Ağustos 2019’da 6 gün boyunca Almatı çevresindeki doğa ve tarihi güzelliklerini görme şansı bulduk. Kazakistan hükümetinin nazik daveti ile katıldığımız bu seyahatte dünyanın farklı ülkelerinden çok yetenekli fotoğrafçılar ve video içerik üreticileri ile birlikte bölgeyi gezdik. Şans eseri en uzun ve bize göre en ilginç programa sahip Almatı bölgesi ekibinde yer aldık.
Kazakistan’ın eski başkenti ve en büyük şehri olan Almatı, dağları, gölleri, milli parkları ile meşhur. Orta Asya’nın en gelişmiş ve en kozmopolit şehri. Bu 6 günlük seyahatte sonsuz bir manzaranın içinde yol aldık. Bir gün uçsuz bucaksız bozkırın ortasına serilmiş kum tepeleri üzerinde, bir gün yeşilin maviye düştüğü bir gölün kenarında gözümüzü açtık. 6 Günde 1000 km’den fazla yol yaptık. Türkiye’nin 3,5 katı büyüklüğünde bu ülkede 18 milyon insan yaşıyor, size de birbiriden farklı eşsiz manzaraları içinize çekmeniz için kocaman bir alan kalıyor.
Almatı, Orta Asya’da Yedisu (Zhetisu – Land of Seven Rivers) olarak bilinen bölgede yer alıyor. Bu sıra dışı coğrafya sayesinde, şehir kocaman bir milli parkın içinde gibi. Almatı, Kırgızistan ve Çin sınırlarına çok yakın olduğu için başkentliği 1998’de Nur-Sultan’a (Astana) kaptırmış ama hala Kazakistan’ın kültür ve ticaret merkezi durumda. Almatı, çevresinde yer alan doğa güzellikleri sayesinde aynı zamanda turizmin de merkezi. “Altın Üçgen” olarak anılan bölgenin yıldızları Altyn Emel Milli Parkı, Kolsai (Kölsay) Gölleri ve Charyn (Şarın) Kanyonu.
Kaleler Vadisi – Charyn Kanyonu
154 km uzunluğundaki bu nefes kesici kanyonun, 12 milyon yıl önce oluştuğu düşünülüyor. Kanyonun en ilginç kısmı kumtaşının rüzgar, su ve kumun etkisiyle ilginç şekillere büründüğü “Kaleler Vadisi” parkuru. Kaleler Vadisi’nin içinde uzanan 3 km’lik parkuru yürüyerek veya araçla gezebiliyorsunuz. Kanyonun genişliği bu bölümde 80 metreden 20 metreye kadar daralıyor. Yüksekliği ise 150 metreden 300 metre’ye kadar çıkıyor. Kumtaşının rengi bejden kırmızıya doğru değişim gösteriyor. Eğer soğuk suda yüzmeyi seviyorsanız Charyn Nehri’nin kamp alanı yakınlarında oluşturduğu küçük bir kumsal var. Charyn Kanyonu’nda birkaç gün daha kalıp, daha fazlasını keşfetmek isteyenler için Temirlik, Bestamak ve Uzunbulak parkurları da var. Kanyonda yürümek istemeyenler için shuttle yapan araçlar var. Biz girişten nehre kadar yürüyüp, dönüşte araca bindik. Kaleler Vadisi’nde konaklama imkanı var. Bungalov tipi ya da geleneksel yurt tipindeki evlerden kiralayabiliyorsunuz ya da girişte ücretini öderseniz kendi çadırınızı kurabiliyorsunuz. Bizim programda Kolsai Gölleri’nde 2 gece konaklama vardı, ama aslında 1 gece Kolsai, 1 gece Charyn çok daha ilginç olurdu.
Kolsai Gölleri
Tanrı Dağları’nın kuzeydoğu yamacında, birer zümrüt gibi parıldayan 3 göl; Kolsai Gölleri. Aşağı göl 1818m, orta göl 2252m, yukarı göl 2850m yükseklikte. Ladin, çam, huş ağaçları ile kaplı olan bu göller bölgesi tam bir oksijen banyosu. Milli Parkı’n kuzey bölgesindeki ormanlık alan Kırgızistan ile sınır oluşturuyor. Bu sebeple milli park girişinde pasaport kontrolü var. Biz aşağı gölü ve çevresini gezdik. Vakit olsaydı, yaklaşık 9 km mesafedeki orta göle çıkmak istiyorduk. Bu harika doğa yürüyüşü için 8 saat ayırmak yeterli. Orta gölden 6km daha yürüyünce ise Kırgızistan sınırındaki yukarı göle ulaşılabilir ancak şimdilik bu yürüyüşe izin verilmiyor. Kolsai Gölleri, yaz boyunca eriyen kar suları ile besleniyor, bu sayede suyu berrak ve soğuk. Aşağı Kolsai Gölü’nün sıcaklığı yazın 5-9 derece arası değişiyormuş. Soğuk suda yüzmeye alışık olan Kazaklar, Kolsai Göllerini çok seviyor, bu sebeple hafta sonları çok kalabalık oluyor. Gölde gezmek için kayık kiralayabiliyorsunuz, 1 saati 1000 tenge. (yaklaşık 15TL)
Singing Dune, Altyn Emel
Altyn Emel Milli Parkı içinde bulunan bu kum tepeleri, 150 metre yüksekliğinde ve 3 km boyunca uzanıyor. Bu incecik kumlar, iki dağ eteğinin birleşme noktasındaki sert rüzgarlar sebebiyle oluşmuş ve her yıl büyümeye devam ediyor. Kumların içinden geçen rüzgar sebebiyle ilginç sesler çıkıyor. Bu sebeple şarkı söyleyen kum tepeleri ismi ile anılıyor. Biz yağmur sonrası gittiğimiz için kumlar hareketsizdi. Sonra güneş çıktı, incecik kumlar kurudu ve senfoni başladı.
Kaindy Gölü
2000m yüksekliğindeki bu göl, 1911’deki 7,3 şiddetindeki deprem sonrasında oluşmuş. Fay hattında bulunan Almatı yıllar boyunca çok kayıplar yaşamış. Doğa bir taraftan alırken, diğer taraftan Kazakistan’a böyle bir armağan vermiş. Nehri tutan kaya parçası deprem sırasında kırılmış ve çam ormanını su basmış. 108 yıl geçmesine rağmen, çamlar hala gölün içinde yükseliyor. Gölün çevresinde yürüyüş yapanlar ve atlarla gezenler için iki ayrı parkur bulunuyor. Biz inişli çıkışlı yaklaşık 7km’lik bir yürüyüş yaptık.
Kaindy Gölü’ne gitmek için Saty köyünden 1 saatlik bir yolculuk gerekiyor. Bu fazlasıyla sarsıntılı off-road yol için eski Rus aracı UAZ 4×4 kullanılıyor. Bu araçlarla yolculuk yapmak da güzel bir deneyimdi. Kolsai ve Kaindy göllerine yakın olan Saty kasabası, turizm sebebiyle hareketlenmiş. Güler yüzlü Saty halkı, evlerini konuk evine çevirmeye başlamış, restoran ve konaklama hizmeti veriyorlar.
Zharkent Camii
Zharkent, Almatı’nın Çin sınırındaki kasabası. 1886’da kasabadaki Müslüman nüfus, özel bir cami yaptırmaya karar vermiş. Bölgede çok deprem olduğundan, çivi ve çimento kullanmadan, tamamen ahşaptan olulan bir cami yaptırma fikrini bulmuşlar. Bunu yapabilecek en iyi usta da Çinli Hawn Piquet’miş. Böylece Zharkent’e depremlerin, doğal afetlerin yıkamadığı, Çin mimarisinde muhteşem bir cami armağan olmuş. Cami günümüzde müze olarak ziyarete açık. Müzeyi tanıtan kişi bize bir rivayetten bahsetti. Bu yapı o dönem Çin sınırları dışında olup, Çin mimarisinde yapılan ilk yapıymış. Çinli mimar ülkesine geri döndüğünde, mimari sırları ülke dışına çıkarttığı için vatan haini ilan edilmiş ve öldürülmüş. Hikayenin aslını bulamadık, pek inandırıcı da bulmadık. Yine de bu sıra dışı mimarinin, o dönemde kullanılmasının ilginçliğini vurgulayan bu hikaye burada dursun. Minarenin yüksekliği 19m. Caminin çevresinde 52 sütun bulunuyor. Sütunlar da dahil tüm ahşap yapı o dönem Tien-Shan’dan getirilen çam ağaçları kullanılarak yapılmış.
Mars yüzeyi, Aktau Dağları
30 milyon yıl yaşında olduğu düşünülen Aktau Dağları ve Mars’ı andıran yüzeyi büyüleyiciydi. Yağmur sebebiyle bazı yollar balçık olmuştu. Bu sebeple Aktau Dağları’nın beyaz, kırmızı, turuncu renklerdeki yapısını göreceğimiz parkura giremedik. (Denedik ama yolda ilerleyemedik). Bu sayede bizi alternatif olarak götürdükleri ama bizce çok daha ilginç olan Mars Yüzeyi’ni görmüş olduk. Bu dağlarda kaplumbağa, timsah, gergedan gibi ilginç hayvanların fosilleri bulunmuş. Aktau Dağları’nın 25-30 milyon yaşında olduğu düşünülüyor.
Karanlık Kanyon – Charyn Kanyonu
Kaleler Vadisi’nden 10 km mesafede, Charyn Kanyonu’nun bir başka güzelliği Karanlık Kanyon bulunuyor. Burada taşlar, Kaleler Vadisi’nden farklı olarak neredeyse simsiyah. Bu sebep Karanlık Kanyon ismi ile anılıyor. Kanyona sadece yol kenarındaki manzara noktasından bakabiliyorsunuz, burada kanyona inmek tehlikeli ve yasak.
Chundja Kaplıcaları
Bozkırın ortasında fışkıran 50 derece sıcaklığındaki su için kaplıcalar yapılmış. Tüm bölgede oteller var, yenileri de yapılıyor. Kazakistan’ın her yetinden yerli turistler bu şifalı sular için geliyor. Suda en fazla 10 dakika kalınması tavsiye ediliyor. Biz Türkiye gibi kaplıca cenneti bir ülkede yaşadığımız için pek ilginç bulmadık tabi.
Zenkov Katedrali
Almatı şehir merkezinde gördüklerimiz arasında bizde en çok iz bırakan, tamamen ahşaptan yapılan masalsı Zenkov Katedrali’ydi. Zenkov Katedrali (Yükseliş Katedrali) 1997’de mimar Zenkov tarafından, Almatı’nın o dönemler bitmek bilmeyen şiddetli deprenlerine meydan okumak için yapılmış. 41,5 metre yüksekliğindeki kilise, yapıldığı dönem şehrin en yüksek yapısıymış. Zenkov, katedrali depremde esneyebilmesi için ahşaptan ve çivi kullanılmadan inşa etmiş. 1911 yılında Almatı’da yaşanan 7,3 şiddetindeki deprem anında Zenkov’un aklında tek bir soru varmış; “Eserim ayakta duruyor mu?”. Koşarak meydana gelmiş ve katedralin yıkılmadığını görünce gözlerine inanamamış. Zenkov Katedrali günümüzde Rus Ortodoks Kilisesi olarak ibadete ve ziyarete açık. Şansımıza restorasyonu yeni bitmişti.
Yeşil Çarşı, Panfilov Anıtı, 1100 metre yüksekten Almatı gün batımını izlemek isteyenlerin buluşma noktası Kök Töbe, 1691 m yükseklikteki buz pateni pisti Medeo, 3200 metredeki kayak merkezi Shymbulak (Çimbulak) da bizim için Almatı’nın unutulmazları arasındaydı.
Panfilov Anıtı
II. Dünya Savaşı sırasında Moskova’da kahramanca savaşan 28 askeri anmak için yapılan anıtın önündeki ateş hiç sönmüyor. Almatılılar önemli günlerde bu anıtın etrafında toplanıyor ve saygılarını sunuyorlar. Panfilov bölüğündeki 28 asker, özellikle farklı ırkları belli olacak şekilde heykele dönüştürülmüş. O günlerde bir olup vatanlarını korudukları için gururlular. Heykele uzaktan baktığınızda Rusya haritasını görmüş oluyorsunuz.
Yeşil Çarşı
Orta Asya’nın sebze ve meyvelerimi, baharatlarını, Kazak, Tatar, Özbek, Kafkas ve hatta Kore yemekleri için gereken tüm malzemeleri bu çarşıda bulabilir veya taze taze orada pişmişini yiyebilirsiniz. Yeşil Çarşı’nın üst katındaki Bowler Coffee Roaster için Almatı’daki en iyi kahveci diyebiliriz.
Medeo
1691 metre yüksekliğindeki buz pateni pistinde yılda 240bin kişi kayıyormuş. Kazaklar kış sporlarını çok seviyorlar. Pistteki buz kalınlığı 2,3 metre. Yumuşacık bir kayma sağlayan bu buzun özelliği dağlardan gelen tuzsuz taze sudan yapılmış olması.
Shymbulak (Çimbulak) Kayak Merkezi
Orta Asya’nın en önemli kayak merkezi olan Çimbulak, 3200 metre yükseklikte. 14’ü ileri seviye için toplam 20 pist bulunuyor. En büyük avantajı ise Almatı’da olduğundan şehirden teleferik ile 25 dakikada, arabayla 1 saatte ulaşılabilir olması.
TV Kulesi
Kök Töbe’de yakından görebildiğimiz 371,5 metre yüksekliğindeki kulenin, denizden yüksekliği 1452 metre.
Kök Töbe
Şehri 1100 metre yüksekten izlemek isteyenlerin, teleferik ile 5 dakikada (arabayla 10 dakika) ulaşabildikleri bir buluşma merkezi. Kök Töbe’de eğlence parkı, restoranlar da var ama esas güzelliği şehrin üstünden batıya bakması. Gün batımı saati yaklaştıkça kalabalık artıyor.
Kazakistan Lezzetleri
Kazakistan seyahatimizde çektiğimiz daha fazla fotoğraf ve günlük yaşamla ilgili bilgiler Instagram’da hazırladığımız Almatı 1 ve Almatı 2 hikaye albümlerinde sizi bekliyor.