Şimdi size yazacaklarımı bir yere not alırsanız hayatınız değişebilir. Değişmez ise, değişime bu kadar dirençli bir hayat yaşadığınız için kendinizi değiştirme vakti gelmiştir. Merak etmeyin hepsi çok kolay, sadece kendinizi bırakın.
İzlediğim filmlerde, okuduğum bilim kurgu kitaplarında hep bir boyut atlama merasimi vardır. Çok ilginçtir, filme- kitaba heyecan katar ama toplasan 2 saniye sürmez. Hop başka bir mekana geçmişsindir bile. Geri dönüş için kahramanın aşmadığı zorluk kalmaz, işte nihayet sonunda oldu dersin boyutlar arası kapı görünür. Ama hop 2 saniye geçmeden kapıdan geçen kahraman geri dönmüştür. Peki o boyutu geçerken içeride ne oluyor? O kısmı kimse merak etmiyor mu? Hani “bir yere gitmenin en güzel yanı yolda olmaktı” diyen kimse mi yok? Var. Ben burdayım. Ve eminim sen de burada olmak istiyorsun.
Tar deresi vadisi, iki dünyayı birbirine bağlayan 2 km uzunluğunda bir boyut kapısı.
Şimdi size bu boyutlar arası 2 km uzunluğundaki geçidin koordinatlarını veriyorum. Çamlıhemşin’den Ayder’e doğru giderken, yolun 10. kilometresinde etrafa bakarken hemen solunuzda ufak bir kulübe göreceksiniz. Ve kulübenin hemen yanından içeri doğru kıvrılan toprak bir yol. İşte orası “Kapının” hemen önü. Adım attığınız an boyutlar arası kapının içindesiniz. Tam tamına geçmek için 1 saatiniz var. Öyle filmlerdeki gibi 2 saniye değil. Zaten öyle şeyler sadece filmlerde oluyor.
Yürüyoruz, Dağların Reisi Muhammet abi önde biz arkada. Etrafın yeşilinden gözüm kamaşıyor. Elektrikler kesilince, gecenin bir körü, karanlığa alışmak için bi beş dakika beklersin ya, işte buralarda da yeşilin her tonuna alışmak için biraz bekliyor insan. Gözlerim kamaşıyor. Big Fish filmini izleyenler hatırlayacaktır Ewan McGregor kasabayı terk ederken bir ormanın içinden geçer. İşte o ormanın içi burası ya da Ewan o ormandan geçerken ne hissediyorsa o his bu.
Nehir kıvrılıyor, bazen çoşkulu, bazen dingin akıyor. Nehri takip eden bitki örtüsü de değişiyor. Bazen koca koca yapraklar eşlik ediyor bu yolculukta, bazende uzun uzun ağaçlar. Bazı kayalar çok tehlikeli, belediye de uyarılarını koymuş dikkat kaya düşebilir diyor. Yukarı bakıyoruz istemsiz düşse ne olur diye. Hiç yorum yapmaya bile gerek duymadan devam ediyoruz, temkinli.
Nehrin içinde kayalar büyüyor yürüdükçe, hafif de yağmur bastırıyor. Nisan ayında nehir daha da bir coşkulu oluyormuş. Öyle diyor Reis. Biz de nehre bakıp merhaba diyoruz.
Yol uzuyor, belki de kısalıyor. Manzaramız o kadar güzel ki hiç düşünmüyoruz. Vardık mı? Bilmem diyor Reis gülerek. Birazdan diyor sonra, çocuk gözlerini parıltılar sarıyor. O parıltıyı hep alıp saklayasım geldi, Reis ile yürüdüğümüz zamanlarda. Bulut şelalesini görünce de ilk defa görmüş gibi gösteriyor bize. İlk biz bulmuşuz gibi. Ona da bakıp hoş bulduk diyoruz, ne güzel akıyorsun biz de sana geliyorduk.
Belki de buralardaki en kolay ama en keyifli rota Tar deresi vadisi. Sonunda ise sizi bekleyen Bulut şelalesi bonusu. Basamak basamak 350 metre yüksekliğinden dökülen şelale sislerin arasından sıyrılıp hemen ayaklarımızın dibindeki havuza atlıyor. Oradan da Tar deresine karışıyor. Burası iki dünya arasında bir geçit gibi. İnsan çıkmak istemiyor.
*Bu yazı Pegasus Magazine Haziran 2015 sayısında yayınlanmıştır.
7 comments
tesekkur ederız guzel ıcerık olmus
Resmen Türkiye’nin cenneti fotoğraflar harika gözüküyor umarım tekrar ziyaret edersiniz.
ard arda yazılarınızı okuyorum,seyahatlerinizi inceliyorum ve heyecanlanıyorum:) harika paylaşımlar için teşekkürler
Merhabalar, karadenizin eşsiz güzelliklerinden sadece bir tanesi bu daha nicelerinin tanıtımını bekliyoruz.
sizin deyiminizle baya iyi bir yazı olmuş :) gerçekten oldukça başarılı bir anlatımınız var. önceki yoruma katılmıyorum açıkçası
Yazı pek güzel, ancak sonu aceleye gelmiş, bir anda bitmiş. Sanki devam edecek gibi kalmış. fotoğraflar oraya gitme isteği uyandırdı içimde. Bir de dahi anlamındaki -de’leri ayırırsanız daha iyi olur.
Yazikadar gozede hitap eden bir site.Tebrikler