İzmir’e tatil ya da iş sebebi ile her uğradığımızda es geçtiğimiz, ama hep aklımızın bir köşesinde bekleyen yerdi Bergama. Sonunda bulunduğu köşeden çıkardık, Çeşme’den İstanbul’a dönerken yolu biraz uzattık. İzmire’den 104 km uzaklıktaki bu tarihi şehir gayet iyi sayılabilecek sahil yolundan 1 saat 40 dakikada araba ile ulaşılabiliyor.
Şehir merkezine girince sizi karşılayan anıtsal akropolis’i seyretmek, zamanda açılan pencereden içeri bakmak gibi.
Bergama’nın bilinen ilk ismi Pargauma (Parg: Kale burcu – a – uma: halk ) . O zaman Luvi’lerin hakimiyetinde olan şehir sonrasında Helen devletlerinden Pergamon krallığının başkenti oluyor, sonra da Roma imparatorluğuna bağlanıyor (MÖ 282). Şehrin altın çağını yaşadığı zamanlar da işte bu başkent olması ile birlikte başlıyor. (Söylentiye göre Pergamon şehre ismini veren bir kahraman.Pergamos, Teuthrania kralını öldürdükten sonra kenti ele geçiriyor ve kendi adını şehre veriyor. Bir diğer söylenti ise Helenlerin hikaye uydurmayı çok sevmeleri. Luvi’lerden kalan Pargauma ismini biraz değiştirip üzerine bir de hikaye yazınca olmuş size Pergamon krallığı)
Akropol’e çıkmadan önce hafif soluklanmak ve bir kahve içmek için bir yerler bakınıyoruz. Gözümüze takılan butik otel- cafe levhalarından birini takip edip, dar sokakların birinin sonunda taş büyük bir binaya ulaşıyoruz. Les Pergamon Butik Hotel.
Eskiden ilkokul olarak kullanılan mekan geçirdiği büyük yangın sonrası restore edilerek otele dönüştürülmüş. Büyük kapılar, sıra sıra camların dizili olduğu taş duvarlar arasına saklanmış bir bahçeye geçiyoruz. Bahçenin ortasındaki çeşmeyi görünce şaşırıyorum. Heralde imitasyondur gerçek olamaz diye düşünüyorum. Malesef yanılmışım. Roma döneminden kalma bir lahiti çeşme olarak restore etmişler. Nasıl bir restorasyon anlayışı o kısmı anlayamadım ama sanırım sadece bizim buralara özgü. Yenileme çalışmaları sırasında bulunmuş olan lahiti müzeye kadar götürmek zor gelmiş olacak ki çeşme olarak kullanmayı tercih etmişler. Bu anlamsız çeşmeyi saymazsa otel hem konum hem de mimari olarak inanılmaz. Kahvaltı sonrası kahvemizi yudumlarken bir amca geliyor hal hatır sormaya. Otel görevlilerinden birinin akrabasıymış. Mavi’nin daha önce hiç karşılaşmadığım tonundaki pantolonunu düzeltiyor konuşmaya başlamadan önce.Samimi gülümsemesini hiç eksiltmeden başlıyor sohbete… Otelin, okul zamanlarından da önce hastane olarak kullanılmasından, büyük yangından ve yer altı tünellerinden.
Yer altı tüneli mi? diye soruyorum istemsiz. Hiç hız kesmeden anlatıyor. Tünelin, otelin bahçesinin altından geçen kısmı o kadar genişmiş ki traktör bile geçerdi diyor. Ama kapatmışlar, göçük tehlikesi varmış. Akropol’den başlayan şehir mekezine giden böyle bir sürü tünel varmış. Ama diğerlerini görmemiş, görenleri görmüşlüğü varmış. Vel hasıl toprak ekecekmiş ayrılması gerekiyormuş kesti en heyecanlı yerinde sohbetin. Akropol’e nasıl çıkarız diye sorduk, “şuradan dedi” kafasıyla işarat ederek “çok kolay dümdüz devam edin teleferik var orada” ( Bergama’ya geldiğinizde otele uğrayıp bir kahve eşliğinde kent manzarasını seyredebilirsiniz. Hazır gelmişken otelin tuvaletine de kesin uğrayın derim. Otelin restarasyonu ile ilgili açıklayıcı bilgiler fotoğrafları ile orada duruyor. Tuvalette? Evet orada duruyor)
Akropol’e doğru yola çıkarken geçtiğimiz yolların tadını çıkarıyoruz. Otelin de bulunduğu Kale Mahallesi Bergama’nın en eski mahallelerinden biri.Eski rum evleri özellikle de kapıları burayı mahalleden çok bir sanat galerisine dönüştürüyor. Her evin kapısında Bergama Belediyesinin çeşitli okulların mimarlık bölümleri ile yaptığı ya da yapıyor olduğu restorasyon çalışması ile ilgili bilgi yer alıyor.
Kısa bir yolculuk sonrsı Akropol’e çıkan teleferiğe ulaştık. İlk defa bir ören yerine ulaşım için teleferik kurulduğunu gördüm. O bölümü de bir sonraki yazıda anlatacağım.
2 comments
İştahla okuyordum ama yazı yarıda kesilmiş gibi oldu :( devamını ben mi bulamadım yazmadınız mı acaba? yazmadıysanız bu yorum yazma motivasyonunuzu artırır inşallah :) sevgiler
Merve Hanım çok teşekkürler ilginiz için. Yazı hazırdı, fotoğraflarını seçecektik, sonra unutmuşuz :) Biz yazıyı arayıp bulalım önce, kesinlikle motive ettiniz sağolun <3