7 Aralık Cumartesi büyük gün, Sofar’ın ilk konseri gerçekleşecek. Konsept gereği kim çalacak bilmiyoruz, kimin evine misafir olacağımızı da bilmiyoruz. Müthiş bir gizem, acayip bir heyecan var. Sofar’ın İstanbul’da ilk konser tarihinin kesinleştiğini duyar duymaz, hemen Sofar Istanbul’a eposta yazıp Onur ve benim için yer ayırmaya çalışmıştım, yerimizin ayrıldığı teyit edilince derin bir oh çektim, sonra 28 Kasım’da ara bilgi geldi, o gün Moda’da olacakmışız, kendimizi ona göre hazırlamalıymışız. Ama o kadar, grup ve adres hala bir sır.
Ne konseri, ne evi, sır-mır ne alaka diyenlerdenseniz, Sofar hakkında çıkan onlarca habere hala rastlamamış olmalısınız. Sofar’ı kendi anladığım dilden hemen özetleyeyim. Sofar’ın açılımı “Songs From A Room”. Sofar yönetiminde şu an dünyada 40’dan fazla şehirde, gizli ev konserleri organize ediliyor. Konserler gönüllü olan birilerinin evlerinin salonlarında gerçekleşiyor, kendini müziğe adamış yetenekli ama genellikle popüler kültürün esiri olmamış müzisyenler, 50-60 kişiye evde konser veriyor. Konser günü belli olduğunda Sofar bunu duyuruyor, diyor ki 7 Aralık’ta İstanbul’da, kim çalacak bilmiyorsunuz, ev nerede bilmiyorsunuz, sadece tarih-şehir bilerek ilk başvuranlar yerlerini garantiliyor. Sofar, eğer şanslıysanız, size kaç kişilik yer ayırdığını teyit ediyor, ama son ana kadar konserde çalacak grubu ve evin adresini bildirmiyor. Bu kadar gizemli olup da bu kadar saf-naif bir organizasyon daha yoktur herhalde. İşin içinde ticaret hiç yok, tamamen kar amaçsız organizasyon. Herkesin en büyük motivasyonu iyi müzik dinlemek ve iyi müzikten anlayan düzgün insanlarla bir arada olmak. Tüm bunlar harika bir tecrübe, hele ki grubu severseniz ömür boyu unutulmaz bir anı olacağı kesin. Dolayısıyla bu işte yer sınırlı, parasıyla değil mi alırım biletimi diye bir şey yok, bilet yok, organizasyonu yakından takip edeceksin, zamanında mail yazacaksın yer ayırmak için, 2 kişi dediysen o gün geldiğinde 2 kişi gideceksin, zamanında gidip zamanında ayrılacaksın ortamdan, efendi gibi oturup cep telefonunla oynamadan, 2 saat müzik dinleyeceksin… Saygılı olacaksın ki bir daha sana güvensinler, yine zamanında eposta attığında sana yine yer ayırsınlar. Bunlar hep strateji.
Eskiden, yani çocukken-gençken, şehre yeni ve güzel bir şeyler geldiğinde hiç sorgulamadan tüketirdim. Yeni ürün gelmiş alalım, mekan açılmış gidelim, etkinlik var katılalım. 35 yaşında ve sorgulayan bir insansanız, artık tüketmeden önce soruyorsunuz. Kim getirmiş, nerden bulmuş, ne ilgisi varmış? Çünkü artık en az tükettiğimiz kadar üretmemiz gereken yaştayız, yaşadığımız şehre, kültürüne katkıda bulunan insanlar olmamız gerekiyor. Sofar’ın İstanbul organizasyonunun açıldığını duyunca da önce bu hisle irkildim. Ticaretin değdiği hiçbir konudan elbet İstanbullular olarak eksik kalmayız. Ama kar amacı olmayan, parasız dönen ve bu kadar yüksek şehir kültürü gerektiren bir organizasyon Türkiye’ye nasıl gelmiş olabilir? Gerçekten İstanbul’a inanmak ve birilerini de buna ikna etmek gerekli, diğer taraftan işi gücü neyse buna deli gibi de zaman ayırmalı. Artık Bayaiyi.com ‘u bahane ederek merak ettiğim her şeyi sorabiliyorum, çok mutluyum :)
İstanbul şehir hayatında, müzik ve popüler kültür adına harika bir yol açan, bu gizemli konserler zincirleri ile bize yepyeni heyecanlar yaşatacak olan iki harika kadının isimleri Eda Demir ve Gözde Tekay. İkisi birlikte Sofar’ın İstanbul’dan sorumlu bölge koordinatörleri olarak organizasyonunda yerlerini almışlar.
Eda Demir’i tanımıyorsanız bile, pazarlamaya biraz ilginiz varsa Bigumigu yazılarına illa denk gelmişsinizdir. Benim gibi mailde ismini görünce de “aaaa bu Eda o Eda mı???” dersiniz. Her ikisinin de geçmişlerini, birikimlerini çok merak ettim, beni kırmadılar önce kendilerini anlattılar, sonra da merak ettiğim soruları cevapladılar, çok çok teşekkürler.
Eda Demir
Eda reklamcılık okumuş, sektörün gidişatı gereği reklamcılık kariyeri dijital pazarlama ve sosyal medya tarafına kaymış. Bir süre reklam ajanslarında çalıştıktan sonra Chicago’ya taşınmış. 3 yıl yaşamış Chicago’da. En sevdiğim şehir diye bahsediyor Chicago’dan. Berklee College of Music’te Music Business master’ı yapmış, doğal olarak müzik ve pazarlamayı birleştireceği harika bir iş hayal etmiş. Aile hasretiyle Türkiye’ye dönünce ajanslardaki işine geri dönmüş. 1 yıldır Bigumigu‘da trend analisti/danışmanı ve yazı işleri müdürü olarak çalışıyor. Şimdi bir de Sofar’ın İstanbul direktörlüğü var hayatında.
Gözde Tekay
Boğaziçi’nde politika okuduktan sonra kendine başka bir yol çizmeye karar vermiş. If Istanbul Bağımsız Film Festivali’nde çalıştığını söylersem herhalde çizdiği yeni yolu ne kadar belirgin olduğu konusunda benimle hemfikir olursunuz. Bir süre Pozitif Müzik’te PR ve içerik yönetimi yapmış. Sonra Adidas All Originals Party için Co Production bünyesinde sanatçı ilişkilerini ve ağırlama sürecini yönetmiş. Şu an vizyona girmek üzere olan Böcek sinema filminin pazarlama iletişimi çalışmalarını yönetiyor. Ve bir de Sofar Sounds Istanbul var tabiki.”
– Sofar Londra ve New York’da başladı diye biliyoruz ama gerçekte kimin fikriydi, nerede, ne zaman başladı, kaç kişi vardı?
Sofar Sounds Chicago doğumlu, şu an Londra’da yaşayan Rafe Offer’ın fikri, bu oluşumun kurucusu O’dur. 2009 yılında Londra ve New York’ta başlıyor. Kaç kişiyle başladığını ne yazık ki bilemiyorum ama asıl komik olan şu an kaç kişinin çalıştığını da bilmiyor olmam. Cevap: çok!
– Şu anda kaç ülke/şehirde Sofar organizasyonu var, kaç konser gerçekleşmiştir bugüne kadar?
45’ten fazla. Henüz bu ay bu harekete katılan şehir sayısı bile bizimle birlikte 5. Kaç konser gerçekleştiğini Rafe’in bile sayabildiğini saymam. Bunca şehirde senelerdir her ay yapıldığına göre en az bin tane konser gerçekleşmiştir :)
– Henüz çok tanınmayan ama yetenekli olan gruplara yer veriliyor çoğunlukla. Sofar’da keşfedilen, Sofar videosuyla ünlenen müzisyenler oldu mu?
Evet Sofar Sounds Istanbul’un asıl derdi yerli sesleri dünyaya duyurmak olacak. Çünkü sıfırdan başlamak yerine zaten senelerdir güçlü bağlarla büyüyen var olan bir ağ var orada, başka dünyalardan ses duymak için hazır bekleyen. Benim şahsen Sofar Youtube sayfasından keşfettiğim çok grup oldu, diğer kayıtlarını da bulup ağır dadandığım. Yerel çapta Sofar’da konser veren müzisyenlerin belli bir kitle tarafından yakın takibe alındığına eminim ama asıl etkileyici olan dünyanın öbür ucundaki insanda da bu merakı yaratabiliyor. Ünlenen oldu mu bilmiyorum, ama ünlülerin arada Sofar’ı bulup çaldığını biliyorum :)
– Kim bu ünlüler, aklına gelenler?
Bastille, The Staves, Devotchka, The Magic Numbers, Robert Pattinson…
– Fikir mütevazi olduğu kadar entelektüel ve heyecan verici, dolayısıyla konseptin tutmasını ve kültür seviyesinin yüksek olduğu şehirlerde yayılmasını çok normal buluyoruz. Ticari olan her girişim er ya da geç Türkiye’ye gelir ama kar amacı olmayan bu organizasyonu henüz pek çok Avrupa şehri bile duymamışken, sizin İstanbul’a getirmeniz bizce bu şehre çok büyük bir hediye. Çok teşekkürler öncelikle!
Siz hep böyle ulvi şeyler yapar mısınız, müzikle, organizasyonlarla ilginiz nedir?
Çok teşekkür ederiz! Bu global ve gönüllülükle yürüyen müzik hareketini bizim gibi anlayıp sahiplenen insanlarla karşılaşmak bizi çok mutlu ediyor. Ben de ilk duyduğum andan beri çok iyi düşünülmüş ve naif bir iş olduğunu düşünüyorum. İçinde olan biri için bu kadar mütevazi ve amatör görünümlü; mutfağında ise bu kadar sistemli çalışan bir oluşumda olmak şaşırtıcı.
Ben müzik ve organizasyon dünyasına hep uzaktan ilgi duyabildim kendi sektörümü sevdiğim için. Bu asıl Gözde’nin işi. Benim özel ilgi alanım paylaşım ekonomisi ve ortak alan. Bu konular hakkında Bigumigu’nun da sunduğu fırsatlarla mümkün olduğunca yazıyorum çiziyorum ve Türkiye’de bu kültürü yaratmaya katkıda bulunmaya çalışıyorum. Sofar belki paylaşım ekonomisi ya da ortak alan örneği değil ama yine de var olan kaynağı insanlarla paylaşmak ve gönüllülükle yürümesi açısından beni mutlu eden bir proje.
Gözde zaten kendini bildi bileli profesyonel müzik dinleyicisi herhalde :) Öğrencilik yıllarından itibaren de müzik sektörü içinde çalışmaya başladı. Hem organizasyon tarafında, hem sanatçı ilişkileri hem de bu işin PR’ı tarafında deneyimi var. Benim uzak olduğum konuları en iyi şekilde halletmesiyle proje için tam yerine oturan taş oldu. Zaten çocukluk arkadaşıyız ve gençliğimizi müziğe verdiğimiz için Sofar’la birlikte hayalimizi hayata geçiriyor olduk. Gözde çıkabilecek potansiyel aksilikleri ya da ihtiyaçları erkenden görebiliyor ve çözüyor, yani müzik ve organizasyon benden çok asıl onun işi :) “
– Sofar’la nasıl iletişime geçtiniz, İstanbul’a Sofar’ı getirmek ne kadar zamanınızı aldı?
İşimiz gereği dünyada olup bitenleri araştırıyor, analiz ediyor ve markalara anlatıyoruz. Sofar’ı Bigumigu’ya yazmıştım ve içimden (aynı zamanda metinde de) İstanbul’a getirsem ne güzel olur dedim. Ama günün yoğunluğuna kapıldım devam ettim. Eski iş arkadaşım Ersinhan Londra’da yaşıyor, onun gönderdiği mesaj her şeyi başlattı. Sofar Londra ekibi içinde ev arkadaşı varmış. Tanıştırmasını rica ettim ve sonunda Rafe’e de ulaştım. Yaklaşık 5 ay kendimi kabul ettirme süreci yaşadım, son 1 aydır da aktif olarak Gözde ile birlikte projeyi hayata geçiriyoruz.
Merak edenler için Eda’nın Nisan 2013’te yazdığı yazı
– Şu an hepimiz merakla 7 Aralık konseri için gelecek o son dakika mailini bekliyoruz, acaba saat kaçta hangi adreste olacağız ve kim çalacak :) İlk çalacak grubu ve kimin evinde olacağını nasıl seçtiniz, eminim biraz garantici davranmışsınızdır :)
Konsept gereği grupları ve evi açıklayamıyoruz, son gece belli olacak. Müzisyen/grup seçerken kesinlikle tür/tarz ayrımına gitmiyoruz. İlk önce bizim sevdiğimiz müzikler Sofar’ın bu işle ilgilenen ekibine gönderiliyor. Onlar da onaylarsa müzisyenlerle iletişime geçiyoruz.
Ev için çok belirgin kriterlerimiz yok, her ev her oturma odası ev sahibi Sofar’ı ağırlamak istediği sürece harika bir seçenek bizim için. Ama komşu derdinin olmaması ve bunun sorumluluğunu ev sahibinin almasını, aynı zamanda yaklaşık 60 kişi alabilmesini istiyoruz. Konfor sağlamak zorunda değil bu 60 kişiye, sonuçta yerde oturup müzik dinleyeceğiz :)
– Şu an evini mekan olarak açmaya gönüllü, ve Sofar’da çalmaya başvuran kaç kişi/grup vardır?
Evini açmak için 4-5 ev sahibi; çalmak için en az 15 grup başvurdu. Çok da ayıramıyorum çünkü aynı süreçte biz de müzisyen ve gruplara başvurduk :)
– Evleri görüp, grupları dinleyip mi karar vereceksiniz, yoksa fotoğraf, ses kaydı yeterli mi başvurmak ve kabul edilmek için?
Evlerin fotoğrafı ve ev sahibinin iyi niyetini görmek tamamdır bizim için, ama yine de kalkıp gidiyoruz görmeye o ayrı. Çalacak gruplar için müzik kaydı yeterlidir.
– Ne sıklıkta Sofar olacak, ayda 1 mi?
Her ay, fakat ayın hangi günü olduğu değişken.
– Diyelim ki evi müsait değil, müzisyen değil, video-fotoğraf çekemiyor, yani gönüllü olarak işin ucundan tutup size destek olma şansı yok, başka nasıl yardımcı olabilir?
Sofar sesini herkese duyurmak ister, müzikseverleri bir arada tutmak ister, onlara gerçekten samimi bir dünya yaratmak ister. Sizin eviniz müsait değildir ama bir arkadaşınıza söylersiniz, o bizi misafir eder. Çok harika bir grup keşfedersiniz ve biz onları Sofar’da ağırlayarak işlerine bir katkıda bulunuruz. En önemlisi de Sofar Sounds Istanbul hakkında yazıp çizmek. Resmi etiketimiz #sofarist.
Dünyanın en yetenekli illüstratörü, aynı zamanda Türkiye’de clay illüstration alanında yardıran benim tanıdığım tek isim İlkay Alptekin bizim için inanılmaz tatlı afişler hazırlıyor mesela. Benim ise gelen rezervasyonları otomatik yanıtlayacak bir yazılıma ihtiyacım var (bu şaka tabii). Yolda belli olur böyle şeyler, her şey iyi niyette birleşiyor bence. 1 ayda bu kadar büyüdüysek, duyup başkalarına duyuranlar sayesinde oldu.
7 Aralık konserine çok az kaldı, detayları Bayaiyi’de ayrıca anlatıyor oluruz.
Sofar’ın yeni konserlerinden haberdar olmak ve zamanında eposta gönderip yer ayırmak için yakın takibe alın derim, Twitter ve Facebook
Yeni gelişmeler oldukça Bayaiyi’den de haber veriyor oluruz mutlaka.
2 comments
ya ben sızı takıp edıyorum ama bır turlu muzıklerınızın oldugu mekanda olamıyorum bunu nasıl yapabılırım 7 aralıkta burda oldgunuzu okudum bana lutfen ulasın
kar amacı olmaması, gizemi ile harika bir fikirmiş, sayenizde haberim oldu. :]