Oturmayı en sevdiğim yer. Etraf şimdilik tenha. Kulağımda Japonca, cümle olamamış 2-3 kelime. Onların kaynağı da hemen arkamda oturan Fujili arkadaşlar (Fujili tabiri sadece fotoğraf makinasına bakılarak yapılmıştır) Ve kahve… Pantheon’a bakmanın tadını karıştırıp bir yudum daha alıyorum, dilimdeki gözeneklere kadar anlıyorum Roma’da olduğumu. Roma’nın merkezi neresidir dersen bu dikilitaş derim. Bu basamaklar, bu havuz, bu meydan, bu Pantheon. Roma’da en iyi kahve nerede içilir? Roma kahve molasında.
10 dakika önce:
Yağmurun yakıştığı şehirler vardır. Üzerine tam oturur. Sanki özel dikim, sipariş verilmiş. Terzi nereden baksan 1 ay çalışmış, provaya çağırmaya gerek bile duymamış. Öyle yağıyor Roma’da yağmur. Etrafta ne çamur var, ne de taşmış logarlar. Toprak kokusuna sarılmış tarih kokusu. Muazzam. Ve sadece bu şehre özel. Tadını çıkarmak lazım. Sabahın geceyi yavaş yavaş unuttuğu saatler. Tenha sokağı hiç arkamızda bırakmadan başka bir tenhalığa dalıyoruz. Köşeyi dönüyoruz, yağmur ya hızlanıyor ya normal seyrinde devam ediyor. Yol kenarında 5 Euro’ya satılık şemsiyeler. 5, şemsiye için sihirli bir sayı. Sonuna Lira, Euro, Pound geliyor ama 5 değişmiyor.
Tazzo D’oro
Köşenin sonunda, kapıdan girince sokağın tenhalığının sebebinin de sadece yağmur olmadığı ortaya çıkıyor. Roma’nın yarısı burada. Doğal olarak İtalyanlar çoğunlukta. Onların acelesi var. Sabah seremonisini bitirip işe gidecekler. İtalyan acelesi biraz farklı ama. Espresso, sohbet, kruvasan, sohbet,espresso, sohbet, ve son bir yudum espresso. Acele etmenin bile tadına varıyorlar.
Kasadan siparişimizi veriyoruz, 2 espresso, 1 americano, 1 caffe latte, 1 kruvasan. Elimizdeki fiş ile kahve tezgahının önüne geçiyoruz. Tezgah önü bekleme yapmayan sol şerit gibi, bir tek İtalyanların şeridi aksıyor. Turistler içip devam ediyor. Roma’da kötü espresso içmeniz gerçekten zor. Çok iyi diyebileceğim 3-4 yerden biri de Tazzo D’oro. Double espresso Roma’da sipariş verilmiyor. Verseniz dahi garson sizi kaale almıyor. Onlar için espresso tek shot. Bir de latte problemi var. Sipariş verirken Latte derseniz önce anlamsız suratınıza bakarlar, anlayışlı olanları da caffe latte diye düzeltir. Latte İtalyanca süt demek, dolayısıyla sadece latte istemenin İtalyan kahvehanelerinde bir anlamı yok.
Espresso öyle hızlı geliyor ki, aynı hızda dikiyorum. Arkasından bir tane daha. Tutmasam kendimi 3-4 diye devam edebilirim. Kremasını kaşıkla yemek isteyebileceğiniz bir kahve düşünün. İşte onu yapıyorlar. Hem de çok hızlılar. Tazza D’oro öğle saatlerinden sonra konum itibari ile tamamen turistlere kalıyor. Sabah erken saatlerde gitmenizi tavsiye ederim. Hamur işlerinde çok başarılı değiller, kahve yanında bir donut yedim parmaklarım yarısı gitti gibi bir durum yok. Gayet ortalama. Kahve yapıyoruz daha ne istiyorsunuz havasının bunda etkili olması da muhtemel. Roma’ya her ayak bastığımızda ilk gittiğimiz yerlerden biri. Tabi Phanetonun hemen yanında olması da ayrı bir keyif. Ayrılırken kahve çekirdeğimizi ve yolluk americanomuzu almayı ihmal etmiyoruz.
Yoğunluktan olacak ki bu defa dışarıya sadece kahve çekirdeği alabileceğiniz bir makinada koymuşlar. Sonrasında Pantheon karşısındaki havuzun basamaklarına oturmak. Etrafı izlerken akan zaman hiç daha önce karşılaştıklarınız gibi değil, emin olabilirsiniz. 500 gr. Çekirdek kahve 11 Euro, Espresso 0,90 Euro ve yanında tatlı olarak Cornetto Brioche 1,60 Euro.
Caffe Greco
Pantheon’dan çıkıp Via dei Condotti’ye doğru yürüyoruz. Şu meşhur lüks mağazaların sırayla dükkanlarının olduğu cadde. Moda dünyasının geçit töreni gibi Armani, Gucci… aralarında bir tane dükkan var ki hala aynı yerinde. Onlar yokken o vardı bu caddede, bu koordinatlar 1760 yılından beri onun, Caffe Greco. Eski ihtişamını hala devam ettiren ender markalardan. İtalya’daki Caffè Florian (Venice – 1720 ) ve Caffè Gilli’den (Florence-1733) sonra en eski 3. kahve dükkanı. Espresso yanına ne alırsınız? Ne alırsanız lezzetli, hamur işlerinde başarılı bir yer arıyorsanız da kesinlik doğru yerdesiniz. Özellikle fıstıklı rüyanın italyancası “Torta al Pistacchio con Ricotta”! İçeride yer alan Caffe Greco koleksiyonu ise kahvenizi yudumlarken gezinmeniz için sizi bekliyor.
Sanat galerisini aratmayan bir koleksiyonları var. Dışarıda oturmak isterseniz de arka girişinde, 4 ufak masası var. Vaktiniz yoksa bile mekanın içini gezmeden kesinlikle çıkmayın derim.
Mekan tarihi olunca anıları da çok oluyor burada kahve içen, oturup gündemi tartışanlar saymakla bitmiyor Stendhal, Goethe, Bertel Thorvaldsen, Mariano Fortuny, Byron, Franz Liszt, Keats, Henrik Ibsen, Hans Christian Andersen, Felix Mendelssohn, Wagner, Levi, María Zambrano, Casanova sadece bir kaçı. Hal böyle olunca bunca tarih, ünlü kişi, lüks markaların yer aldığı cadde de dükkan fiyatlara da yansıyor. Roma’da içebileceğiniz en pahalı espresso da burada. Espresso 6 Euro, Americano 8 Euro, Torta al Pistacchio 10 Euro.
La Fenice
Biraz arka sokaklarda kaybolmak isterseniz, pek turist göremeyeceğiniz cafeler sizi bekliyor. De La Ville‘den çıkıp Borghese Gallery’e doğru yürürken karşılaştık bu mekanla. Aynı isimli otelin girişinde, küçük bir cafe.
İçeriden çıkan kahve kokusuna karışmış italyanca çok davetkar geldi. Bar önü dolu. Herkes ayakta espressosunu yudumlayıp bir şeyler atıştırıyor. Mekandaki 3-4 masaya rağbet yok. Bunun asıl sebebi de değişen fiyatlar. İtalya’da barda ya da masada alacağınız kahvenin fiyatı değişiyor. Barda kahvenizi içerseniz %50-60 daha az ödüyorsunuz. İçeriye biri girerken, biri çıkıyor. Buradaki espresso’nun tadı biraz daha yoğun. Dilinizin üzerinden kayıp beyninizde gezinmeye devam eden kremasının tadını çıkarmanız için tek yudum yeterli.
Fiyatları da diğer iki mekana göre oldukça uygun. espresso 0,60 Euro yanında alacağınız kruvasan 1 Euro. Mekan, servis, insanlar sizi o kadar içine çekiyorki sanki bizim de işe yetişmemiz gerekiyor. Hemen yanımızdaki muhabbet kahve ile birlikte bitiyor. Biz çıkarken yeni muhabbetler farklı konular içeride yankılanmaya devam ediyor.
2 comments
fotoğraflarınızla atmosferi hissettik elinize sağlık
Tazza d’Oro’yu çok güzel anlatmışsınız, fotoğraflar da harika. Zevkle okudum, elinize sağlık!