Ressam : Diego Velazquez (1599-1660)
Resim : The Rokeby Venus – The Toilet of Venus (1647-51)
Nerede : National Gallery, Londra, İngiltere
Boyutu : 122,5 cm x 177 cm
Velazquez’in “Aynadaki Venüs” resmi, günümüze ulaşan tek nü Velazquez resmi. İspanya’da kilisenin çıplak kadın resimlerine izin vermemesi, o dönem İspanya’da ancak gizli kapaklı nü resim yapılmasına olanak veriyordu. Bu resim İspanya bakanının oğlu için yapıldı ve yapıldıktan sonra bir süre onun özel koleksiyonunda, gözlerden uzak sergilendi.
Resim, 1813’te İngiltere’ye gelmiş ve “Rokeby Park” adlı binada sergilenmiş, bu sebeple resim Rokeby ismi ile tanınıyor. Resmin en ilginç özelliklerinden biri, Venüs’ün ilk kez sırtı dönük resmedilmiş olması, diğer taraftan bir aynanın resmin merkezinde bulunması da pek görülmüş şey değil. Venüs’e aynasını tutan ise oğlu Cupid. Cupid aşk tanrıçası Venüs ve savaş tanrısı Mars’ın oğulları. Roma mitolojisinde Cupid olarak bilinen aşk tanrısının, Yunan mitolojisinde karşılığı Eros (Afrodit ve Ares’in oğlu). Eros annesine kibarlık ederek, oklarını bir kenara bırakmış, dikkatle aynasını tutuyor.
Aynadaki yansımada neredeyse Venüs’ün eşsiz güzelliğini görecek gibi oluyoruz ama Velazquez buna müsade etmiyor. Bu tarifsiz güzelliği bizim hayal etmemizi istiyor olacak ki kasıtlı olarak yansımayı flu şekilde tasvir etmiş. Eros’un arkada kalan ayağında da fazladan bir fluluk var, resmin bu kısmı bitmemiş olabilir ya da Velazquez böyle tercih etmiş olabilir.
Resim 1906’da National Gallery tarafından satın alındı. Ne talihsizlik ki, alındıktan 8 sene sonra kadın hakları savunucusu, Kanadalı Mary Richardson tarafından saldırıya uğradı. Richardson, İngiltere’de kadın hakları savunuculuğu yaparken, aşırıya kaçan hareketleri sebebiyle defalarca hapse girmiş, açlık grevinde polis tarafından zorla yemek yedirilen azılı biri. Richardson, o gün sabah saatlerinde üzerinde bir palto ile müzeye gelmiş ve Rokeby Venüs karşısında uzunca bir süre dikilmiş. Sonra çok hızlı haraketlerle, önce üzerindeki camı kırmış, sonra da resmi 7 yerinden baltalamış. Resim ciddi hasar görmüş. Richardson, zalimce Venüs’e zarar vermesinin sebebini, o günlerde hapisanede açlık grevinde olan, bir başka kadın hakları savunucusu Emmeline Pankhurst için yaptığını açıkladı. Mahkemedeki savunması oldukça etkileyiciydi. Richardson; “mitolojik tarihin bilinen en güzel kadını Venüs’e zarar vererek, modern tarihin en güzel karakteri Pankhurst’e dikkat çekmek istedim… eylemimden rahatsız olan varsa, şu an yaşayan güzel kadınlara nasıl zarar verdiklerini bir düşünsünler…” Böyle okuyunca insan biraz afallıyor değil mi? Evet, Richardson piskoposu ikna etti, krala mektuplar yazdı ve bugün İngiltere’de kadın haklarının kabulünde en etkili kadınlardan biri olarak kabul ediliyor.
Rokeby Venus ise, müzenin yenileyicisi tarafından onarıldı, bugün karşısında dikildiğinizde, hasar dikkatinizi çekmeyebilir. Ancak sebebi ne olursa olsun veya nasıl açıklanırsa açıklansın, Velazquez’in hatırasına yapılan bu saygısızlık kabul edilebilir şey değil. Richardson’un o gün yaptığı açıklama etkileyici olsa da, olaydan 40 yıl sonra o gün bunu neden yaptığını; “erkeklerin aç gözlerle Venüs’e bakması canımı sıkıyordu!” olarak açıkladı. Ya beyin hücreleri öldü ya da amacı gerçekten kadın hakkı değil, sedece bir feministin vandalist haraketleriydi.
90’lı yılarda kardeşim Velazquez’in bu resminin 1500 parçalık bir puzzle’ını almıştı. Birlikte büyük bir keyifle yapmıştık. Puzzle’ın çerçevenmiş hali yıllarca odasının duvarında asılı kaldı. Tek bir imge ama binlerce hatıra taşıyor benim için. Sonrasında 2004 yılında bu resmi ilk kez karşımda gördüğümde nutkum tutulmuştu. Neyse ki tıpkı Seurat’nın Bathers at Asnieres resminde olduğu gibi bunun da karşısında bir bank var. Anlayacağınız her National Gallery ziyaretimde en az iki uzun oturma molası veriyorum.
Diego Velazquez’in hayatını Las Meninas resmi eşliğinde 5 Mart’ta kısaca anlatmıştım, okumak isterseniz tıklayabilirsiniz.
Günde 1 Resim, 123. gün, 27 Haziran 2011
Sevgiler, Oylum Yüksel