Roma ’nın hardal sarısı binalarına akşam güneşi vurduğu o yaz akşamı, sokaklarda anlık bir sessizlik, bir tenhalık olur. En sevdiğim an. Birden insan gürültüsü yerine, Roma’nın çeşmelerini duymaya başlarsınız. Dükkânlar kapanır… Turistler otellerine, Romalılar evlerine giderken kısacık bir tenhalık anıdır bu. İşte bu anlarda hem acıkmış olursunuz, hem de açık havada bu anın tadını çıkartmak istersiniz. Bizim Roma restoran listemiz en iyi ne, nerede yenir hakkında bir liste değil. Bu nefis anları, Roma’nın film seti gibi sokaklarında yaşamak üzerine #bayaiyi bir liste bizimki.Roma zaten tarihi ile gözümüzü döndürdüğünden, çoğu zaman sokakta bir yerde domates ve sarımsağın baştan çıkarıcı kokusunu duyup, aç olduğumuzu hatırlıyoruz. Biz yurtdışında iyi yemek yemek için önden program, rezervasyon yapacak, otele gidip üst baş değiştirecek, yer ayırtıp sıra bekleyecek insanlar hiç olmadık. Gaziantep dışında obur turizme kendimizi pek kaptırdığımız olmadı. Özgürlüğümüz, sevdiğimiz yerlere yakınlığı, restoranın dekorasyonu veya yemek yerken seyredeceğimiz manzara bizim için her şeyden öncelikli. Her Roma ziyaretinde istinasız gittiğimiz restoranlar var, bunlar bizi çok mutlu eden rutinlerimiz. Tabiki restoran tarihi mekânlara ne kadar yakınsa, etrafınızda o kadar çok turist oluyor. Benim için Roma turistten şikâyet etmeyeceğim tek şehir dünyada. Yemek yerken Bernini çeşmesinin karşısında oturuyorum, yan masamda İtalyan mı oturmuş, Japon mu, Türk mü, bana ne?
Zaten artık internet sayesinde hiçbir mekân o şehrin yerlilerine kalmıyor, iyi olan her şeyi turistler araştırıp buluyor. İlk 2 restoran Fettuccine Alla Scrofa ve Ristorante 34, 2004’teki ilk Roma ziyaretimiz öncesi arkadaşımızın tavsiyesiydi. Her ikisinde de en az 10’ar kez bulundum. Zaten bugüne kadar yayınlanmış her Roma yazımda da bu ikisini mutlaka önermişimdir. Bu ikisini tavsiye sayesinde buldum ama diğerleri zaten en sevdiğim meydanlarda hemen karşımdaydı duruyordu.
Fettuccine Alla Scrofa (1920)
Fettuccine Alfredo’nun doğduğu restoran. Anlatılana göre 1914’te restoran sahibi Alfredo di Lelio’nun hamile eşinin iştahı kaçmış. Alfredo, geleneksel olarak tereyağı ve parmesan peyniri ile hazırlanan Fettuccine makarnayı, daha lezzetli ve besleyici yapmak için tarifin ölçeğinde biraz değişiklik yapmış. Tarif öncelikle eşinin iştahını geri getirip, aile içinde çok popüler olunca 1920’de restoran menüsüne eklenmiş. Hollywood’dan gelen iki yıldız menüdeki Fettuccine Alfredo’yu yiyip bayılınca, hatıra fotoğrafı çektirmişler. Fotoğraf sonradan duvarları kaplayacak ünlü fotoğraflarının ilki olmuş. Hollywood’a dönen yıldızlar Roma’daki bu lezzetli Fettuccine Alfredo’yu anlata anlata bitirilemeyince mekân birden popülerleşmiş. Sonrasında her şey harika giderken ne oldu da Alfredo di Lelio 1943’te restoranı ve tarifini, restoranın bugünkü sahibine satmak zorunda kaldı bilmiyorum. Ama sonra yine ne olduysa 1950’de tarifi ve restoranı satmasına rağmen gidip yeniden bir mekân açmış. Fettuccine Alfredo ünlü bir yemek ismi olduğu için dünyanın her yerinde menülere girmiş bir yemek. İsim biraz bizdeki “İskender” gibi, özel ismi olup, yemeğe de adını veren, genel bir isme dönüşenlerden. Nitekim bugün Roma’da orijinal ilk mekân Fettuccine Alla Scrofa ve mucit Alfredo di Lelio’nun sonradan açtığı Il Vero Alfredo Fettuccine Alfredo yiyebileceğiniz iki ünlü mekân. Ben 2004’ten beri her ziyaretimde en az bir kez Fettuccine Alla Scrofa’ya gidiyorum. O lezzeti depolamam, ortamı solumam şart. Alfredo di Lelio’nun mekânında hiç yemedim. 2012’de four square kullanma çılgınlığı yaşarken, kolaylık olsun diye haritada Fettucini Alfredo aratmış, kendime değil, haritaya güvenip yanlışlıkla Onur’u da Lelio’nun restoranına sürüklemiştim. Ortam benimkine göre biraz soğuk ve tenha gelmişti. Sonra hemen hafızadan Fettuccine Alla Scrofa ‘nın yolunu tutmuştuk. Fettuccine Alla Scrofa’nın garsonları gözümün önünde yaşlandı diyebilirim. Tecrübeli, hoşsohbet, işinin ehli garsonlar hepsi. İtalya’da köklü bir restoranda olduğunuzu hissediyorsunuz.
Bizim 2 kişilik menümüz, öncelikle başlangıç olarak Buffalo Mozzarella. Fettuccine yemeğe geldik, ne alaka demeyin. Daha iyisini İtalya’nın hiçbir yerinde yemedik. Sonra tabiki birer porsiyon Fettuccine Alfredo. Bu öyle bir yemek ki, garsonun yemeği önünüzde servis etmesi adeta bir serenat gibi. Biz 2012’de bir video çekmiştik, uzun versiyonu youtube’da, kısa versiyonu aşağıda, garsonun bilek hareketlerindeki nezakete dikkatinizi çekeriz. Ama tabağınıza geldikten sonra hızlıca yemelisiniz. Soğuduğu zaman görüntü baya kötüleşiyor.
Tariflerini web sitelerinde vermişler ama tabiki altın oran yazmıyor! Fettuccine Alfredo’dan sonra yeriniz kalırsa, kahvenin yanına tiramisu hiç fena olmaz. Bu restorandan 2 kişi alkolsüz 80 Euro’dan aşağı kalkılmıyor. Fiyatlar standart Roma ortalamasının çok üzerinde olduğu için yoldan geçen turist rastgele oturur, Fettuccine Alfredo yerine lazanya yiyip bu fiyatı öderse küfürü basabilir tabi.
Adres: Via della Scrofa 104/a – 00186 Roma Telefon 0668806163 www.alfredoallascrofa.com
Roma’da Yeme İçme
Ristorante 34 (1968)
Siena ve Bologna gibi daha küçük İtalya şehirlerindeki Trattoriaları andırıyor. İçeride fazlasıyla yaşanmışlık, geleneksel İtalyan dekorasyonu, bol bol resim, heykel, ben pek sevmesem de dekoratif yapma çiçekler… Koşturan garsonlar, bir kargaşa hali, İtalyanların yüksek sesli sofra muhabbetleri hepsi burada. Bir de en nefisinden makarnalar. 1968’de Walter Cassalini, eşi Maria ve oğlu Nicholas birlikte açmışlar dükkânı. Aile işletmesi olduğu çok belli zaten. Bina numarası 34 olduğu için adı 34, İstanbul’la bir ilgisi yok. Maria’ya son ikidir rastlıyoruz. Artık baya yaşlanmış tabi. Müşterilerin önünden bitmeyen yemeği almaya kalkıyor falan, çok tatlı. Garsonlar da idare ediyor onu, ya da o onları, kim bilir. Ben burada hep kum midyeli spagetti (Spaghetti with Clams ) yiyorum, bir daha gitme fırsatım olursa bu defa da lazanya yiyorum ki genelde her ziyarette en az 2 defa gidiyoruz. Onur her seferinde başka şey yiyor, hep iyi çıktığı için denemeye devam ediyor. Yazın dışarıda oturursanız sokak müziği cazip olabilir ama kesinlikle içeride oturup mekânın tadını çıkarmanızı tavsiye ederim. Buffalo Mozzarella burada da nefis ama Fettuccine Alla Scrofa’nınkinin yanında bahsetmeye değmez. Fırınlanmış domatesli patlıcan bizim geleneksel başlangıcımız. Makarnalar malzemeye göre 10-20 Euro arası. Yeri inanılmaz kolay, Via dei Condotti’de Prada’yı, Caffe Greco’yu geçince hemen sağa bakın, Ristorante 34 tabelasını göreceksiniz.
Adres: Via Mario de’ Fiori 34, (Pizza di Spagna) 066795091 ristoranteal34.it
Tre Scalini (1815)
1.yy ‘dan kalan Navona Meydanı’nda 1651’den beri Bernini’nin 4 nehir çeşmesi, 1815’den beri ise Tre Scalini isimli bu restoran var. Navona’yı sevmemek mümkün değil zaten ama Onur’un Bernini hayranlığı sebebiyle artık daha çok sevdiğim bir gerçek. Akşam saatlerinde nehir tanrılarından tanrı beğenip (nedense hep Ganj’a gidiyor ayaklar), çeşmenin önünde saatlerce oturmak, muhabbet etmek çok keyif veriyor. Tam da karnımız acıkmışken, bu defa Ganj hariç diğer 3 nehir tanrısını görebileceğimiz tek mekân olan Tre Scalini’ye oturuyoruz. Navona’da kötü restoran yok, hepsinde bugüne kadar oturdum, illa bir şey yiyip içtim. Kötüsüne hiç denk gelmedim. Ama bu Tre Scalini hepsinden biraz üstte. Kara kış değilse, yağmur yoksa meydanda illa canlı müzik yapan birileri oluyor, bir de üzerine Bernini’nin çeşmesinin sesi, ortam muazzam. İki kişi yemek 65-70 Euro tutuyor. Meşhur Tarufo tatlıları dâhil! Tarufo bizim çikolatalı sufle etkisinde, ama çıtır çıtır ve buz gibi olanını düşünün. Bu kendi icatları olan bir tatlı, müthiş.
Adres: Piazza Navona 30 – 35, Roma Tel: 066879148 ristorante-3scalini.com
Rosati (1922)
Tarihi Popolo Meydanı’nda gelen geçeni en önden seyretmenin tadı başka. Yemek yiyecekseniz sola, kahve-tatlı alacaksanız sağ tarafa buyur ediyorlar sizi. 2 kişi bir bakmışsınız kahve tatlıya 50 Euro’nuz gitmiş. Azıcık daha vereyim karnım doysun diyebilirsiniz, o zaman sol tarafa buyrun. evet biraz tuzlu ama değer. Rosati’de bir kaçamak yaptığınızda, meydanın önemli bir parçası olan ikiz kiliseler Santa Maria dei Miracoli ve Santa Maria di Montesanto’nun hemen yanında oturmuş oluyorsunuz. Mısır’dan gelen dikilitaşı ve aslanlı çeşmeyi de mükemmel şekilde görüyorsunuz.
Adres : Piazza del Popolo, 4/5a – 00187 Roma — Tel. 06. 3225859 / barrosati.com
Giolitti (1900)
Dondurmaya pek meraklı değilimdir, “krema yer misin” deseniz “ıyy, iğrenç” derim. Peki bana her Roma ziyaretimde sabah 10:00 gece 12:00 arası günde en az 1 kez Giolitti’nin sokağında ne aradığımı sorar mısınız? Her şey 1890’larda Giolitti ailesinin kendi ürettikleri sütten harika krema yapıp satmasıyla başlamış. Kreması dillere destan olup, Kraliyet ailesi de Giolitti’yi tercih edince ünleri artmış. 1900’de bu dükkânı açmışlar. Kremayı satmak için yan ürün geliştirmişler; dondurma! Bugün tüm dünyada onları ünlü yapan dondurma. O dondurmaların renklerine bakıp istediğinizi seçin. Her gün başka renk yiyin. Ama fıstıklıyı en üste denk getirmeye ve üzerine de krema koydurmayı unutmayın. Yahu bu nasıl bir lezzet! O kremanın kazanına düşmek istiyorum resmen.
Bu gidişte son gün biraz şımardım, Tazzo D’oro’dan aldığım kahvenin yanına o idare eder kruvasandan yemek yerine, Giolitti’de dondurma yedim, kahvaltı niyetine dondurma, evet! Her gün 07:30’dan 01:30’a kadar açık. Günün her saati kapının önünde aşkla dondurma yiyen onlarca insan görebilirsiniz. Romalılar, mekânın fazla turistik olmasından ve artan fiyatlarından rahatsızlar, doğal olarak. Ben de size orası turistik, asıl şurada yiyin demek isterdim, havalı da olurdu ama Roma’da yediğim tüm dondurmalar arasında Giolitti’nin hakkını yiyemem. Giolitti’nin sadece Roma’da 2 dükkânı var ama franchisinge merak salmış durumdalar. İstanbul’da 5 Adana’da 1 dükkân ile İtalya’dan daha fazla büyümüş durumda. Kulağa pek iyi gelmiyor biliyorum. Sanırım Roma’daki esas dükkânın tadının bambaşka olduğunu söylememe gerek yok.
Adres: Via Uffici del Vicario, 40 00186 Roma Tel: +39 06 699 12 43 http://www.giolitti.it/
Caffe Della Pace (1891)
Size Ganj Tanrısı’nın önünde başlayan nefis Navona akşamlarından bahsetmiştim. Karnınız açsa Tre Scalini’ye, toksa Tre Scalini’nin sokağına yönelebilirsiniz. Sokakta dümdüz ilerleyin, bir küçük meydanda sağda sarmaşıklar altında kalmış bir mekân göreceksiniz, işte burası Pace, yerlilerin ve özellikle sanatçıların bayıldığı, buluşma mekânı olan yer. Son zamanlarda kapatılıp daha turistik bir yer yapılması söz konusu olmuş ama aktivist İtalyanlar boş durmamış, Change.org ‘da kampanya başlatmışlar, nitekim yarattıkları kamuoyu ile kararı iptal ettirmişler. Bu mekânın dev bir kokteyl menüsü var. Saatinize göre buz gibi İtalyan birası, İtalyan beyaz şarap, garsonun önereceği herhangi bir kokteyl alabilirsiniz. Kahvesi de mükemmel. Wi-fi da var, dışarıdaki masalardan birinde günü bitirmek çok keyifli.
Adres: Via della Pace, 3/7 caffedellapace.it
Bonus: Öğleden sonra bol buzlu, serinletici bir şeyler içmek isterseniz İspanyol Merdivenleri’ne yakınsanız Caffe Greco’da Spritz, Pantheon’a yakınsanız Ciampini’de (Piazza S.Lorenzo in Lucina, 29) Negroni tavsiyemdir.
Pantheon’da “hmm nefis” deyip ikinci kez oturduğumuz bir restoran daha yok, hep idare eder şeyler yedik. Pantheon’a sadece bizim Tazzo D’oro’nun açık olduğu saatlerde, kahve molaları için gidiyoruz. Roma’da Kahve önerilerini Onur ayrıca yazmıştı. Tazzo D’oro, Caffe Greco ve La Fenice Caffetteria hakkında bilgi için tıklayın. Bu yukarıda listelediklerimiz dışında bayılıp ikinci kez gittiğimiz bir mekân henüz yok. Daha fazla denenmiş restoranla ilgili fikir isteyene, Çok Gezenler Kulübü’nün Roma gezginlerinin tavsiyelerini görebileceğiniz bu sayfayı öneririz. Diğer çok ünlü mekanları ise zaten internette ufak bir aramayla hemen bulabilirsiniz. Sizin de çok sevip birden fazla gittiğiniz, her gittiğinizde aynı lezzeti bulduğunuz mekanlar varsa, tavsiyelerinizi bekleriz.
IHG Reward Club’dan hediye edeceğimiz 50.000 Puan Hakkında
IHG Rewards Club’ın 1 Milyon Puan projesine Türkiye’den seçilen blog olarak projenin detaylarını daha önce açıklamıştık. IHG Rewards Club ile 1 milyon puan harcarken, planladığımız ilk tatil Amsterdam, ikincisi ise Roma’ydı. Bundan sonraki duraklarımız arasında İstanbul ve Atina var. 4 şehir planını 950 bin puan kullanarak hazırlamıştık. 50 bin puanı da okuyucularımızdan birine devretmek için IHG Rewards Club’dan onay aldığımızı yazmıştık. Şimdi gelelim herkesin merak ettiği 50 bin puanı kazanacak kişiyi nasıl belirleyeceğimiz kısmına. Instagram’da 31 Ağustos tarihine kadar 5 fotoğraf paylaşıp, 5 soru soracağız. Soruların başında yarışma sorusu olduğunu belli etmek için 1, 2, 3, 4 ve 5 yazıyor olacak. Amsterdam yazılarımızda anlattığımız bir mekânın fotoğrafını koyup burası neresi de diyebiliriz, Roma’da, İstanbul’da veya Atina’da seyahat ederken bir fotoğrafını paylaşıp bu kimin eseri ya da bu binanın adı ne de diyebiliriz. 4 soruya da doğru cevap vermiş olup, 5. soruya ilk doğru cevap veren kişiye 50 bin puanı devredeceğiz. Amacımız tesadüfen birinin kazanması değil, seyahat yazılarımızı okuyan, bu 1 Miyon Puan projemizi yakından takip eden birinin kazanması. Kazanan kişi IHG Rewards Club’da gerçek isim ile üyelik açtığı anda devir işlemini yapacağız, 50 bin puan 1 yıl süresince geçerli olacak. Tek hayalimiz bizi gerçekten okuyan ve seyahat etmeyi seven birinin kazanması. 50 bin puanla seçeceğiniz otel ve şehre göre IHG otellerinde 3 gece bile kalınabilir. Kazananın neler yapacağını biz de çok merak ediyoruz. Sormak istediğiniz bir şey olursa bu yazının altında yorum olarak sorunuzu yazıp iletebilirsiniz. Önemli bir uyarı, Instagram’da gizli hesapların gerçek kişi olup olmadığını kontrol edemeyeceğimiz için, gizli hesaplar bu yarışmaya katılamazlar. Yarışma sorularını görmek için Bayaiyi instagram sayfamızdaki fotoğraflara bakabilirsiniz.