Ressam : Leonardo da Vinci (1452-1519)
Resmin Adi : Mona Lisa – La Gioconda (1503-06 ve 1519)
Nerede : Louvre Müzesi, Paris, Fransa
Boyutu : 77 cm x 53 cm
Mona Lisa ismi ile bilinen (Tam ismiyle Portrait of Lisa Gherardini, wife of Francesco del Giocondo ya da La Gioconda) için sadece Leonardo da Vinci’nin değil, dünyanın en ünlü resmidir desek yeridir. Floransalı ipek tüccarı Francesco del Giocondo, Leonardo’dan eşi Lisa Gherardini’nin bir resmini yapmasını istemişti. Leonardo resmi yapmayı kabul etti ama her zamanki gibi resimle oyalandı, 4 yıl üzerinde çalıştı ama tamamlamadı. 1519’da Fransa’ya gittiğinde Mona Lisa’yı tekrar gözünün önüne koyup tamamlamayı planlıyordu. Resmin son hali Leonardo’nun ne kadar içine sindi, tam olarak yağmak istediklerini bitirmiş miydi bilinmez, çünkü o yıl vefat etti.
Leonardo vefat ettiğinde, Napolyon resmi çok beğendiğinden bir süre sarayında tuttu. Sonra resim Louvre Müzesi’ne koyuldu. Louvre yönetimi için bir resmin, diğerlerinden daha özel kabul edilmesi ve ayrıcalık tanınması olacak iş değildi. Yıllarca ona da eşit muamele yapılması için uğraştılar. Ancak bir takım popüler olaylar resmin dünyaca ünlü olmasına sebep olunca ve ziyaretçilerin bir kısmı sadece “Mona Lisa”yı görmek için Louvre’a akın edince, yönetim, personelin ricasıyla, müze içine “Mona Lisa” tabelaları koymak zorunda kaldı. Mona Lisa bugün, kurşun geçirmez ve havası ayarlanmış özel bir cam koruma içinde sergileniyor.
Peki neydi Mona Lisa’yı bu kadar özel kılan? Resmin özellikleri ayrı, neden bu kadar ünlü olduğu ayrı değerlendirilmeli aslında. Resmi farklı kılan özellikler, özellikle yüzünde tam olarak anlamlandırılamayan tebessüm. Rönesans döneminde, bir kadını oturarak resmetmek de pek de alışıldık durum değil. Hele ki arka fonda bir peysaj ile. Genelde fon hiç kullanılmazken, arkada inanılmaz bir manzara var. Mona Lisa’nın bedeni, başka bir yöne, hatta uzağa bakacak şekilde yerleştirilmişken, yüzü izleyiciye dönük. Ve kaşları yok! Evet, hiç dikkat etmiş miydiniz? Mona Lisa kaşsız. O dönem kaşların tamamını aldırmak bir moda imiş, dolayısıyla Mona Lisa zaten kaşsız olabilir. Ama bir taraftan Rönesans’ın tarihçisi Vassari’nin Mona Lisa’nın kaşlarına methiyeler düzdüğü bir yazısı da var, bu da akla restorasyon sırasında yanlışıkla silinmiş olabileceği ihtimalini getiriyor. Diğer taraftan Vassari, resmi görmeden, Mona Lisa’nın illa bir kaşı olacağını düşünüp, kaşlarının güzelliğini uydurmuş da olabilir. İşte tarih 15.yy olunca, kaynaklar ve güvenilirliği biraz şaşıyor.
Peki Mona Lisa’yı dünyaca ünlü yapan olaylar ne oldu? Bir kere, resim Fransa’da tamamlandığı ve Napolyon’a arkadaşı Leonardo’dan kalan, tamamlanmış nadir eserlerinden Mona Lisa’ya ilgi duyduğu için, resim zaten Fransa’da sevilmiş, sahiplenilmişti. Dünyaca ünlü olması ise 4 önemli olaya bağlanabilir. İlki 19. yy’da Fransız sembolist şairler, Mona Lisa’ya şiirlerinde yer vermeye başladılar, Mona Lisa’nın bir vampir, mezarları iyi tanıyan bir “femme fatale” yani baştan çıkarıcı bir kadın olduğunu iddia ettiler, bu da edebiyat dünyasını takip edenlerin ilgisini çekti. İkincisi, 1911’te eski bir Louvre çalışanı Mona Lisa’yı çaldı. 1913’te satmaya çalışırken yakalandı. Hırsız, “ulvi” hırsızlık amacını, Leonardo’nun İtalyan olduğunu ve dolayısıyla resmin İtalya’da bulunması gerektiğine inandığı şekilde açıkladı. Olay bütün gazetelerdeydi ve dünyada duymayan kalmadı. Üçüncüsü, 1919’da Marcel Duchamp, Mona Lisa kartpostalına bıyık ve sakal yaparak, ünlü Dadaizm eserlerinden birini ortaya çıkardı. Duchamp’ı anlatırken bahsetmiştim. Böylece Mona Lisa, Rönesans sanatına ilgi duymayan dadaist ve sürrealist camiada da ünlenmiş oldu. Son olarak Nat King Cole, 1950’de tüm dünyada hit olan ve 8 hafta 1 numaradan inmeden ünlü şarkısında Mona Lisa’dan şöyle bahsediyordu; Mona Lisa, bir aşığın aklını çelmek için mi bu gülümseme, yoksa kırık kalbini bu şekilde mi gizliyorsun? Nat King Cole’den şarkıyı dinlemek isterseniz YouTube linki için tıklayabilirsiniz.
İşte Mona Lisa, tüm bu özellikleri ve gerçekleşen olaylarla, Louvre yönetimi tercih etmese de en ülü resim oluverdi. Normalde müzelerdeki kalabalıktan ve popüler eserlerden uzak durmaya çalışırım. Louvre’da hayranı olduğum bir sürü resmi, Mona Lisa popülerliği sebebiyle bir dolu alakasız turistle birlikte gezmek de en olumsuz yanlarından biri. Ama Mona Lisa ile karşı karşıya kaldığım her anda, önyargılarım yerle bir oldu. Resmin karşısında donup kaldığımı söylemem lazım. Sanki önde kendi arkada Mona Lisa görünecek şekilde o estetik dışı fotoğrafı çekmek için birbirini ittiren gürültücü kalabalık bir anda görünmez oldu. Bir şekilde Mona Lisa’da sizi içine çeken bir şey var, ve bu kesinlikle resmin ünlü olması değil. O tuhaf gülümseme ve arka fondaki derinlik insanı içine çekiyor, karşısında dikilip hayran gözlerle kala kalıyorsunuz. Resmin bu kadar ünlü olması onun değerini arttırmıyor, aksine değerini azaltıyor bence. O fotoğrafını çekip unutacağınız ironik bir obje değil, mümkün olsa gözlerine bakarak saatler geçirebileceğiniz bir başyapıt.
Leonardo da Vinci’nin hayatını Kayalıklardaki Bakiye resmi eşliğinde kısaca anlatmıştım, okumak isterseniz tıklayabilirsiniz.
Günde 1 Resim, 121. gün, 25 Haziran 2011
Sevgiler, Oylum Yüksel
2 comments
very very nice