Kaçkar Dağları’nın eteklerinden denize doğru uzanıyor Palovit Vadisi. Önceleri derinden gelen sesler, yaklaştıkça konuşmaya başlıyor. Rüzgarın sesi, rüzgarın sesine kapılan yaşlı ağaçların sesi, yaşlı ağaçların içinden tüm hızıyla geçen derenin sesi…
Tüm seslerin toplanıp bir hışımla 15 metre yüksekten kendisini bıraktığı yerde su damlaları içinde havada asılı duruyormuş gibi görünen Palovit Şelalesi. Vadinin tam kalbinde, tüm akışın hızına kapılan su taneleri parça parça dağılıyor, havada görünmez bir girdap oluşturuyor.
Yakından bakıp göz göz gelemiyoruz sanki aramıza sisten bir duvar örülüyor saniyeler içinde. İsmini de buradan alıyor Palovit, artık çok fazla konuşan olmasa da Hemşincede sisli vadi demekmiş Palovit. Yaklaşık 15 metre yüksekliğindeki bu köpük denizi, yüzyıllardır aynı yerinde, yeşilin ortasına terkedilmiş bir resim sanki.
Palovit Şelalesi biraz sakinleştikten sonra vadiden aşağıya doğru yoluna devam edip Fırtına Deresi’ne kavuşuyor. İki aşığın kavuşması gibi heyecanla yollarına çıkan her şeye güzelliklerini bulaştırıyorlar. Yeşilin her tonuna dokunuyor, sabahları çiğ olup kıyafetine, sen uyurken cildine, nefesine karışıyorlar.
Palovit Şelalesi Rize’nin debisi en yüksek şelalelerinden biri olmasına rağmen lagün oluşturmuyor. Sebebi ise cadı kazanı adı verilen, şelalenin şiddetinden oluşan çukurlar. Su bu çukurlara dolup hızla akmaya devam ediyor.
Palovit Şelalesi’nden drone videoları ve daha fazla fotoğraf Instagram’daki “Rize” hikaye albümümüzde sizi bekliyor.