Ressam : Tamara de Lempicka (1898-1980)
Resmin Adi : Self Portrait in the Green Bugatti (1929)
Nerede : Özel Koleksiyon
Boyutu : 35 cm x 26,6 cm
Polonyalı ressam Lempicka, güçlüklere dolu hayatına rağmen, kendine pırıltılı bir dünya yaratmayı becerebilmiş, Hollywood yıldızı kıvamında etkileyici bir kadındı. Varşova’da doğdu, İsviçre’de yatılıokulda okudu. Henüz 12 yaşındayken anne ve babası boşandı, o teyzesiyle St.Petersburg’da yaşadı. Seyahatlerinde İtalya’daki resim sanatını keşfetti.
Henüz 18 yaşındayken evlendi. Eşi Bolşevik Devrimi sırasında tutuklanınca, küçücük boyuyla doğru kontaklara ulaşıp kocasını kurtardı. Rus topraklarından kaçarken Kopenhag ve Londra’da bulundular, son olarak Paris’e yerleştiler. Maddi açıdan zor dönemler geçirdiler, o fakirlikte bir de kızları oldu.
Lempicka’nın resme olan yeteneği hızlıca kendini gösterdi. Kişiliği gereği, sanata da bakış açısı farklıydı; o resim yapacaksa, bu yüzlercesi arasından farkedilir olmalıydı, onun olduğu bir çırpıda herkes anlamalıydı. İzlenimci eserlerini özensiz ve beceriksiz buluyordu, kübikleri ise aşırı uç. Onun resimleri zarif ve temiz olmalıydı. Daha çok mimaride kullanılan Art Deco akımı, onun resimlerini de en iyi ifade eden akım oldu.
Hızla yüksek cemiyet hayatının içine girdi, ışıltılı ama pek de zarif olmayan bir hayat yaşamaya başladı. Annesinin ona yaptığını, o da kızına yaptı, kızını yatılı okullarda okuttu. Kızına vakit ayırdığı tek zaman, onu model olarak kullandığı anlardı. Eşini defalarca aldattı; hem erkeklerle, hem de kadınlarla. Şarkıcı bir kadınla ilişkisi oldu. Frida’dan da hatırlarsınız, herhalde kadınların biseksüel zaafları, sahnede kadın görünce ortaya çıkıyor.
Lempicka’nın yaptıkları sonunda eşinin canına yetti ve 1928’de boşandılar. Sonraki yıllarda daha çok Amerika’da bulundu, 1933’te tekrar evlendi. Yeni eşi onu bohem hayatından çıkardı ve tekrar saygı duyulan bir kadın yaptı. Hollywood’a yerleştirler, film yıldızlarının arasında, onların ışıltılarını aratmayan güzellikle bir ressam olarak inanılmaz popüler oldu. 1952’de eşi vefat edince, Teksas’a kızının yanına taşındı, geçmişteki ilgisizliğini telafi etti. 1978’de kızıyla birlikte Meksika’ya taşındılar. Lempicka 1980’de uykusunda vefat ettiğinde yanında sadece kızı vardı. İstediği şekilde yakılıp, külleri Popocatepetl volkanına saçıldı.
1929’da yaptığı “Yeşil Bugatti’de otoportre” resmi, Alman dergisi “Die Dame”’ın editörünün talebiyle yapılmış resimdir. Editör, o sırada tanımadığı Lempicka’yı, Monte Carlo’da sarı bir Renault içinde görür, Lempicka otomobile uygun sarı elbisesi içinde, kadının özgürlüğünü resmedercesine, rüzgar gibi yanından geçmiştir. Editör bu sarı Renault’un peşine düşüp Lempicka’ya ulaşır ve dergi kapağında yayınlamak üzere, resmini yapmasını ister. İşte o andan sonra, o sarı Renault’un neden yeşil bir Bugatti’ye dönüştüğünü kimse bilmiyor. Resimde zerafete çok önem veren Lempicka, hiç sahip olmadığı Bugatti’yi kendine daha layık görmüş de olabilir, yeşil rengi resme daha çok yakıştırmış da olabilir. (Tabi Lempicka bu, resme gizli reklam almış olma olasılığı da yok değil..)
Günde 1 Resim, 57. gün, 22 Nisan 2011
Sevgiler, Oylum Yüksel