Yazarken , bir şeyler çizerken kelimenin tam anlamıyla “tıkandığım” anlar olur. Bilgisayar ekranına dakikalarca bakerken bulurum kendimi. Sonrasında ya devam edecek bir şeyler çıkar, ya da daha sonra bakmak için ekranı kapatırım. Ama bu sevimli yaratıkları görünce daha önce hiç düşünmediğim bir şey geldi aklıma…
İllustrator Mica Angela Hendricks ve ve 4 yaşındaki kızının ortak yaptığı çalışmalar oldukça ilgi çekici.
Önceleri annesinin henüz tamamlanmamış bir çizimi üzerine hiç tereddüt etmeden, elindeki kalemle girişen 4 yaşındaki Hendricks, sonra annesinin de desteği ile çalışma arkadaşlığına terfi etmiş. Onun daha rahat çizim yapabilmesi için yeni bir çizim defteri ve kalemler sipariş edilmiş. Sonrasında ise her gün annesi kızı için bir kafa çizmiş. Küçük Hendricks de geri kalan her şeyi. Ortaya Annesinin “Sevimli Yaratıklar” diye adlandırdığı yarı insan yarı hayvan çizimler çıkmış.
Annesi bazen onu yönlendirmek istediğini itiraf ediyor. Bir defasında çizdiği kafaya ejderha vücudunun yakışacağını söylemiş ama kızı hiç oralı olmamış. Ona göre bir böcek daha uygunmuş. Çizimler bittikten sonra renklendirme kısmını da birlikte yapıyorlarmış. Küçük Hendricks bu çizimleri o kadar sevmiş ki her sabah kalktığında annesine “bu gün benim için hangi kafayı çizdin?” diye soruyormuş.
Mica Angela Hendricks’in diğer çalışmalarına şuradan bakabilirsiniz.
Peki bu çizimler görünce benim aklıma ne geldi? Tıkandığım noktada işi başka birine , bir zihne devretmek. Devrettiğiniz kişi, sizin yarım kalan çalışmanızın üzerine birşeyler yazmaya başlarsa ortaya iki sonuç çıkıyor;
1- Ya yazdıkları size farklı bir pencere açacak ve tekrar bilgisayar başına geçip kaldığınız yerden devam edeceksiniz,
2- Ya da işi daha kötü bir hale çevirecek, siz de teşekkür edip düzeltmek için kaldığınız yerden devam edeceksiniz.
Her iki seçenek de faydanıza (bence)