Ressam : Georges Seurat (1859-1891)
Resim: A Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte (1884-86)
Nerede : The Art Institute of Chicago, Chicago, ABD
Boyutu : 207,5 cm x 308,1 cm
Grande Jetta Adası’nda bir Pazar Günü Öğleden Sonra (A Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte), sadece Seurat’nın değil, neo-empresyonizm akımının da en ünlü resmidir. Seurat 1884’te ilk büyük kompozisyonu Asnières’de Yıkananlar’ı yaptıktan sonra La Grande Jetta resmi için çalışmalara başlamıştı. Kendi geliştirdiği divizyonizm tekniğini, bu kompoziyon üzerinde uygulamak, milyonlarca nokta ile tabiri caiz ise nakış gibi işlemek 2 yılını aldı. Aslında amacı resmi 1885’teki Empresyonist sergiye yetiştirmekti. Ama 1885 sergisi iptal olunca ona 1886’daki sergiye kadar resim üzerinde detaylıca çalışacak vakit kaldı.
Grande Jetta (anlamı büyük kase) Adası, Paris’in kuzeybatısındaki Neuilly-sur-Seine ve Levallois kıyılarına arasında, karaya köprülerle bağlı, Seine Nehri üzerinde ince uzun (yaklaşık 2 km uzunlukta, 200 metre eninde) bir ada. Notre Dame’a 7 km uzaklıktaki ada, Paris’e çok yakın olduğu halde, şehirden uzaklaşmış hissi yaşattığı için çok popülerdi. 19.yy’da empresyonistlerin açıkhava atölyesi haline geldi. Monet de Grande Jetta adasında pek çok resim yaptı.
Resimdeki karakterler, antik bir tapınağın sütunları gibi gözüme görkemli görünüyor. Atina’daki Olimpos Zeus Tapınağı’nda yerde uzanan sütun da, ayakta olan sütunlar kadar etkileyicidir ya, Seurat’nın bu titiz yerleşimi bana onu çağırıştırıyor. Nehir kenarında sıradan bir Pazar günü geçiren sıradan insanlar neden ve nasıl bu kadar etkileyici verici görünebiliyor? Hepsi Seurat’nın divizyonizm tekniğinin bir alametifarikası; yatay ve dikey çizgiler, ışık ve gölge, sıcak ve soğuk renkler arasında kusursuz denge. Seurat, resimdeki karakterlerin duygularıyla değil, formlarıyla ilgilenelim diye yüzlerini özellikle belli belirsiz yapmış. Bu da insanda fazladan bir merak uyandırıyor. Neo-empresyonizmi anlatırken bahsetmiştim. Seurat, empresyonistlerin sahnenin anlık bir izlenimini hızlıca resmetmek kuralıyla ilgilenmedi, ona göre resim, kompozisyonuyla, renkleriyle kusursuz şekilde önceden planlanmalıydı, bilimsel bir tekniği olmalıydı. Bu resim için sayısız eskiz çalışıp, zihnindeki en mükemmel sahneye ulaşana kadar yerleşimi ve 48 insan, 3 köpek, 1 maymundan oluşan karakterleri defalarca değiştirdi, 2 yıl sonunda resmi tamamladı. Ama sahneye baktığımızda, sanki bizi anlık bir izlenimi hızlıca resmettiği konusunda kandırmak istiyor gibi. Mesela en uzaktaki karakterlerden biri olan beyaz köpek… Sanki son anda o köpeği sahneye eklemiş, olsa da olur, olmasa da olur gibi bir his vermiş ama öyle değil işte. Daha önceden sırf o beyaz köpeğin silüetini çalıştığını gördüğümde resme olan hayranlığım daha da arttı. (Luzern’deki The White Dog etüdü) Yani asla anı yansıtmayan, 2 yıl boyunca tasarlanan bir çok sahnenin birleşimi olan bu resim, nasıl oluyor da sanki hayatın durduğu tamamen gerçek bir anı yansıtıyor gibi görünüyor? Aklım almıyor.
Study for “A Sunday on La Grande Jatte”, 1884, Metropolitan Müzesi, New York Study for La Grande Jatte, 1884, National Gallery of Art, Washington
The Couple, 1884, Özel Koleksiyon Woman Walking with a Parasol (study for La Grande Jatte), 1884, Art Institute of Chicago, Chicago Şemsiyeli Kadın, 1884, Özel Koleksiyon
Study for “La Grande Jatte, 1884, Albright–Knox Art Gallery, New York Woman Fishing and Seated Figures, 1884, Özel Koleksiyon
Group of Figures, Study for Grande Jatte, 1884, Barnes Foundation, Philadelphia Study for “La Grande Jatte” The White Dog, 1885, Sammlung Rosengart Art Museum, Luzern
Study for “A Sunday on La Grande Jatte”, 1884, Art Institute of Chicago, Chicago Seated Figures, Study for A Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte, 1885, Harvard Art Museum, Cambridge Study for “A Sunday on La Grande Jatte”, 1884, Metropolitan Müzesi, New York Study for ‘La Grande Jatte, 1885, Emil Bührle Collection, Zürih Study of Figures for “La Grande Jatte”, 1885, National gallery of Art, Washington
Seated Woman with a Parasol (study for La Grande Jatte), 1885, Art Institute of Chicago, Chicago Woman with a Monkey (study for “A Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte”), 1884, Smith College Museum of Art, Massachusetts
The Grande Jatte’nin ön çalışmaları olan resimler de bugün Amerika ve Avrupa’daki önemli müzelerin koleksiyonunda bulunuyor. 70.5 x 104.1 cm boyutundaki, final tasarıma en çok yaklaşan çalışma ise günümüzde Metropolitan Müzesi koleksiyonunda bulunuyor.
Seurat’ın resmi 1886’daki Empresyonist sergisinde sergilemesi sandığı kadar kolay olmadı. Empresyonistlere karşı duran Salon’un sergilerinden dışlandığı yetmemiş, şimdi bir de Empresyonistlerin sergisine kabul edilmiyordu. Özellikle Monet ve Renoir, Seurat’ın geliştiği divizyonizm tekniğini mekanik bulmuşlardı, resimlerini ruhsuz, çabasını anlamsız buluyorlardı. O dönemde Seurat’nın tekniğinden etkilenen Camille Pissarro ve oğlu Lucien Pissarro diğer empresyonistleri ikna edemese 1886’daki son Empresyonist sergisine de katılamayacaktı. Neyse ki Seurat’nın sanatını anlayabilecek kişiler de vardı. Sanat eleştirmeni Felix Feneon, bu olağanüstü resmi gördüğünde Seurat’nın yeni bir akımın öncüsü olduğunu anlamıştı, Neo-Empresyonizm (yeni-izlenimcilik) terimini ilk kez kullanarak Empresyonizm ve Post-Empresyonizm arasında bir geçiş olan akıma ismini vermiş oldu.
The Art Institute of Chicago’da (Şikago Güzel Sanatlar Enstitüsü) sergilenen resim, Helen Birch Bartlett Koleksiyonu’na ait. Sanata düşkün olan Frederick Bartlett ve eşi Helen Birch Bartlett aralarında Cezanne, Derain, Gauguin, Matise, Modigliani, Picasso, Rousseau, Toulouse-Lautrec, Van Gogh gibi ressamların eserlerinin de olduğu güçlü bir koleksiyona sahipti. Frederick Bartlett, 1923’te The Art Institute of Chicago’nun yönetimine girdi. 1924’te “La Grande Jetta” resminin satışa çıkması müze yönetimini heyecanladırdı ve Bartlettler’i resmi alması için motive ettiler. Bu resim Bartlett koleksiyonunun en değerli parçası oldu. Helen Birch Bartlett, 1925’te kanser sebebiyle vefat edince, eşi sahip oldukları koleksiyonu eşini anmak için “Helen Birch Bartlett Memorial Collection” ismi ile The Art Institute of Chicago’a sundu. Hala bu özel koleksiyona ait 25 eser müzede daimi olarak sergileniyor. 1975’te yayınlanan bir kitapta, resmin 1924’te 24.000 USD’ye satın alındığı iddia edildi. Bu konuda resmi bir belge yok ama 1924’teki 24.000USD doğru kabul edersek, enflasyon hesabıyla bu tutar günümüzde 360.000 USD ederdi. “Bugün bu resim satılık olsa ne kadara alıcı bulurdu?” ise cevaplanmış bir soru. Artsy’ye göre La Grande Jetta resmi için 650 milyon ödeyen çıkardı. 2017’de Leonardo da Vinci’nin Salvator Mundi resmi 450 milyon USD’ye satılmış, dünyanın en pahalı resmi ünvanını kazanmıştı.
Seurat’nın bu resmi, sanat tarihinde bir mihenk taşı olduğundan elbette Avrupa ve Amerika’da düzenlenen pek çok geçici ve retrospektif sergi için arzulanıyor. Ama The Art Institute of Chicago, resmi müze dışına çıkartmama konusunda yeminli. Sebebi ise 1958’te MOMA’nın düzenlediği Seurat retrospektifi için ödünç verilmesi, ve müzede çıkan bir yangından son anda kurtulması. O yangında 1 kişi ölmüş, onlarca kişi yaralanmış ve 6 eser yanmış. La Grande Jetta resmi neyse ki yangından kurtulan eserler arasındaydı. Resmin bu tehlikeli New York seyahati son oldu. Yani resmi görmek için Chicago’ya gitmek şart. Henüz Chicago’ya gidememiş ve bu resim karşısında doya doya oturamamış olmak beni üzüyor. Bir gün Chicago’ya gidebilirsem, ilk yapacağım şey The Art Institute of Chicago’ya gidip bu resmin bulunduğu odayı bulmak, beyaz elbiseli küçük kızın gözlerinin içine bakmak olacak. Bir de çimlerde kullandığı sarı boya gerçekten kahverengiye dönmüş mü, ona çıplak gözle bir bakmak istiyorum.
Sunday in the Park with George
Seurat’nın La Grande Jatte resmi, ödüllü bir Broadway müzikaline de konu olmuş. İlk kez 2 Mayıs 1984’te sahnelenen müzikalin kitabını James Lapine, beste ve şarkı sözlerini ise Stephen Sondheim yazmış. 1985’te Pulitzer Prize for Drama, Drama Desk ve Tony ödülleri kazanan yapımdan günümüzde bir başyapıt olarak bahsediliyor. Müzikalin tamamen kurguya dayanan hikayesinde, başrolde bu resimle kafayı bozmuş dahi ressam Seurat ve resmin içine hapsolmuş karakterlerin yaşadıkları ile yaklaşık yüzyıl kadar sonra kendisi de bir sanatçı olan ve o sıralarda bocalayan Seurat’nın torunun oğlu George’un yaşadıkları anlatılıyor. Alaycı, eğlenceli ve dokunaklı harika bir müzikal. Keşke mümkün olsa seyretsem diyorsanız, müzikalin orjinal kadrosu ile 1986’da çekilmiş 2 saat 25 dakikalık videosu youtube’da var, yan sayfada açmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Müzikalin yeni versiyonu ise Londra’da sahnelenecek. (2017’de kısa bir süre Broadway – Hudson Theatre’da sahnelenmişti.) 2020 gösterimleri pandemi sebebiyle 2021’e ertelendi ama 2021’de Londra’ya gitmek planınız varsa, bu müzikal kaçmaz, üstelik Seurat’yı Jake Gyllenhaal’un canlandırıyor . Savoy Theatre’ın Sunday in the Park with George sayfasından güncel bilgileri görebilirsiniz.
Okumanızı tavsiye edeceğimiz diğer Georges Seurat yazılarımız ;
Neo-Empresyonizm
Empresyonizm ve Post-Empresyonizm arasında bir geçiş niteliğinde olan akımdır. Seurat, geliştirdiği divizyonizm tekniği ile Grande Jetta Adası’nda bir Pazar Günü Öğleden Sonra resmini 1886’da tamamlamıştı. Resim, Empresyonist sergide sergilendiğinde, izlenimcilerin çoğu resmi fazlasıyla mekanik buldular, beğenmediler. Neyse ki Seurat’nın sanatını anlayabilecek kişiler de vardı. Sanat eleştirmeni Felix Feneon, bu olağanüstü resmi gördüğünde Seurat’nın yeni bir akımın öncüsü olduğunu anlamıştı, Neo-Empresyonizm (yeni-izlenimcilik) terimini ilk kez kullanarak Empresyonizm ve Post-Empresyonizm arasında bir geçiş olan akıma ismini vermiş oldu. Neo-Empresyonizm akımını başlatan Seurat, empresyonistlerin sahnenin anlık bir izlenimini hızlıca resmetmek kuralıyla ilgilenmedi, ona göre resim, kompozisyonuyla, renkleriyle kusursuz şekilde önceden planlanmalıydı, bilimsel bir tekniği olmalıydı. George Seurat, yaşadığı dönemde arkadaşı ve takipçisi Paul Signac’ı, Camille Pissarro ve oğlu Lucien Pissarro’yu etkiledi. Seurat’nın 1891’deki erken ölümüyle, Paul Signac neo-empresyonizm akımının lideri oldu. Neo-empresyonizmi deneyen diğer ressamlar sonradan farklı tarzlara yöneldiler, sadece Signac 1935’teki vefatına kadar sadece neo-empresyonist eserler üretti. Neo-empresyonizm kısa bir geçiş dönemi gibi görünse de sanat tarihini değiştiren, post-empresyonizm, kübizm, fovizm akımlarını yönlendiren bir akımdı. İngilizcesi Neo-Impressionism, Türkçesi Neo-Empresyonizm olan akımından yeni-izlenimcilik olarak da bahsedilir.
Günde 1 Resim, 98. gün, 2 Haziran 2011
Sevgiler, Oylum Yüksel