Contemporary İstanbul’a haftaiçi vakit ayıramadıysanız üzülmeyin. Bu güneşli haftasonundan Cumartesi veya Pazar’ı seçip Harbiye-Maçka-Nişantaşı üçgeninde gezinmek keyifli olabilir. Sergi 11:00-20:00 arası açık. Bu saatler arasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde meraklı gözlerle sanat eserlerine bakınmak, Maçka Parkı’nda dinlenmek ve açıkhavada bir kahve/yemek molası vermek, yılın son güneşli günlerini değerlendirmek için kulağa güzel geliyor. Tabi trafiğe takılmadan, fenalaşmadan bunları yapabilmek için zamanlamayı, ulaşımı ayarlamayı ihmal etmeyin.
Fuarda 96 çağdaş sanat galerisinin temsil ettiği 650 sanatçıya ait 3000 civarı eser var. Bu çağdaş sanat fuarlarına bayılıyorum! Çağdaş Sanat yaşayan bir sanat olduğu için güncel kalmak, takip etmek çok zor. Her ne kadar webde takip etseniz de, bir eserin sizi etkileyip etkilemeyeceğine, karşısında dikilmeden karar veremiyorsunuz. 23 ülkedeki bu 96 galeriyi bir bir gezmek imkansıza yakın bir hedefken, bu fuarlar sayesinde birkaç saatte ne var ne yok görebiliyorsunuz, hiç kapılar olmadan bir galeriden diğerine geçebiliyorsunuz. Biz yani Onur ve ben, henüz sanat eseri alıcısı olmadığımız için, yani sanata yatırım gözüyle bakmadığımızdan, bence çok özgürüz. Yani hiçbir esere bu kaç paradır, ya da bugün alsam seneye kaça satarım gibi düşüncelerle yaklaşmıyor olmamız, bizi ön yargısız ve özgür yapıyor. Dolayısıyla kendimi her zaman sanat eseri biriktiren ya da sanat sektöründe çalışan birinden daha objektif hissediyorum. Sadece gözlerim görüyor, kalbime dokunursa yaklaşıyorum, dokunmazsa uzaklaşıp gidiyorum. Onur’la birlikte o kadar çok sergi geziyoruz ki, yeni bir şeyler keşfetmeye çalışırken kimi zaman yanımızda gürültücü bir anaokulu sınıfı, kimi zaman da İstanbul Modern’e eser bakan Oya-Bülent Eczacıbaşı oluyor. Sergi arkadaşlarımız baya bir değişiyor ama biz keşfetmek ve ilham almak için hep oralarda bir yerlerde oluyoruz.
Çağdaş Sanatta malum ipin ucu çok açık, bazen “deli saçması” diyebileceğiniz, “yeter artık baydı” diyebileceğiniz işler de var, dünyanın en basit fikri olup sizi çivi gibi karşında diken işler de var. Bu tamamen sizin birikiminiz, ne almak istediğiniz ve modunuzla bağlantılı bir şey. Yeni bir fikri ilk kez gördüğünüz anda ne hissettiğinizi düşünün, siz o fikri 10. Kez gördüğünüzde yanınızdaki ilk kez görüyor ve sizin ilk günkü heyecanınızı yaşıyor olabilir, bu o işi daha değerli ya da daha değersiz yapmaz. Bu sebeple neyi beğenip neyi beğenmeyeceğiniz tamamen sizin geçmiş deneyiminizle ilgili bir şey. Önemli olan yeniliklere açık olmak, ön yargısız olmak, ilham almak ve keyifle beslenebilmek, hatta mümkünse sevdiğin bir şeyi her geçen gün daha da çok sevmek. Gönül isterdi ki politik Banksy tarzı ve Andy Warhol taklitleri artık bitsin, özellikle genç sanatçılar daha özgün daha cesur olsunlar ama nedense taklit olan işler de galerilerde yer buluyor, demek ki satıyor ki yer buluyor diye düşünüyorum. Bu tip fuarlarda alıcılar ilk gün VIP davetli olarak gelip parlak gördükleri hemen her şeyi alıveriyorlar zaten. Tavsiyem eğer giderseniz beğendiğiniz her eserin hem kendisini, hem de sanatçı/eser adı yazan etiketin fotoğrafını çekmeniz, not alırken bir yerde karışabiliyor, o neydi bu kimdi falan sonra o insan o beğendiği sanatçıyı unutuveriyor… Beğendiklerinizi bir kenara not alıp sonradan onlarla ilgili araştırma yapmak çok keyifli oluyor. Genel olarak galeri sahipleri ve çalışanları çok ilgililer, hepsine sanatçı ile ilgili bir şeyler sorabilir, fiyat alabilirsiniz. Fuarda fiyatı 5000$’ın altında o kadar çok eser var ki, insana hayal kurduruyor. Çok beğendiğin bir eserin fiyatının ulaşılabilir olması, o eseri daha da çok sevmene, onu duvarında asılı hayal etmene sebep oluyor belki de…
Bizim beğenip fotoğrafladığımız 100’den fazla eser var, ama bunların bir kısmını fotoğraflamakla kalmamış notlar almışım. Aşağıda sıraladıklarımın her birine mutlaka “resim” kategorisinde ayrı ayrı yer vermeyi planlıyorum. Bunlar benim karşısında dikilip kaldığım, galerinin ülkesine göre o-la-la, woow, offf işte bu! dediğim işler :) Bu haftasonu Contemporary Istanbul’a gidecekler veya bilgisayarın başında araştırıp bakınacaklar için faydalı bir liste olur umarım.
1 ve 2 Olcay Galeri’deki Buket Savcı Atatüre resimleri, bizi fena büyüledi! Kendisine Bayaiyi’de mutlaka yer vereceğiz 3 Senda Galerie’deki Oleg Dou, photshop’un efendisi. 4 Çağla Çabaoğlu Galerisi’ndeki Seydi Murat Koç
5 Fabbrica Eos’da görebileceğiniz Robert Gligorov 6 Mixer’de Egemen Koç 7 ve 8 Aria Art Gallery’deki Dripping Reality enstelasyonu, bu ortak projedeki heykeller Carole A. Feuerman’dan, görüntü ise video sanatçısı Michelangelo Bastiani’den
9 Villa Arte’deki Jean François Ranzier, adını kendi verdiği hyper-photo tekniğindeki kusursuz fotoğrafları gerçekten büyüleyici 10 Galeri Nev’dek i Nermin Er’in paper light box eserleri 11 Emanuel Fremin Gallery’deki Antoine Rose fotoğrafları (Kaputaş’tan geçen herkesin çekmeye çalıştığı fotoğrafların baya bir gelişmiş versiyonu diyelim) 12 Kare Art Galery’deki Berke Yazıcıoğlu resimleri, ilk gün sergilenen 4 resminden 3’ü satılmış zaten, henüz öğrenci ve çok çok yetenekli!
13 Art Next’deki Mert Yavaşça 14 Yine Art Next’teki Baysan Yüksel resimleri (fuardaki en hazırlıklı galeri Art Next’di, her sanatçının biyografisi, eserlerinden örnekler, kataloglar vs merak edeceğini her bilgileye yazılı ulaşabiliyorsunuz) 15 Malborough’daki Juan Genoves (deha) 16 Red Art’daki Çağatay Odabaş boncukları, Onur buna abaküs benzetmesi yaptı, çok eğlenceli işler
17 Arf from Armenia’dan Daron Mouradian 18 The Empire Project’den Mehmet Kösemen 19 Çin’den katılan galeri Island6, tüm işler grup çalışması, tek sanatçı yok, biri tasarlıyor, biri boyuyor, biri elektrik döşüyor gibi, çok ilginçler vee son olarak 20 Marc Hachem Gallery’deki Hayat’ın resimleri, her biri ayrı ayrı çok çarpıcı.
Daha fazla bilgi isterseniz, tüm galerileri, sanatçıları görüntülemek, kataloğu indirmek vs Contemporary Istanbul’un sitesine girmelisiniz. Ayrıca satışta olan anlaşmalı tüm işler de Artsy’de listelenmiş, eserlerin fiyatlarına bakmak isterseniz de Artsy sitesine bakabilirsiniz. Bilet fiyatları 20TL, öğrenci 10TL.