Bu yazımız ve fotoğraflarımız Marie Claire Maison dergisi Haziran 2018 sayısında yayınlanmıştır.
Adada olunca, kendimizi hep büyük bir deniz yatağında hissederiz. Tepede güneş, kulağımızda hiç bitmeyen dalgaların sesi, iyot kokusu ve üzerimizden çıkarmadığımız ada kıyafetleri: mayolar. Kefalonya, bu dünyadaki en güzel deniz yataklarından bir tanesi.
Koskoca bir teras üzerinde, yolda peşimize takılan Akdeniz güneşi ile birlikte manzaranın keyfini çıkarıyoruz. Bizi Killini’den Kefalonya’ya götüren bu devasa feribotun bıraktığı izi kimi zaman yunuslar, kimi zaman martılar takip ediyor. İstanbul’dan 1200 km uzaklıktaki Killini Limanı’na gelirken tek stresimiz, biletini haftalar önce aldığımız bu arabalı feribota zamanında binebilmekti. Halbuki Kefalonya aceleyi çok dert eden bir yer değilmiş. Feribot 1 saat rötarlı kalktı. Poros Limanı’na yanaştığımızda herkes yavaş hareketlerle feribottan iniyordu. Anladık ki etraf bu kadar sakin akarken, bizim acele etmemize hiç gerek yok. Aslında feribottan inince hemen otelimizin olduğu Sami’ye gidecektik. Baktık Kefalonya’da hayat ne kadar yavaş akarsa, o kadar mutlu olacağız, ayak uyduralım dedik. Poros’ta bir balıkçıda bulduk kendimizi. Romantza 1926 leziz deniz ürünleri sunan küçük bir aile restoranı. Bu plaj fotoğrafını yemek yediğimiz masada otururken çektik, hatta fotoğrafa bir isim bile verdik “bırak dağınık kalsın”. Kefalonya günlerimizde mottomuz bu olsun dedik.
Kefalonya, 4.419 km’lik yüzölçümü ile İyonya Adaları’nın en büyüğü. İsmini Mitolojideki Tanrı Hermes ile Herse’nin oğlu Cephalus’dan (Kephalos) alan adanın tarihi, M.Ö 8000’e kadar uzanıyor. Orta çağ boyunca Venediklerin hakimiyetinde olan adanın mimarisi de hemen kendisini belli ediyor. Özellikle Assos ve Fiskardo deniz kenarına sokulmuş bir masal gibi. Adanın büyüklüğü ulaşımı da zorlaştırıyor, 2 günde tüm adayı görürüm hayaliniz varsa, olmasın, burası acele edilecek bir yer değil. Tadını çıkarmak istiyorsanız en az 5 güne ihtiyacınız var.
Sami
Her gün adanın farklı bir yerini keşfetmek istediğimiz için otelimizi Kefalonya’nın tam ortasında, Sami’de seçtik. Sami, ana karadan feribotla geldiğimiz Poros Limanı’na ve bizi Zakytnhos’a götürecek feribota bineceğimiz Pesada Limanı’na 40 dakika uzaklıkta. Adanın kuzeyindeki masalsı kasabalar Asos’a 40 dakika, Fiskardo’ya 55 dakika, adanın güneybatıdaki başkenti Argostoli’ye ise 35 dakika. Mutlaka görmek istediğimiz Melissani Mağarası ve Antisamos Plajı da Sami’de. Üstelik Sami Limanı’ndan Ithaka’ya günübirlik tekne turları kalkıyor. Daha iyi bir seçim yapamazdık, Sami’de hem aradığımız her şey vardı, hem de kalabalık ve gürültü yoktu. Sami Limanı’ndaki restoranların bir çoğu gün boyu oturabileceğiniz, taze deniz ürünleri bulunan, uygun fiyatlı seçenekler. Ama en iyisi II Familia restorandı. Bu restorana rezervasyon yapmanızı ve 2-3 kişi paylaşabileceğiniz karışık deniz ürünleri tabağından (menüde “Sea Food Platter” yazan) sipariş etmenizi özellikle tavsiye ederiz. Susamlı ballı peynirleri ve ikram ettikleri likör ayrıca unutamadığımız diğer lezzetleri.
Sami – Agia Effemia arası plajlar
Bu 7 km’lik virajlı yolda Agia Effimia’ya yaklaştıkça, yol kenarına park etmiş ada plakalı tek tük araçlar görmeye başladık. Kefalonyalıların bir bildiği vardır diyerek durup keşfettiğimiz bu plajlar, önceden planladığımız birçok klişe ada aktivitesini bize iptal ettirecek güzellikteydi. Kendimizi ada hayatına çok kolay adapta ettik, sabah denizi, öğle denizi, ikindi denizi, akşam denizi… Her biri ayrı koyda. Araba ile tatile çıkmanın en büyük avantajı da bu. Bagajda şemsiye, sandalye, yedek havlular, duş için su, acıkınca atıştırarak bir şeyler hep yanımızdaydı. İstediğimiz her an en bakir plajlar, en konforlu plajlarımız oldu.
Argostoli ve Lassi
Argostoli büyük bir iç denizin etrafında dönen, Kefalonya’da görmeyi beklemediğimiz kadar büyük bir başkentti. 1953 yılındaki büyük depremde tamamen yıkılan şehir, toplanan bağışlar ile yeniden inşa edilmiş. Büyük depremin İyonya Adaları’ndaki izlerini tarihi fotoğraf eşliğinde görüp anlamak için Argostoli’deki Tarih ve Folklör Müzesi’ni ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Argostoli’ye gelmişken iyi kahve içmek isterseniz 3. nesil kahveci Coffee Island doğru adres.
Argostoli ve açık denize bakan kısmı Lassi yakınlarındaki plajlar bize heyecan vermeyince, haritadan girintili çıkıntılı ilginç bakir koylar aradık ve bulduk! Kamaroules Stamatetos restoranın yakınına aracı park edip, Gradakia Plajı’na doğru yürüyünce birbirinden güzel 3 harika koy göreceksiniz.
Fiskardo
Adanın ucuna bırakılmış bir hediyelik eşyayı andırdı bu kasaba bize. Seramik ve mücevher mağazaları, butikler, restoranlar ve limana girip çıkan yelkenliler ile bir kar küresi gibi. Ama rengarenk kutu kutu evlerle dolu bu küçük kasabanın mütevazi duruşu sizi aldatmasın. İyonya Adaları’nın Saint Tropez’i burası. 1953’teki depremden çok az etkilenen bu küçük kasaba, Venediklilerden kalan eski evleri ile adanın en nadide parçası. Limanın güney kısmında yer alan Roma dönemi mezar kalıntıları ise görülmeye değer. İlk bulunduğu zaman arkeologlar tarafından şaşkınlıkla karşılaşılan bu arkeolojik alan, tüm İyonya Adaları içindeki tek örnek.
Fiskardo’nun en güzel tarafı ne derseniz, bir girişi bir de çıkışı deriz. Fiskardo’ya gelmeden 1,5 km önce zeytin ağaçları arasında yemyeşil bir koy Foki Plajı. Plajın üstündeki tavernada kredi kartı geçmiyor, yanınızda nakit varsa şanslısınız, kalamar tavasını kaçırmayın. Fiskardo’dan sonra 2 km kuzeye giderseniz ise bir başka doğa harikası ise Emblisi Plajı’nı göreceksiniz.
Assos
Yarımadanın boğaz kısmına kurulan bu kasaba, en az Fiskardo kadar renkli ama daha sakin. Köy meydanının hemen karşısındaki yarımadada görünen kalıntılar Venedik Kalesi’ne ait. Bu zeytin ağaçlarıyla dolu tepe, aynı zamanda müthiş bir manzara noktası. Suluboya ile renklendirilmiş gibi duran geleneksel evleri buradan izlemek ayrı bir keyif.
Assos’un taşlık plajında denize girmek için hareketlendik ama sonra çok yakındaki Myrtos Plajı’nın masmavi sularını düşünüp bir durduk. Myrtos Plajı’na ıslak ve aç gitmek mi, yoksa kuru ve tok mu? Cevap Nefeli-Anait. Bu tavernada Assos manzarasına karşı nefis deniz ürünleri ve mezeler tadabilirsiniz. Eğer aç değilseniz taze meyvelerle hazırladıkları kokteyllerinden de deneyebilirsiniz.
Myrtos Plajı
Bir kez daha anladık ki, hiçbir şehir, hiçbir kasaba, bir doğa harikası kadar heyecan veremez. Ucunda Foki Plajını, Emblisi Plajını görmek olmasa, Fiskardo’ya gidilmez. Myrthos Plajı’na yakın olmasa Assos’un virajlı yolları çekilmez. Assos’tan çıktıktan 13 dakika sonra, Myrthos’un manzara noktasında gözlerimiz fosforlu rengin etkisiyle kamaşıyordu.
1131 metre yüksekliğindeki Agia Dynati ve 901 metre yüksekliğindeki Kalon Oros dağları arasında bir yarım ay şeklinde oluşan Myrtos Plajı tam bir doğa harikası. Dalgalar ve bembeyaz çakıl taşlarının hiç bitmeyen buluşması denize mavinin her tonunu yansıtıyor. 800 metre uzunluğundaki plajın genişliği 100 metre. Divarata dağ köyünden 2,7 km’lik virajlı bir yoldan plajın otoparkına kadar inebiliyorsunuz. Yaklaştıkça etkisi daha da artan bu masmavi suların dalgalarına kendimizi bırakıp, çocuklar gibi eğlendik. Sami’de kalmanın en güzel yani Myrthos Plajı’na da 30 dakika uzaklıkta olmasıydı. Kefalonya’dan ayrılmadan önce bu güzelliği bir kez daha görmek, hafızalarımıza kazımak istedik ve bir günümüzü daha bu doğa harikası plajda geçirdik. Bir gün yine Kefalonya’ya gidecek olursak, bu Sami – Agia Effemia arasındaki bakir plajlar ve Myrthos Plajı için olacak.
*Zakinthos ve Ithaka Adaları için ayrı bir yazı yayınlayacağız.
2 comments
Merhaba,
Kefalonya yazınızı dergide okumuştum. O zamandan beri hayellerimi süslüyor. :) Ağustos sonu eşimle gitmeyi planlıyoruz. Otel olarak bir öneriniz varsa çok sevinirim.
Teşekkürler.
Birce
Merhabalar Birce Hanım, mesajınızı geç gördük özür dileriz. Umarız seyahatiniz harika geçmiştir. Kefalonya’da lokasyon kolaylığı ve konfor açısından Sami kasabasında kalınması gerektiğini özellikle yazmıştık, kaldığımız otelde bir sorun yoktu ama özel olarak çok beğenmedik, o yüzden ismini tavsiye olarak eklemedik.