumda azıcık moralimin bozulduğu anda çıktınız karşıma hepsini yazdım. Yarın başlıyorum. Namaste .teşekkürler
ne güzel bunu duymak, çok mutlu olduk, çok teşekkürler :)
Marakeş’i ve genel olarak Faslı esnafları çok güzel anlatmışsınız; döneli nerede ise iki ay oldu ve ben de aynı nedenlerle alışveriş yapmadığım için zaman zaman pişmanlık duyuyorum. Aradan zaman geçtikçe özlediğim şehirlerden birisi oldu Marakeş. 11 günlük rotamızın Atlas Dağları üzerinde geçen dört gününü ve izlenimlerimi blogumdan okuyabilirsiniz.
çok teşekkürler. mutlaka okuyacağız, Atlas Dağları için biz de tekrar gitmek istiyoruz :)
Selam,
Daha önce bu kadar özenli ve detaylı bir gezi yazısı okumamıştım.
Elinize ve gezilerinize sağlık!
Ayça
Fas en sevdiğim ülkelerden birisi. Hem dekorasyon hem de mistik haliyle biraz daha arebeske kaçan diğer Kuzey Afrika ülkelerine oranla bende yeri ayrı. Yazılarınızı çok özledik öte yandan :)
Merhaba,
Eğer ayarlayabilirsek bizde eylül ayında gitmeyi planlıyoruz. Ben öncelikle oranın para birimini merak ediyorum yani yaklaşık olarak 1€ ne kadar ? Ortalama fiyatlar ne kadar? Bu ısrarcılıkları magnet alanlar içinde mi devam etmekte?? yazdığınız herşeyi tek tek not ettim. Özellikleri resturant&cafeleri :) bilgi için çok teşekkürler , sevgiler :)
1 Euro 11 Dirhem yani 1 Tl 2.5 Mad yani dirhem Marrakech ten sevgiler
Yorumlarınıza, gözlemlerinize bayıldım, gitmiş kadar oldum. Biz de 3-9 haziran 6 hanım gidicez inşallah. Tecrübelerinizden çok faydalanacağız. Paylaştığımız için çok tşkler. İpek özkurt / izmir
Biz de aynı şekilde 16 günlük bir Fas turu yaptık şubat ayında. Çok hoş bir yazı olmuş ancak eklenebilecek birçok şey var buraya.. Pazarlıklarla ilgili, insanlarla, riadlarla ilgili. Umarım bir dahaki gezinizde çöl turuna fırsat bulabilirsiniz biz daha önce deneyimlemediğimiz için çok eşsiz gelmişti Sahra. Bu yazıyı okuyunca özellikle Majorelle kısmında tekrar kendimi orada hissettim kendi adıma çok teşekkürler :)
Ben de cok yakin zamanda gezdim Marakes’i. Tekrar tekrar gidilesi bir yer. Yazinizla da yeniden gezmis gibi oldum. Ayni sure icerisinde gezdiginiz yerlere ek olarak gunu birlik colde atv turuna katilmistim ben. Ama bir dahaki gezimde Atlas daglarini gormek ve colde bir gece gecirmek istiyorum. Keyifli yazi ve resimler icin tesekkurler.
Fotoğraflarınızı ve yazınızı çok beğendim umarım ben de bir gün gitme fırsatı yakalarım, sevgiler:)
çok teşekkürler, beğenmenize çok sevindik :) Umarız bir gün gider ve çok seversiniz <3 <3